Gazeteci, yazar ve edebiyat araştırmacısı Mehmet Nuri Yardım ile yoğun çalışmaları arasında yazmak ve yazı kursları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Değerli gazeteci, yazar ve edebiyat araştırmacısı Mehmet Nuri Yardım ile 2016 yılında yollarımız yazı kurslarında buluştu. Önce talebesi olup, geçen zaman içinde birlikte mesai yapma şansına sahip olduk, sayısız yazı kursu, belge törenlerine yetişmeye çalıştık. Tören sonrası eve dönünce bir küçük mesaj ile soru alışkanlığım vardır, “Hocam şu an ne hissediyorsunuz?” cevap hep aynı olur: “Şükürler olsun, bir görevi daha tamamlamanın verdiği huzur.” 

Soyadının Yardım olması hasebiyle, herkesin imdadına yetişen, kültür hayatının hızırı Hocamız Mehmet Nuri Yardım ile yoğun çalışmaları arasında yazmak ve yazı kursları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik: 

Mehmet Nuri Yardım ile yazı kursları bir akademi hâline dönüştü, yoğun talep görüyor. Yazı kurslarının gördüğü bu alaka hakkında neler söylemek istersiniz? 

Estağfirullah ‘akademi’ iddialı bir söz. İlim yolunda hasbelkader yürünen hasbi ve samimi bir gayret diyelim. Şükürler olsun ki kursumuz ilgi görüyor ve 16 yıldan beri aralıksız devam ediyor. Hatta salgın sürecinde bile internet üzerinden sürdü. Demek ki bu bir ihtiyaç. Arz-talep meselesi. Talep var ki, arz da oluyor. Nitekim daha önce bu tarz kurslara mesafeli duran bazı sanat edebiyat dergileri de artık önemsemeye başladıkları ‘yazı’ kursları hakkında özel bölümler hazırlıyorlar. Yalnız bir akademik hüviyete bürünmesini hiç istemedim. Çünkü üniversitelerde okuduk. Orada çeşitli sorumluluklar var, resmiyet var, imtihanlar var, müfredat var, sınırlı alanlar var. Bizimkisi bu bakımdan daha rahat. Fakültelerin amfilerinde olduğu gibi sınıflarımız çok kalabalık olmadığı için hemen hemen bütün katılımcı öğrenciler soru sorabiliyor, hatta konumuza dair katkılarda bulunabiliyorlar. Bu da kurslarımızın daha hür ve serbest bir ortamda, daha istifadeli ve hatta neşeli geçmesini sağlıyor. Bizim bu kurslara başladığımız yıllarda sadece bir başka kurs vardı. Şimdi maşallah bakıyorum çoğaldı, zenginleşti, hatta türlere göre renklendi. Artık “hikâye atölyesi”, “şiir atölyesi”, “tiyatro atölyesi” gibi tematik kurslar da açılıyor. Şüphesiz bu da çok sevindirici. İstanbul’da başlayan bu kursların bütün Anadolu’ya da yayılmasını dilerim. Şimdiden Ankara, Bursa, Edirne, Yalova gibi illerimizde bu tarz kurslar başladı. İnşallah diğer 80 vilayetimizin tamamında da açılır. Mademki üniversitelerimiz yaygınlaştı. Bence bu kurslar da açılmalı. Zira üniversite ve yazı kursları birbirinin mütemmimi gibidir. Bilhassa Edebiyat Fakültelerinin destekçisi gibi görmek gerek.

WhatsApp Image 2023-10-02 at 11.14.33

Gazeteci, edebiyat araştırmacısı, yazar, genel yayın yönetmeni ve üstlendiğiniz birçok görev, yoğun mesai arasında ilk yazarlık kursu düzenleme düşüncesi nereden hâsıl oldu, ilk kursu başlattığınız mekân neresiydi ve o günün şartlarında ilgi nasıldı?

Hakikaten her işimiz takdire tabidir. Biliyorsunuz. Bizim Edebiyat Sanat ve KültürAraştırmaları Derneği (ESKADER)’imiz var. 2008 yılında derneği arkadaşlarla kurarken kursları da düşünmüştük. Hatta Cağaloğlu’ndaki mekânımızda Yazı, Senaryo, Ebru ve Fotoğrafçılık gibi kurslara “Bismillah” denilerek başlandı. Yazı kursumuzun hocası kıymetli hikâyecimiz romancımız Muhterem Yüceyılmaz’dı. Zaman oldu kurslar sona erdi. Yazı Kursu’ndan da Muhterem Hanım ayrılınca bu görev üstümde kaldı. Ben de “Niçin olmasın?” diyerek kolları sıvadım, başladım. Başlayış o başlayış… O gün bugündür kurslar devam ediyor. Başta İstanbul olmak üzere bazı yakın illerde ve farklı kurumların çatısı altında sürüp gitti. Şimdi Türk Edebiyatı Vakfı’ndayız. Nasip olursa 7 Ekim 2023 tarihinde Vakıftaki üçüncü dönemi başlatıyoruz.

