Bundan 100 yıl önce Kırım`da yoğun bir edebiyat ve fikir hayatı vardı. Kırım`da kullanılan yazı birimi ile İstanbul`da kullanılan yazı birimi aynı olduğu için şiirde olsun nesirde olsun Kırım ile Türk yayın dünyası bugün olduğu gibi birbirine mesafeli değillerdi.

Harfler değişti Türkiye`de. 1928`de Romen harflerine geçildi. Alışılmış şekliyle Latin harfleri deriz bugün kullanmakta olduğumuz harflere. Oysa Romen rakamları dediğimiz, Avrupalıların İslâm kültürü ile temasa geçmeden önce, ki bu aritmetik işlemlerinde sıfır`ı bilmedikleri çağlardır, sıfır`ı Müslümanlar da Hind matematiğinden tevarüs etmişlerdir, kullandıkları rakamlar da Roma kültüründen geliyordu. Avrupalılar Fenike Kaynaklı Roma harflerini kullanıyorlar. O bakımdan 'Roma harfleri' denilmesi yanlış olmaz.

Kırım`da ise Kiril alfabesine geçildi. Bu yoğun ve ezici Rus baskıları yüzünden olmuştu. Rusların Kırım kültür ve irfan hayatının derinlere ulaşan köklerini gördükçe buldukları tek çare ne olmuş biliyor musunuz? Matbaada basılmış kitapların bile yok edilmesi. Evet, Ruslar Kırım Müslümanlarının kurulu fikir dünyasını onların hayata devam ve bekası bakımından en sağlam dayanakları görmüşlerdir. En şiddetli uygulamalara girişerek bir kültür soykırımına girişmekten de geri durmamışlardır.

Basılmış kitapları tek tek yok etme yoluna gitmişler. Bu bir insanlık suçudur. Bir halkın, İslâm kültür ve medeniyetinin organik bir uzvu olan Kırımlıların basılı eserlerini bir bir yok etmek gibi korkunçbir siyaseti hızla uygulamışlar. Ezici güçve şiddetle gelerek bir devlet kurmuş olan Asurlular bile Sümer ve Bâbil kültürünün belli başlı değerlerini Asur diline aktarmışken Rusya`nın yaptıkları insanlık tarihinin kara lekelerinden bir tanesidir.

Kırım`ın etkili fikir adamı, fikir ve ilim yolunda yılmaz bir düşünce işçisi olan Gaspıralı İsmail Bey`in yıllarca yayınladığı Tercüman gazetesinin tam koleksiyonuna bugün Kırım`da sahip olan ne bir insan ne bir kurum varmış. Prof. Yavuz Akpınar`ın konuşmasından öğrendik ki, bu da maksatlıdır. Kırım Türk Ü niversitesi Öğretim Ü yeleri de sadece Washington`da bir kütüphanede tam koleksiyon olduğunu söylediler. Yavuz Akpınar bir ömür boyu bu gazetenin peşinde koşmuş şu anda sadece 4 sayısı eksikmiş kendisinde Tercüman`ın. Bunu söylerken kendisi mutluydu. Biz dinleyenler de. Yavuz Akpınar, İsmail Gaspıralı`nın bütün eserlerini yayınlıyor. Fikir âlemimiz bakımından bu son derecede olumlu bir gelişmedir. Bir değeri tanımanın ne kadar geliştirici olduğunu söylemek gerekir mi? Edebî ve fikrî değerlerinin dışında yaşayan/yaşatılan bir toplum, herhalde nefs-i emmarenin kuyusuna düşecektir. Yüceltici imkânlardan kendi kendisini mahrum bırakması demektir bu. Sırat-ı müstakim doğduğumuzda başlıyor. Ölümden sonra kalkışımızda da Sırat.

Bugünkü Kırım`da Simferopol (Akmescid) üniversitesinin bulunduğu şehir. Ü niversitenin 6000 öğrencisi olduğunu söylediler. Önemli bir nicelik. Ü niversitenin bahçesinde Sürgün Anıtı bulunuyor. Bu anıt, çok acılı sürgün olayını alegorize eden bir sembol halinde tasarlanmış.

Yurtlarından zorla, dipçikle koparılış onlarda öyle yer etmiş ki, anlatması pek kolay değil. Şu diyeceğim yerindeyse, Kırımlı kardeşlerimizin ruh halini size anlatabilmiş olurum. Sabah kalkınca Sürgüne gidişi, akşam eve giderken Sürgünden dönüşü bir kez daha yaşıyorlar sanki. Kırımlı kardeşlerimizin kullandıkları bir deyiş var: Çoktan çok;

Bir gün, Kırım`da epik bir anlatı doğabilir. Bu şiirde de olabilir, romanda da. İlgi atmosferinin devamlılığında, doğacak yetenekleri bekleyen müthiş bir malzeme ve onun ruhsal duyarlığıdır.

Doğrusu, Kiril alfabesi ile yayın geçici olmalı. Bence, bir geçiş dönemi olarak Kırım insanı Türkiye`nin yazısı ile eşdeğer olmalıdır. Kültür bütünlüğünün ilk adımı budur. İstanbul`dan kopuk bir Bahçesaray, Akmescid kayıpları telâfi edemez gibi geldi bize. Kırım kültürel alt yapısı sağlam bir aydınlar toprağıdır, bunu Tiyatroda izlediğimiz konser ve temsilde iliklerimize kadar etkilenerek gördük. Anlatılmaz bir geceydi. Bununla birlikte Türk kültürü geniş bir hinterland olacak güçtedir. Kan dolaşımı gibi.