Son yerel seçimlerin ardından siyasetin tüm cenahlarında farklı kırılmalar yaşandı. Ak Parti cephesi sonuçların nedenlerini araştırmakla meşgulken CHP ve diğer muhalif kesimler ise kendi içlerinde köşe kapma yarışına girdi. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yoğunluklu olarak kazanılan büyükşehir ve diğer önemli belediyelerde çiçeği burnunda belediye başkanları hâlâ mevcut durumu fotoğraflamaya çalışıp pozisyon alma konumuna geçerken koltuğa yeniden oturan başkanlar ise yeni siyasi kariyer hedefleri için rota oluşturma telaşına girdiler.
Özellikle İstanbul ve Ankara şehremini olan isimler, 2028 genel seçimleri için Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kendi tabanlarından büyük talep görürken CHP Genel Başkanlığı konusunda ise mevcut başkan Özgür Özel'in yeni dönemdeki tutumu da halihazırda merak konusu. Öyle ki; kendisine yöneltilen “Emanetçi” söyleminden rahatsız olduğunu kelimelerle ifade etmeyip saç rengi değişimi, göz ve ses teli tedavileriyle net olarak açıklamaya çalıştığı görülmektedir. Bu bağlamda selefi Kılıçdaroğlu'na arada bir salvolar gönderip kendisine ait bambaşka bir yol haritası olduğunu ispatlamaya çalıştıkça İmamoğlu cephesinden nasıl bir yaklaşımla bu yolun bertaraf edileceği de kamuoyunca tartışılan konular arasında yerini korumaya devam ediyor.
Bir diğer taraftan mahalli seçimlerin siyaset sahnesine sürüklediği bir başka isim de Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan olurken şimdiye kadar merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın oğlu olması dışında ne bir özelliği ne de bir etkisi görülen bu ismin ise ne denli kalıcı olduğu da apayrı bir muamma. Bir önceki genel seçimlerde birçok miting ve açılışta omuz omuza Cumhurbaşkanı'nın yanında yer alıp mahalli seçimler öncesi talepleri kabul görmeyince saf değiştirme yolunu tercih eden Fatih Erbakan ve ekibi, genel seçimlere kadar partilerinin siyaset arenasında nasıl bir mutasyona uğrayacağını kendileri de bizler kadar merak ediyordur.
23 Nisan'daki son TBMM resepsiyonunda partiler arası yaşanan ılıman ortam ise genel seçim takviminin başlayacağı günlere kadar devam edeceğe benziyor. Özellikle böyle bir dönemde Numan Kurtulmuş gibi tüm kesimlerce kabul görmüş bir ismin de Meclis Başkanı pozisyonunda olması paha biçilmez bir durum olsa gerek. Tüm siyasi partilerin son derece tebessümlü bir ortamda bir araya gelmiş olması uzun yıllardır siyasetimizde yaşanan kutuplaşma ortamının da yavaş yavaş sonuna gelindiği konusunda yüreklerimize su serper gibi oldu.
Siyasetimizin ilginç partilerinden İyi Parti'de ise yaprak dökümü mü yoksa logosundaki gibi yeni doğan güneş mi olacağı önümüzdeki günlerde iyice netleşmiş olacak. Meral Hanım'ın kendi kurduğu partiden deyim yerindeyse emekli olması artık torun seveceği anlamına gelir mi gelmez mi hep birlikte bunu da takip edeceğiz. Kürsüden son konuşmasını yapan Meral Akşener öyle ya da böyle Türk siyasetinin farklı simalarından biriydi ve bayrağı devrettiği halefi Müsavat Dervişoğlu’nun ise kendi yerini aratıp aratmayacağı da artık İyi Parti mensuplarının meselesi olarak gündemdeki yerinde kalmaya devam edecek. Çünkü Özgür Özel için dillendirilen “Emanetçi” tabiri Müsavat Bey için de yoğun biçimde telaffuz ediliyor. İkisinin ortak pozisyonu ise belki de bu hususta Hüsamettin Cindoruk’a rahmet okutmaları olabilir.
Saadet Partisi'nde kimin uydurduğu belli olmayan “Bilge Lider” söylemine çöken Temel Bey'in koltuktan kalkıyor olması bir zamanlar yüzdelik dilimiyle kendisini önemli zanneden bir topluluğun aslında sıradan bir dernek pozisyonuna dönüşmesi siyaseten ibret alınması gereken bir meseledir. Deva, Gelecek ve Demokrat Parti'nin hepsi bile bir araya gelse yazılacak tek bir kelimeyi bile hak etmiyorlar.
Tüm bunların dışında herkesin yeni bölüm dizi bekler gibi oturup izlemeye devam ettiği ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni süreçte takınacağı tavır ve alacağı yeni kararlar. Parti içinde güncellemeye gidip gitmeyeceği kadar diyalog eksenindeki tutumu da seçmen nazarında belirleyici unsur olarak sıcak yerini muhafaza etmeye devam ediyor. 2028 seçimlerine kadar ılıman iklimde devam etmesi beklenen Cumhurbaşkanı'nı kendi partisinden ya da karşı mahallesinden çileden çıkaracak durumlar karşısına çıkacak mı yoksa çıkmayacak mı? Peki ya Devlet Bey'in yeni iklimdeki tutumu ne olacak? İyi Parti'nin otobandan stablize yola geçecek olması MHP açısından müspet mi yoksa menfi olarak mı sonuçlanır? Bir birleşme mi söz konusu olur yoksa Meral Hanım tepeden iplerle kurmuş olduğu partisini yönetmeye devam mı eder?
Öte yandan Yeni Anayasa'nın uzlaşı mı yoksa referandumla mı noktalanacağı da hem siyasi partiler hem de ittifak aktörleri için yeni dönemde belirleyici unsur olur mu? Dem Parti ile uzlaşılabilen bir konuda MHP ve Devlet Bahçeli suskun kalır mı? Yepyeni denklemlerle 4 yıl sürecek ve sezon finalinde nasıl bir siyaset sahnesiyle karşılaşacağımızı merakla beklediğimiz yeni dizimiz hepimize hayırlı olsun.