WhatsApp Image 2023-10-02 at 11.13.39

Çok sayıda kıymetli eseriniz arasından Yazı Masası ve özellikle kitap kapağının sizin için anlamı nedir?

Teşekkür ederim.Yazı Masası, kendi kendisini yazdırdı diyebilirim. Kursumuzun mahsulü, bereketi, hediyesi. Biliyorsunuz kitap, bunca kurs dönemi içinde, öğrencilere anlattığım yazı, edebiyat ve basın türlerinin notlarından meydana geliyor.Ocak 2021’de ilk baskısı yapıldıYazı Masası’nın. Bu baskıda yaklaşık 35 tür vardı. Sonra koronavirüs süreci başladı. Evlerimize kapandık. Kitabı yeniden ele aldım. Ve 10 ayrı tür daha ekledim. Bu yıl 45 tür ile yeniden basıldı. Hikâye, roman, şiir, deneme, hatıra, mektup ve diğer türler… Kitaba “En çok Kullandığımız Kelimelerin Doğru Yazılışı”nı da ekledim. Çünkü hepimizin başında olan bir mesele. Maalesef birçok kelime farklı yazılabiliyor. Ben konuşma ve yazı dilinde en çok kullandığımız kelimeleri inceledim. Böyle yüzlerce kelimenin doğru yazılışını alfabetik olarak bir araya getirdim. Ki yazı erbabı, ihtiyaç duyduğunda göz atabilsin, doğrusunu bulsun. Tabii bu konuda benim tek kaynağım devletimizin kuruluşu, Türk Dil Kurumu. Zira öyle bir hâl oldu ki, bazı kurumların olduğu gibi bazı yazarların da neredeyse ayrı imla tarzlarını gördük. Elbette böyle bir karmaşada kim nereye bakacak, hangi kuralları esas alacak, hakikaten zor mesele, şaşırtıcı... Onun için ben herkese,TDK’nınTürkçe Sözlük’tekikelimeleri esas almalarını tavsiye ediyorum. Bir de kitabın sonuna “Okunabilecek Kitaplar” listesi ekledim. Bunu da alfabetik olarak hazırladım. Kitabın adı ve yazarın ismi veriyorum. İlk baskıda 1000’e yakın kitap tavsiyem olmuştu. Şimdi yeni baskıda 1500 civarında kitap önerim var. Bu kitapların çoğunu okudum veya inceledim. İstedim ki, “Acaba ne okusam?” diye düşünen okuyucular da bu listeden faydalansın. Yazı Masası’nın özellikle gidemediğimiz uzak şehirlerimizde, ilçelerimizde, kasaba ve köylerimizde de yararlı olacağını düşünüyorum. Hatta bazı meraklılar ile edebiyat öğretmenleri bu kitaptan yola çıkarak “Yazı Kursu”muzdaki dersleri kendi beldelerinde verebilirler. Tabii tek bir ders kitabı olacak, o daYazı Masası. Bu arada TEDEV’deki 2. Dönem kursiyerlerimiz bir sürpriz yaptılar. Mustafa Yılmaz editörlüğünde Yazı Mektebi kitabını hazırladılar. Yayımlandı ve ilgi gördü. Yani Yazı Masası’nın hayırlı bir evladı ve devamı da doğmuş oldular. İnşallah bu tarz müşterek kitaplar da devam eder. Yazı Mektebi’nde 24 arkadaşımızın edebî ürünleri, şiirleri, yazıları ve hikâyeleri yer alıyor. Kaleme aldıkları günlükler, hatıralar ve yaptıkları röportajlar kitabı süsledi. Demek ki istenirse oluyor. Ne diyelim: Niyet hayr, akıbet hayr!

WhatsApp Image 2023-10-02 at 11.13.05

Biliyorum ki sizin son birkaç yılda bu kurslar ile ilgili sergi, kitap bir proje hayaliniz vardı. Ve Yazı Mektebi günyüzüne çıktı. Bu konudaki düşüncelerinizi, hissettiklerinizi paylaşır mısınız? 

