İslâm şiir ve medeniyetinin büyük övüncü Bağdadlı Fuzulî `nin birkaçgazeli ile Leylâ ile Mecnun`unu, o da az biliriz. Çağdaşı Shekespeare`e ise ondan daha fazla yer bulunuyor hayatımızda.

Bunun sebepleri üzerine düşünmek insan için bir görevdir. Görselliğin ön plâna çıktığı bir çağda ne yazık ki, insanı fethetmiş bir ulu şair   toplumunun yeni nesillerine gerçeğiyle görünmekten mahrum kalıyor. Bırakılıyor.

Eğitimde Fuzulî `ye özel bir yer vermekten kaçındığımız için, fidana şart olan suyu vermemek örneği, Fuzulî `nin dışında kalıyoruz.

O, toplumdaki sapmaları gördükçe kahroluyor ve şiirini bir hata parmağı uzatır gibi söylemekten geri durmuyordu.

Meşhurdur:

Selâm virdüm rüşvet değildür deyü almadılar diye yazmıştır. Irak`ta yaşadı. Bağdat`da da bulundu. Başkentte eğriyi doğrultmadan mı yaşayacaktı?..

Dertsiz başını dertlere mi saldı? Böyle mi düşünecek günümüzün olayların akışına bigâne gözlerle bakmaktan başka bir şey yapacak yapmayan, artık giderek kuvvete tapar hale gelmiş olan Müslüman!..

Biz şu modern çağda sanırız ki, devlet ve yönetim hayatında eski devirlerde yolsuzluklar olmazdı!.. Olmaz olur mu?..

Bugünün farkı ise şudur. Sapkın düşünüş ve eyleyişler tabiî kabul edilir hale gelmiştir.

Bu, korkunçtur.

Kur`ân-ı Kerî m`de zulû m kavramına sık sık atıfta bulunulmaktadır. Geçip gitmiş kavimlerin hal ve gidişini tesbitte, bu kavram ile anlaşılacak derecede yoldan çıkmalar vardır. İslâm Milleti`ne bu hatırlatılır. Ders çıkarılması, ibret alınması istenir. Bu ibret süreklidir.

Fuzulî `nin acı ilâçlarından biri konumuza uygun, diyor ki:

Zulm ile akçalar alıp zâlim

Eyler in`am halka minnet ile

Bilmez ânı ki etdiği zulme

Görecektir cezâ mezellet ile

Müddeâsı bu kim rızâ-yı ilâh

Ona hâsıl ola bu âdet ile

Cenneti almağ olmaz akça ile

Girmek olmaz behişte rüşvet ile

İşte büyük Fuzuli`nin divanında uyuyan bir uyarıcı.

Kim 'eski kelimeler' bahanesine sığınırsa, şiirde vurgulanan ikiyüzlü insan tipine içinden onay vermiş olur...

Bu şiirde: in`am, 'nimet verme', 'iyilik etme', minnet, 'bir iyiliğe, bir iyilik yapana karşı kendini borçlu görme' ve bir de: 'görülen iyiliğe karşı teşekkürde bulunma' demektir. Mezellet, 'alçaklık', 'itibarsızlık', müddeâ, 'iddiâ ettiği' demektir.

İşte bütün çağlarda, her ülke için geçerli bir bakış ve hüküm. Bizim burada şiirin anlamını ayrıca açıklamamıza gerek yoktur. Fuzulî `nin açık Türkçesinden bir örnek sadece. Çünkü o, bir hakikatçi olarak, lâfı dolandırmaz.

O, her çağda en büyük tehlikeler arasında bulunan kuzu postuna bürünmüş, kurtlukla mücadele ediyor. O, gayri İslâmî olana İslâm adına onay verenlerin yakasına yapışmış... O, zulmün sessiz sedasız, birdenbire değil, dönemlere yayılmışlıkla, iğva ile insanı nefsinden yakalayışını anlatıyor.

Devlet idaresinde hemşeri hatırından başlar her türlü sapma. Adam kayırmacaya dönüşmesi fazla sürmez. Yöneticiye Şeytan iğva ile yaklaşır, o yönetici, ister devlet, ister belediye, işi yapmak için nazlanır. Küçük hediyelerle başlar Rüşvet. Sonra banknotlarla asıl kimliğini bulur Rüşvet!.. 'Şimdi işler böyle yürüyor.' Fehvası toplumdaki yılışıklığın veciz bir ifadesi olarak riyakâr gülümsemelerde yerini bulur.

Allah`ın o kadar önemle hatırlattığı Adalete önem vermeyişler, Adaletin yıkılmasına kadar varır.

Hukukun üstünlüğü ilkesi, ağızlara pelesenk olduğu halde...