`height=

Bu gün sizlere sıra dışı ve çok yönlü bir insandan söz edeceğim. 

Hakkında yazacağım kişi öncelikle bir terzi. Fakat o sıradan bir terzi değil.  Aynı zamanda bir girişimci. Yıllarca terzilik yapmış ardından tekstil işine girmiş. Sonra İstanbul`a taşınmış ve İstanbul`da yıllarca atölyeler işletmiş. Yakın çevresindeki gençlerin elinden tutmuş, onlara yardımcı olmuş, iş kurmalarına katkı sağlamış. Bununla birlikte hiçara vermeden memleketinin kültürüyle, kilimiyle, kök boyası ile, çadırı ile , yemek kültürü ile ilgilenmeye devam etmiş. 

O  bütün bunların yanı sıra aynı zamanda bir  halk bilimci ve araştırmacı kimliği ile de biliniyor.  Bir çok araştırmaya, makaleye, teze konu olmuş, kaynak kişi olarak katkı yapmıştır.

62 yaşından sonra tekrar memleketine geri dönerek, hayatını geleneksel kök boyacılığına, geleneksel kilim dokumacılığına, çul dokumacılığına adamış. Bu uğurda çalmadık kapı bırakmamış. Kendi köyüne dokuma atölyesi, doğal ip boyama atölyesi kurulmasına öncülük etmiştir.

Bu yönlerinden dolayı artık onu herkes halk bilimci, kilimci ve  boya ustası olarak tanıyor. 

Kimdir bu değerli insan, merak ettiniz değil mi?

Kemal Efecan, namı diğer Efecan Kemal;

Bu günlerde 80 yaşının üstünde olan Kemal Efecan Mut un geleneksel kilimleriyle meşhur olan Hacıahmetli köyünden.

Kemal Efecan`nın şöhreti, tanınırlığı Mut`u çoktan aşmış. Artık Mersin genelinde, hatta Türkiye genelinde bilinen birisidir o. Çalışmaları ülke sınırlarını bile aşmıştır onun. Bizzat yanında iki buçuk yıla yakın çalışan bir Japon araştırmacı bile olmuş. Kilim desenleri üzerine, doğal ve kök boyacılığı üzerine çok ciddi birikimleri var Kemal Efecan`ın. Dokumacılığın bütün aşamalarını teker teker biliyor, anlatıyor, gösteriyor. Ham yünden ve kıldan kilime giden yolculuğu a`dan z`ye biliyor. İstiyor ki bütün bu bilgiler kendisiyle mezara gitmesin.

Atkı, çözgü, bukağı, eli böğründe, koçboynuzu, zili, cicim, baklava dilimi, mor kulak, çengel, dama, penç, nar çiçeği, tahta, göbekli sumak, kelebek, kadın bastı, armutlu, farfara, çeşit, ıstar, dolama, çatma, kıl çadır, çul, kilim, kirmen, örnek, tarak, direkli, yedi pare, heybe, yay, hallaç, eğirme, kelep, kirkit ve daha pek çok yöresel kelime ve kavram var onun dağarcığında. Yörük kültürü üzerine, dokuma üzerine, doğal boya, bitkiler,  keçi ve koyun üzerine, konaklama, yemek kültürü, töre üzerine o kadar derin bilgileri var ki günlerce dinleyebilirsiniz Kemal Efecan`ı.

Yörük çadırının kıldan yapıldığını, kılın ise keçiden elde edildiğini kıl çadırların son derece dayanıklı olduğunu, yağmurda şişerek içine su almadığını, yazın serin tuttuğunu bile çoğumuz bilmiyoruzdur değil mi? Unutulmaya yüz tutmuş dolaz, kaynarca, keşkek, toyga çorbası gibi yöresel yemeklerin adlarını bile unutmuşuzdur belki de. Ama o çok daha detayı ile biliyor böylesi  konuları.

Onun doğal  boya konusuna ilgisi çocukluğunda başlamış. Yeni aldığı bir topacı halasından aldığı bilgilerle boyamış ve arkasından bu tecrübe ile ip boyamaya başlamış. O günden sonra da bu işle ilgilenmeye devam etmiş. Kendisini geliştirmiş. Bitkilerin dilinden anlayan, kilimlerin dilini çözen, hangi desenin ne anlama geldiğini anlayan bir kültür aşığı olmuş aynen atlara fısıldayan adam filmindeki Kızılderili gibi.

'Hala bu yaşımda sabah çıkıp akşama kadar dağ dağ, bayır bayır gezerek bitkileri, çiçekleri, bitki köklerini incelemek, resimlerini çekmek isterim. Onlardan yeni renkler denemek isterim' diyor yaptığımız kısa sohbette. 

'Bir yandan da bildiklerim benimle gitmesin diye uğraşıyorum. Bilgisayara aktarıyorum. Bir kitap yazıyorum' diye de ekliyor.

'Istardaki Renkli Dünya' ismini verdiği kitap çalışmasını bir an önce tamamlamasını ve kitabın okurla buluşmasını temenni ediyorum. Çünkü bu kitabı çok önemsiyorum. Yıllardır kilimlerin, renklerin peşinden koşan bir araştırmacının, bir kültür işçisinin birikimlerinin kendisiyle birlikte toprağın altına gitmesine gönlümüz razı değil. O birikimlerin tüm insanlığa miras kalması gerekir kanaatindeyim.

Toplum olarak genelde böylesi önemli şahsiyetlere hayatlarında  kıymet vermiyoruz ne hikmetse. Yanı başımızda olmalarına rağmen onlardan yeterince yararlanmıyoruz. Onların niyetlerini tam olarak anlayamıyoruz. Önyargılarımızdan kurtulup bakamıyoruz. Küçük hesapların, kıskançlıkların, ideolojilerin, menfaatlerin kıskacından sıyrılıp hakikati göremiyoruz çoğu zaman.

Kemal Efecan, haklı olarak diyor ki: 'Yıllardır bir kilim yolunda, doğal kök boya yolunda, dokuma atölyesi uğrunda ömrümü tükettim. Köylüme, yakınlarıma, ilçeme bir faydam olsun diye didindim durdum. Bu uğurda bütün birikimimi harcadım ama kimseye yaranamadım. Beni çoğu kez yanlış anladılar. Bu işlerden şahsi menfaat sağladığımı düşündüler. Artık yoruldum. Kimse bana sahip çıkmadı. Çalmadığım kapı kalmadı. Belediyesinden, kaymakamlığına, il kültür müdürlüğünden valiliğe kadar her birime başvurdum, yardım istedim, iş birliği teklif ettim. Kimisi beni oyaladı, kimisi bakarız diyerek beni geçiştirdiler.'

Ne olurdu halk eğitim müdürlüğü bünyesinde bir boya atölyesi açılsa ve bu atölyede ilgili kursiyerlere Kemal Efecan birikimlerini aktarsaydı?

Ne olurdu yanına birkaçtane istekli gençverilse ve onlara bildiklerini öğretseydi?

Köye kurulan dokuma atölyesi desteklense iyi olmaz mıydı?

Seksen adet dokuma tezgahı boş durmasaydı, sürekli çalışsaydı fena mı olurdu yani?

Bin bir zahmetle ve emekle kurulan doğal boya atölyesine maddi destek olunsa ve üretim yapmaya devam etse ne güzel olurdu değil mi?

`height=
Kemal Efecan (oturan) Yöresel kilimlerle

Köyüne 2004 yılında  AB destekli Doğal Boya Projesi ile kurulan atölyenin ilerleyen yıllarda maddi imkansızlıklar yüzünden kapanması üzerine bakın neler demiş Kemal Efecan?

'Bugün gençkızlarımız dokuma işine başladığında türkü söylerler. Türkü sesine uyarak, kilimleri, dokumaları bir başkadır. Dokumaların en önemli özeliği güneşin altında bile rengini ve canlılığını kaybetmeden kalması. Bu renkleri atölyenin etrafında yetişen bitkilerden bile elde edebiliyoruz. Toroslar`da öyle bitkiler var ki, her gün yeni bir ot, her gün yeni bir renk elde edilebilir. Şu anda kullandığımız bitki sayısı 40 ın üzerinde. Yaptığımız kök boyalara üniversitelerden tam not geldi. Bu renkler solmuyor ve değişmiyor' 

`height=

Dokuma üretiminin durmasının ardından atölyenin sessizliğe büründüğünü dile getiren Efecan, sözlerini şöyle tamamlamış:

'Eskiden buralar cıvıl cıvıl, neşe dolu olurdu. Zaman geçtikçe dokuma isteği azaldı. Çünkü istenilen gelir elde edilemedi. Mesela 6 metrekare kilimi bir kişi 20 günde ancak dokur. Ama bizim istediğimiz tarzda bir kilimi 3, 5 aydan önce dokuyamaz. Dolayısıyla yevmiye hesabına göre bir kilimin maliyeti oldukça yüksek çıkar. Kendi imkanlarımızla bunun sürdürmemiz zor. Eğer atölye devlet ya da çeşitli kurumlarca desteklenirse o zaman burası yeniden canlanabilir. Destek verilirse hem kaybolmaya yüz tutan bir değer yaşatır, hem de köy ekonomisine katkı sunabiliriz. En güzel kilimleri dokuyarak bu kültürümüzü de yaşatabiliriz.'

Çok şey mi istiyor sizce?

Bu kültür yaşasın, ölmesin diyor.

Bildiklerim benimle mezara gitmesin diyor?

Memleketinin kalkınmasını istiyor, kültürel değerlerin yaşaması için çırpınıyor.

Benden söylemesi;

Yeni bir Kemal Efecan gelmez. Kolay yetişmiyor böylesi değerler.

Bütün yerel ve genel yetkililere sesleniyorum buradan: Kemal Efecan ile yakından ilgilenin ve onun birikimlerinin heba olmasına izin vermeyin derim. Bu konuda birçok çözüm bulunabilir. İlk adım olarak Kemal Efecan ile görüşmek ve onun isteklerine kulak vermek olmalıdır. Gerisi halledilir diye düşünüyorum.

Yararlandığım Kaynaklar:
https://mutilcemiz.net/bir-halk-bilimci-kemal-efecan-dogal-boya/
https://www.haberler.com/dogal-boya-atolyesi-ilgi-bekliyor-3033073-haberi/
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1429506