Hep bahsettiğim o sergiyi, inşallah bir gün düzenleyeceğiz. Ve kursumuza devam eden bugün tam sayısını bilemediğim (100-150 civarında) kitabı orada sergileyeceğiz. Çok güzel bir faaliyet olacak bence. İsmi de “Yolu Yazı Kursu’ndan Geçenler” olacak. Bakalım ne zaman nasip olacak? Malumunuz salgın hepimizi biraz asosyalleştirdi. Artık insanlar mecbur kalmadan evden dışarı çıkmıyor. Ama artık şeytanın bacağını kırmak gerek. Dışarı çıkıp eskisi gibi kültürel faaliyetlere, ilmî sohbetlere katılmak lazım. İnşallah bu sene sonunda bu sergiyi açarız. Ama yetiştiremezsek 2024 yılında olur nasip olur kısmetse. Hakikaten heyecan verici bir proje. 150 genç yazarımız ve eserleri… O gün tabii imza günleri de olacak. Tanışmalar gerçekleşecek. Kursumuzun 2008’den beri muhtelif dönemlerde devam edenler bir araya gelecek. Büyük bir organizasyon. Çünkü bu genç yazarlarımızın bir kısmı İstanbul dışında, hatta yurt dışında. Hepsini bir araya getirebilmek kolay değil, dua edin, başaralım ve bu sergiyi gerçekleştirelim inşallah. Tabii bu kursun en çalışkan öğrencilerinden biri olarak sizin kaleme aldığınız, Akıl Fikir Yayınları’ndan çıkan ve büyük ilgi gören Ağaçların Gölgesinde de sergilenecek. Biz de bu eserin ve diğer kitapların gölgesinde bir nebze serinleyeceğiz.

Kursların ilk günden bugüne sürekli gelişerek, çoğalarak geldiğini ve sürdürülebilir olduğunu görüyoruz. Bundan sonrası için yapmak istedikleriniz nelerdir?

Bu kursları ne zamana kadar devam ettirebilirim, bilemiyorum. Çünkü kabul edelim ki “Her bidayetin bir nihayeti vardır.” Ama ben ileride bırakmak zorunda kalsam da biliyorum ki sizin gibi gayretli genç edebiyatçılar bu kursu devam ettirecek. Hatta genişleterek ve büyüterek sürdürecek. Aslında bu asistanlar göreve başladı bile. Yıllar önce Pendik’te 40 edebiyat öğretmenine bu kursu vermiştim. O derslere devam eden bazı öğretmenlerimizin, görev yaptıkları okullarda “yazı atölyeleri” açtıklarını duydum ve çok sevindim. İnşallah her öğrenci bu şuurla yetişir. Biliyorsunuz bu konuda teşvikkâr bir rolüm var. Şükürler olsun ki bende kıskançlık hissi yok. Aksine bu kurslarımızın Türkiye’nin her yerinde verilmesi gerektiğine inanıyorum. Hatta daha ötesini söyleyeyim. Bence Millî Eğitim Bakanlığı bu dersi yani “Yazı Dersi”ni ilk, orta ve liselere seçmeli de olsa koymalıdır. Çünkü geleceğin büyük şairleri, yazarları, sanatkârları bu sıralardan, bu eğitimden yetişecektir.

WhatsApp Image 2023-10-02 at 11.12.22

İlgilenmekten keyif aldığınızı bildiğimiz sevimli torunlarınız var ve çocukları çok sevdiğinizi biliyoruz. Belirli bir yaş aralığına çocuk yazarlık kursları düşünceniz var mı, böyle bir proje olabilir mi? 

Ellerinizden öper iki torunum var. Biri 4 yaşında Ahmet Alp, diğeri 2 yaşında olan Ebrar. Allah herkese bu nimeti tattırsın. Hakikaten dünyanın en büyük saadeti, Cenabı Allah’ın insanoğluna en büyük nimeti ve hediyesidir torunlar. Yalnız çocuklar için kursu konuşursak bunu uzmanlarına bırakmak lazım derim. Yani çocuk edebiyatı yazarlarımız var. Çocuklar için yazan yüzlerce şairimiz, yazarımız mevcut. Bu kalem erbabı, böyle kursları mükemmel şekilde verebilirler. Zaten çocuklar için kitap yazdıkları için konuya çok aşinadırlar. Çocuk ruhunu en iyi bu eğitimcilerimiz, yazarlarımız bilir. Çocuklar ve gençler için kaleme aldığımEdebiyatçılarımızın Çocukluk Hatıraları, Yazar Olacak Çocuklar, Şair Olacak Çocuklar ve Romancı Olacak Çocuklarisimli kitaplarım yönlendirici ve faydalı olabilir. Bir de çocuklar ve gençler için yazdığım Yıldızlarla Uyumak romanım var ki, bu da çocukluk hatıralarımdan oluşuyor. İnşallah bu dileğiniz ve temenniniz dua hükmüne geçer. Çocuk edebiyatçılarımız ve eğitimcilerimiz bu tarz kursları başlatırlar. Duyduğum kadarıyla bazı pilot okullarda başlamış bile. “Medya Okur Yazarlığı” da bu anlamda faydalı. Ama Yazı Kursu çok daha şümullü, kapsayıcı olur ve çocuklarımızın yüreğindeki ‘edebiyatçı’ damarı yakalar, günışığına çıkarır inşallah.  

