O şehir yine korkulu günler yaşıyor: eş zamanlı 15 obruk oluştu O şehir yine korkulu günler yaşıyor: eş zamanlı 15 obruk oluştu

Prof. Dr. Naci Görür, "İstanbul'un karşılaşabileceği büyük bir afetle ilgili uyarıda bulundu Şu anda İstanbul'u depreme hazırlama zamanı. Hükümet, yerel yönetimler ve bilim dünyası olarak bir araya gelerek İstanbul'u ve Marmara Bölgesi'ni depreme karşı daha dirençli hale getirmek için çaba göstermeliyiz. Deprem her an olabilir, bu yüzden hemen harekete geçmek gerekiyor" dedi.

Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul depreminin kısa süre içinde gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, bu nedenle bölgenin acilen "dirençli kent" haline getirilmesi için çalışmalara başlanması gerektiğini vurguladı. Ancak Türkiye'de "deprem dirençli kentler" kavramının henüz net olarak anlaşılmadığını belirten Görür, şunları ifade etti:

Deprem dirençli kent, büyük ölçekli bir deprem meydana geldiğinde minimum hasarla atlatılabilen bir kent demektir. Türkiye'de, 5-6 büyüklüğündeki bir depremde bile binlerce insan hayatını kaybetmektedir. 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Günümüzde, bu çağda ve bu teknolojiyle insanların böyle büyük kayıplar vermesi kabul edilemez. Japonya ve Uzak Doğu gibi bölgelerde depremler yaşanmış olsa da, kayıplar çok daha azdır, genellikle 3-5 kişi veya en fazla 50 kişi arasındadır. Ancak ülkemizde tam bir felaket yaşanmaktadır.

Yapılması gereken, deprem dirençli kentler oluşturmaktır. Bunun için öncelikle kentin tüm unsurlarının depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Deprem meydana gelmeden önce, olası zararları tespit edip azaltmak için çalışmalar yapılmalıdır. Ancak siyasiler genellikle bu konuyu yanlış anlamaktadırlar. Bir kenti depreme hazırlamak denildiğinde, sadece yapı stoku üzerinde durulmamalıdır. Halk da deprem dirençli kentlerden bahsedildiğinde, genellikle "yeni bina yapılmalıdır" gibi bir algıya sahiptir.

Prof. Dr. Görür, erken uyarı sistemlerinin, deprem kestirimi değil, deprem oluştuğunda insanlara hızlı bir şekilde bilgi veren sistemler olduğunu belirtmektedir. Ancak bu sistemlerin insanlara ulaşma süresi saniyeler mertebesindedir ve bu süre zarfında insanların kendilerini koruması veya kaçması oldukça zordur. Bu nedenle, erken uyarı sistemleri genellikle deprem sırasında bazı stratejik sistemleri otomatik olarak devre dışı bırakmak amacıyla kullanılır. Örneğin, metrolar veya trenler çalışmayı durdurur, doğal gaz istasyonları ve doğal gaz üretim tesislerinde doğal gazın akışı kesilir ve yangına engel olunur. Bu sayede, depremin etkisi öncesinde zararların minimize edilmesi amaçlanır.

Ancak, Prof. Dr. Görür bu sistemlerin, depremin büyüklüğünü, şiddetini veya yerini doğru tahmin edemediğimiz sürece ve insanları nasıl davranacaklarını öğretmediğimiz sürece, etkili olmayacağını vurgulamaktadır. Bu nedenle, erken uyarı sistemlerinin doğru şekilde kullanılabilmesi için insanların eğitilmesi ve deprem riskine karşı bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Siz depremin zamanını, büyüklüğünü, yerini, depremi şiddetini ve olabilecek hasarı doğru tayin etmediğiniz sürece, bunu alacak insanları eğitmediğiniz sürece, nasıl davranacaklarını bilmedikleri sürece depremden daha fazla zarar verirsiniz. Bu erken uyarı sistemiyle 5-10 kişi kendini balkondan atarsa ne yapacaksınız? Dolayısıyla bu iş, çocuk işi değil. Aklımızı başımıza toplamamız lazım diye konuştu.

Daha önce de deprem konusunda çalışması olmayan kişilerin ticari kazanç elde etmek için erken uyarı sistemleri kapsamında çeşitli uygulamalar geliştirdiklerini hatırlatan Prof. Dr. Görür, "Depreme yardımcı olalım diye kolları sıvamayan insanların şimdi telefonlar için program satacağız diye harekete geçmeleri dikkatli olunması gereken bir konu. Ben bunu söylerken kimseyi hedef alarak söylemiyorum. Bu işi ciddiye almak gerektiğini, bu işin de bir bilim olduğunu ve bu konuda dikkatli davranılması gerektiği için söylüyorum" dedi.

Türkiye'de depremden korunmaya yönelik pek çok çalışmanın yer aldığını ancak harekete geçme konusunda yetersiz kalındığını söyleyen Prof. Dr. Görür, "Araştırmanın depreme çare olması değil, araştırmaların depremi zararı azaltma noktasında bize bir şey sunması lazım. Bunu da sunabiliyorlarsa ne ala ama şimdi konumuz araştırma yapmak değil. Halk her an büyük bir deprem gelebilir korkusunu yaşıyor. İstanbul çok büyük bir afetle karşılaşabilir. Zaman, İstanbul'u depreme hazırlama zamanıdır. Bütün gücümüzle; hükümetle, yerel yönetimle, bilim dünyasıyla; İstanbul'u, Marmara Bölgesi'ni deprem dirençli hale getirmek yolunda gayret sarf etmeliyiz; tıpkı dünyada olduğu gibi. Depremi hemen bekliyoruz, hemen işe başlamak lazım" ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA