Modern Türk şiirinin ses-kökü Divan şiirindedir. Şiirimizin sesi, şairde ses`in metafizik kaynağı ayrı ve asıl olmak üzere, gelenek içinde varlığını sürdürmektedir. Divan şiirinin her dönemde şairleri yoklaması bundandır. Ama Şinasi o şiirin ruhundan ayrılma, geleceğine yönelme yerine, Batıya yönelmedir. Irmağa bir darbe. Tanzimat devrimi ile birlikte.

Ses, sanatçının özgüvenidir.

İyice kendini duyuran bir kabul var gibidir kalabalık ortamda: her şairin Batılı bir kaynaklandığı olacağı. Kimi bakışlarda ise olması gerektiği.

Ne yapacağını işbilişle bilenin, sesi vardır. Bu anlamda: Dostoyevski`nin romanında ses, Gauguin`in boyasında, ses.

Şair, Türkçeden dışa bakışta, evrensel bir şiirle tanıştığı bir şiirde, yakın bir ses algılayacaktır. O şiir, aritmetik kabul etmezcesine evrensel dile, fıtrî olanın sesine, hilkatin ifadesine ait olduğunu içten içe duyuruyor, onu size yaşatıyor ve o ses artık neredeyse yerli bir ses gibi gelmeye başlıyorsa, bu nedir?

günümüzde, her şairin bir Batılı öncülü ve/ya bir kaynaklandığı olacağı sanısı üzerinde durmak gerekiyor. Tehlikeli bir şey bu.

Sadece Batıyı tanır hale düşmekten Batı-dışı bir kaynağa tanık olmaya modern olmanın cevheri adına ayak diremek yüzünden, gevşek dokudan içeri süzülen bir yanılsamadır. Moderni salt Batıya ait cevher ile mümkün sayma psikolojisi, onunla kaim görmenin çağı geçmektedir. 

Burada nerdeyse ruhumuzu temsil eden bir dikkate ihtiyacımız, hakikati yakalayacağımız bir aralık (nüans) vardır. Okudukça bizden gibi gelen, giderek yerli bir sesmişçesine sıcak bulacağımız bir şiir deneklik etsin bu şair e. e. cummings olsun. 

Doğunun insanı, Batılı bir şairin tabiî şiire varmış oluşunu -ki bu o şairin kendi şiir dilini konuşmuş olması ile şart halindedir- takdirle karşılayacaktır. Meselâ bizim Divan şiirimiz fıtrî olana en yakın, aşkınlık özelliğine sahip bir şiirdir. Önceki İslâm şiiri birikimini çok büyük oranda tevarьs etmiş olduğunu da unutmamak gerekir.

Şimdi cummings`in Divan şiirini andırır bir insani yumuşaklık taşıyan, kendi mazmunlarını üretmiş, Batı şiirinden ırak, Türk şiirinin değerlerine yakın şiirini 'karşılayan' şiir-kişisi, bu şiir karşısında kendi şiir geleneğinin bir nevi kılavuzluğu ile birliktedir. Yani, günlük hayat düzeyinde olsun, Divan şiirinin sesi, özü ve atılım potansiyeli bunu ona vadedecek ve sağlayacaktır.