Ekim 2021 tarihine kadar uygulamada olacak, ama uygulanmayacak olan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili yazımıza son noktayı koyuyoruz. Bakalım, kimler neler söylemiş

Sn. Devlet Bahçeli (MHP) 'Her ne kadar, 2012 yılında İstanbul Sözleşmesi nin kabulüne Meclis te grubu bulunan partiler destek vermiş ise de, zaman içinde bahse konu sözleşmenin milli ve manevi yapımızla çelişen uygulama sonuçları kaygı verici düzeyde artış göstermiştir. Aileyi ve kadını güçlendirmek yerine, küresel lobilerin, baskı gruplarının, çıkar odaklarının ve cinsel sapkınlıkların propaganda mecrası haline gelen sözleşmenin feshedilmesi bize göre isabetli ve hayırlı bir gelişmedir.'

Bahçeli, her fırsatta küresel lobilerden, tehditlerden, baskı gruplarından v.b. bahsediyor, ama bunları yok etmek için bir proje/teklif sunmuyor. Dolayısıyla sözleşmeyi de ona bağlamış gözüküyor.

Ahmet Hakan (Hürriyet) 'İstanbul Sözleşmesi`ni satır satır okuyup İyi ama bu metinde pek bir sorun yok ki` dedim.'

Sn. Meral Akşener (İyi Parti) 'Madem kafanızı karıştıran maddeler vardı o zaman sözleşmeyi neden imzaladınız?

Niye imzaladınız?

Şimdi çıkıp niye vazgeçiyorsunuz?

Bugün uluslararası sözleşmeyi hukuka aykırı şekilde yetkini ve haddini aşarak iptal etmek, yanlış hesap Bağdat tan döner ' dedi.

Bu cümleler, iktidar siyasetçileri dışında çok duyuldu. 'Rahatsız edici ifade veya maddeler varsa çekince konulabilirdi' dendi.

Ak Parti`nin güne uyarak bu sözleşmeyi imzaladığı ama uygulamada etkin olmadığı, günü kurtardığı v.b.' söylemler ve sorular cevapsız kaldı.

Sn. Doç.Dr. Selçuk Özdağ (Gelecek Partisi) 'Sözleşmeye ahlakilik iddiasıyla karşı çıkanların çoğu ne yazık ki şurada burada ortaya çıkan çocuk istismarlarına aynı tepkiyi göstermediler. Kurslarda, yurtlarda ortaya çıkan rezaletlerin sözleşme ile hangi bağlantısı var?

Olmayan bir ahlakı hiçbir yasa düzeltemeyeceği gibi ahlaklı bir toplum da yasa veya sözleşmelerle kolay kolay ölçülerinden kopmaz.

Sn. Kemal Kılıçdaroğlu (CHP) 'Bir sabah kalktık bu parlamentodan oy birliğiyle çıkan, kendisinin de imzaladığı bir sözleşmeyi ben feshettim diyor. Kime danıştın, kime sordun, hangi kadınlara sordun sen? Bu kadınların nasıl şiddete uğradığını sen biliyor musun? Bütün kadınların huzurunda Erdoğan a soruyorum sen bunun neresine karşısın?'

Bir başka konu, 'alkışlarla, izdihamla, ülkeyi değiştiriyorum, uluslar arası kurallara uyuyorum' diyen Ak Parti`nin birden bire değişmesi oldu. Sürekli LBGT dile getirildi, ama sözleşmede bununla ilgili bir madde olmadığı açıklandı. O zaman sorun neydi? Cemaatlerin baskısı mıydı? Oy potansiyeli miydi? Sorularına cevap verilemedi;

Sn. Temel Karamollaoğlu (Saadet Partisi) 'Sadece kanun yaparak, sadece hukuki düzenlemelerle bu konunun üstesinden gelmek mümkün değil. Kanunlar çıkardık, İstanbul Sözleşmesi ni kabul etti Türkiye. Ne oldu? Kadına şiddet 10 misli arttı. Sadece kanunlar çıkararak değil toplumda gerekli adımları atmalıyız. Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz. Aile toplumun çekirdeği temeli.'

Sn. Mustafa Yeneroğlu (DEVA Partisi) 'İstanbul Sözleşmesi hakkında dinimizden veya geleneklerden kaynaklanmayan kara propaganda niteliğindeki bakış açısı nesnel gerekçelere dayanmamaktadır. Bu nedenlerle kendi içdüzenlemelerimizden kaynaklanan uygulamadaki bazı sorunlar nedeniyle yerinde düzenlemeler içeren İstanbul Sözleşmesi`nden çıkılması tarihi hata olmuştur.'


İstanbul Sözleşmesi değerlerimize aykırı mıydı?

Hangi geleneklerimize?

Varsa, bunlar sözleşmede giderilemez miydi?

Sorularına bilim insanları da 'araştırmalarla/akademik çalışmalarla' cevap veremedi..

Sn. Ömer Çelik (AK Parti) 'Kadına şiddetin önlenmesinin politik bir tercih değil, ahlaki bir zorunluluktur, Siyaset kurumu, hükümet bunu farklı enstrümanlarla yapabilir, enstrümanların değişmesi bu hedeften ve bu haktan ayrılındığı anlamına gelmiyor'

Bu arada, Habertürk canlı yayınına konuk olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sn. Hamza Dağ ile Habertürk yazarı Nagehan Alçı arasında yaşanan 'evlilik yaşı' tartışması ekranlara yansıdı.

Dağ ın 'Türkiye`de evlenme yaşı çok ilerledi.' şeklindeki sözlerine Alçı 'Evlenme yaşının ilerlemesi olumsuz bir durum mu?' diye sordu. Dağ da bu soruya 'Evet.' diye yanıt verdi.

Burada İstanbul Sözleşmesi`nin, 'evlenme yaşını geciktirdiği' gibi bir mantık doğru olamazdı, çünkü, 'ekonomik ortam, geçim sıkıntısı, pahalılık, ev kiralarının yüksekliği v.b.' sebepler evliliğe etki etmekteydi.

Mustafa Kurdaş (Milli Gazete) 'İstanbul sözleşmesine karşı çıkmak ile kadına şefkati, merhameti, kadının anneliği, rolü, çalışan kadının haklarını da savunmuş oluyorsunuz. Aynı zamanda neslin sağlığı, devamı ve ailenin huzuru bakımından da itiraz ediyoruz.'

Kurdaş, 'sözleşmeyi savunmanın aileyi savunmak olmadığını' belirtiyordu. 'Yasalar zaten yeterli' demeye getiriyordu.

Cumhurbaşkanımız Sn.Erdoğan 'Kadınlarımızın haklarını korumayı vicdanlarda değil, kâğıtlarda arayanlara söyleyeceklerimiz var' diye, sözleşmenin 'bir kağıt parçası' olduğunu dile getirdi.

Bu zannediyorum bir dil sürçmesiydi..

Çünkü bütün sözleşmeler/antlaşmalar/çalıştaylar/şuralar sonucu alınan kararlar, mutlaka kağıda yazılır ve ıslak imza ile garanti edilirdi.

Biz, bu yazımızda genel görüşleri, kısa yorumlarımla sizlere aktararak, tarihe bir not düştüm. Artık, karar siz okurların olacaktır;