`height=

Antigone Sofokles`in ünlü tragedyası ve Thebai üçlemesinin de bir bölümüdür. (Thebai Antik Yunan`da bir şehir devletidir.)

O zamandan bu zaman güncellenen bir oyundur Antigone. Jean Anouilh tarafından Fransız direnişini desteklemek için yeniden yazılmıştır. Ü lkemizde de Kemal Demirel`in çevirisini yaptığı ve 97/98 yıllarında Trabzon Devlet Tiyatrosunda sergilenmiştir. 2004/2005 yılları arasında da Macit Koper`in yönettiği oyunu bugün ise Sebahattin Ali`nin çevirisi ile izledik. Ve tabi dönem dönem ülkenin birçok sahnesinde defalarca sergilenmiş bir oyun. 

Bu Antik Yunan tragedyası bulunduğumuz topraklar sebebiyle riskli kategorisine giriyor. Benim için düşünsel anlamda risk yoktur fakat siyasi ve eleştirel bir oyun haline geliyor 'güne' uyarlamalar. Dolayısıyla sahnedeki kreşendolar elbette ki o günün yönetimine eleştiri olarak gelip çarpıyor. 

Asıl mesele bu mu peki? Elbette hayır. Tiyatro eğitimim olduğu için salt konuya ve karakterlere odaklı izlemiyorum hiçbir oyunu. Sahne ışığından, dekora, kullanılan müzikten, oyuncu performansına kadar önemlidir benim için oyun izlemek. Sadece oyuncu performansı için izlediğim oyunların haddi hesabı yok. 

`height=

Oyunun konusuna gelirsek: Oyun zengin içeriğiyle bir direnişi konu alıyor. 

Antigone oyunun başında böyle haykırıyor:

'Ben gömmeye gidiyorum ağabeyimi
Bu uğurda ölsem ne gam!
Yan yana yatarız kardeşimle iki sevgili gibi,
Suçsa kutsal bir suçbenim ki.
Şu kısacık yaşamda dirilere yaranmaya değer mi?'

Kralın iki oğlu ülkeyi dönüşümlü olarak yönetmeye başlar. Kardeşlerden biri sırası geldiğinde yönetimi kardeşine devretmez ve bunun üzerine hak sahibi kardeş devletin düşmanlarıyla iş birliği yapar. Çıkan savaşta iki kardeş birbirini öldürür. Kral kardeşlerden vatana ihanet edenin gömülmesine karşıdır, kurda kuşa yem edilmesini buyurur. Öte yandan kız kardeşi Antigone, kardeşinin gömülmesi için krala karşı çıkar. 

Fakat oyun günümüze uyarlandığı için bu detaylar bir Machbet`de olduğu kadar incelikli verilmemiş. Daha ziyade ve özetle bir tiranın (tiran: eski Yunan`da siyasi gücü tek başına elinde bulunduran kimse) gücünü görüyoruz. Dolayısıyla bir diktatörün hadiselerin gölgesinde nelere sebep olabileceğini, ailesini dahi nasıl yıkabileceğini görüyoruz. 

Oyunda sözlerinin sahne arka zemininde gördüğümüz satirik ve lirik olarak nitelendirebileceğim şiirler okuduk ve aynı zamanda dinledik. Mesela diktatör yani kral diyebileceğimiz ki kıyafetinden antik çağa ait olmadığı daha ziyade günümüzü yansıtan bir karakter olduğu anlaşılan kişi bir yükseltiye çıkarak halka sesleniyor. Birlikten beraberlikten bahsederken yüksek kreşendosuyla dikkatleri üzerine çekiyor. Oyunda hoşuma giden şeylerden biri yükseltiye çıkıp şiirini ya da söylevini okuyacak oyuncunun okumaya başlamadan önce fonda çalmasını istediği müziğin bestecisini ve parçasını söylemesiydi. İlk çıkan mesela Tomaso Albinoni &ndash Adagio- dedi ve bu müzik eşliğinde söyledi sцyleyeceğini, oyunun sonuna doğru bir başkası ise Eric Satie istedi;  

Özetle: Halktan ve hakikatten yana olduğunu iddia edip sonrasında diktatörlüğe soyunan ve bu uğurda ailesi de dahil sayısız insanın helakına sebep olan bir tiranın hikâyesini izliyoruz. 90 dakikalık bu tragedyayı ben şahsen orijinal şekliyle izlemeyi yeğlerdim. Orijinalinde kralın eşi de intihar ediyor. Popülist uyarlamaların bu tip eserleri törpülediğini düşünüyorum. Mesela Machbet`i gerçek üstü (sürrealist) yorumla izlemiştim ve çok güzeldi, aslına sadık ve katışıksız. Öte yandan daha kısa olabilirdi, 90 dakika bu oyun için bana fazla uzun geldi.

Güzel miydi, elbette güzeldi. Oyuncuların performansı çok çok iyiydi. Antigon`un hem gerçekte hem de sahnede sergilediği performansı, değerleri için verdiği mücadeleyi, ölüm pahasına bir tirana karşı duruşunu es geçmiyorum. 

Tebrikler