WhatsApp Image 2023-10-02 at 11.14.01

Mehmet Nuri Yardım için yazmak ne demek?

Yazmanın mahiyetini bugüne kadar yazarlar türlü mecralarda dile getirdiler. Yazdılar, anlattılar. Tabii herkese göre yazmanın farklı bir tarifi vardır. Doğrusu bende sadece bir merak ve heves olmanın ötesinde bir zaruret hâlini aldı diyebilirim. Kısa veya uzun yazı yazmadığım gün bir eksiklik hissediyorum. Yazmak sadece bedii bir zevk tatmini değildir. Bir mektup, bir selam, hatta bir tebliğdir. Dinimizde “İyiliği yay, kötülükten uzak tut.” mealinde mühim bir tavsiye vardır. Yazdıklarımız da buna vesile olabilir. İyi bir duyguyu güzel anlatabilirseniz insanların yüreklerine iyilik tohumu ekersiniz. Umutlu metinler, insanları karanlık mahfillerden, karamsarlık dehlizlerinden, kötümserlik girdabından kurtarır. Tabii yazılan her metnin hemen yayımlanması şart değil. Bir meyve gibi olgunlaşması şart. Belki önce iskeletini kurmak lazım. Belki temelini atmak gerek evvela.Ama gelecekte günışığına çıkacak olan bir metnin aylar belki de yıllar öncesinden hissedilmesi, zihinde yoğrulması, kaleme alınması icap ediyor. Bakım, tamirat ve restorasyon işlemleri daha sonra… Doğrusu yazdığım her yazıya çok özenirim. Geçmişte belki biraz çalakalem yazıyordum. Bu bilhassa gençlik yıllarında az-çok herkeste oluyor. Bu yüzden birçok edebiyatçı, genelde ilk kaleme aldıkları kitapları bazen daha sonra yayımlamıyor. Aslında onların da okuyucuların elinde olması gerek. Okuyucu sevdiği, takip ettiği yazarın nereden işe başladığını, sonra da nereye ulaştığını, hangi mevkilere çıktığını görebilmelidir. Bu da onu teşvik eder. “Demek ki her işin bir başlangıcı vardır. Ben de başlarsam başarabilirim. Belki ilk yazılarım yeterli mükemmeliyette olmayabilir. Ama devam edersem muvaffak olurum.” diye düşünmeye başlar. Doğrusu da budur. “Kervan yolda düzelir” demiş atalarımız. Öyle değil mi? Hangi büyük şairimiz, yazarımız, sanatkârımız ilk eserleriyle dünya çapında tanınmıştır ki… Derslerimizde ve dost sohbetlerinde hep şu sözü tekrarlarım: “Her kitabın bir kaderi vardır.” Aslında sadece kitapların değil. Biraz daha genişletiyorum: “Her yazının da bir kaderi vardır.” Ne zaman yazılacak, nasıl yazılacak, ne vakit neşredilecek, hangi tesirleri uyandıracak? Beğenilecek mi, yoksa şiddetli eleştirilere mi maruz kalacak? Bunları bilemiyoruz. Bu tecelliler, kaderin cilveleridir, rıza göstermeliyiz. Bize düşen vazife, bildiğimiz söylemek ve yazmak, sonra sanat pazarına çıkarıp alıcı bulmalarını beklemek. Bu sabra sahip olmak zorundayız. Aksi takdirde umutla çıktığı yolu yarıda kesip hüsranla dönenlerden oluruz. Bu da iyi bir şey değil. Cenabı Allah bizi, hepimizi sırat-ı müstakim üzere doğru yolda yürüyenlerden ve istikrarla ilerleyenlerden eylesin, âmin. Bu vesile ile bana da ufuk açan kıymetli sorularınız için çok teşekkür ediyorum. Cevaplarım esnasında sürç-ü lisan, sürç-ü kelam ettimse affola. İyi niyetlerimiz zihnimizden, faydalı sözlerimiz dilimizden, dualarımız kalplerimizden, kutlu kalemlerimiz elimizden hiç eksik olmasın.

WhatsApp Image 2023-10-02 at 11.14.53