İyi Parti son genel seçim yenilgisinin sorumluluğunu üzerinden atıp Millet İttifakı seçmenini CHP’nin üzerine salmaya çalışırken hesaba katmadığı biçimde operasyonlara maruz kalmaya başladı. Kan kaybetmeye devam eden İyi Parti’de, Ümit Dikbayır’ın ortaya attığı iddialar ve Millet İttifakı’ndan ayrılma senaryoları iyiden iyiye farklı bir operasyonun habercisi oldu.

Özellikle bel altı vuruşlar CHP’ye yakınlığıyla bilinen medya organlarınca genişletilirken son genel seçim öncesi 3 Mart’ta İyi Parti’nin masadan kalkmasıyla Meral Hanım ve taraftarlarına mahalle baskısı ve linç uygulayan güruh, bu sefer sosyal medyanın yanı sıra ellerindeki diğer argümanları da kullanarak topyekûn bir saldırıya geçti. “Meral Akşener ya bu masaya oturacak ya da oturtulacak.”
Daha öncesinden linç yemeye alışkın olan İyi Parti ve seçmenleri bu sefer sorumluluğu partilerinin genel idare kuruluna atarak kurtulabileceklerini düşünseler de aslında Meral Hanım yine iki arada bir derede kalmış durumda gibi görünmeye çalışıyor. Neden Çalışıyor? Çünkü Meral Akşener son seçimlerde HDP ile aynı safta olmanın kendi kitlesini olumsuz yönde etkileyerek MHP ya da Yeniden Refah gibi alternatiflere yol aldıklarını gördü.
Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki sözde değişimi sağlayan güç, bu sefer İyi Parti için de düğmeye bassa da Meral Akşener daha önce MHP’de aynı senaryoları filme çekmiş bir yönetmen olarak bu tuzağa düşmemek için etrafında ne kadar kendisine çalım atabileceğini düşündüğü yol arkadaşı varsa tek tek temizledi. Dışarıdan bakılınca durum farklı görünse de içerideki pozisyon çok da toz pembe değil. Özellikle grup toplantısı konuşmasında ve farklı ortamlarda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş hakkındaki söylemleri de bu tezi doğrular nitelikte. Her ne kadar bu iki belediye başkanı İyi Parti üyesi olmasa da genel seçimlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı adaylığına İyi Parti’nin direnişi sonucu getirilmişlerdi. Ekrem Başkan’ın Meral Ablası ve Mansur Başkan’ın ise hamisi olan İyi Parti lideri, bu iki belediye başkanından artık nasıl bir öz güven patlaması beklediyse duaları pek de kabul görmedi. Kendi yönettikleri kentlere görevde bulundukları beş yıldan bu yana gözle görülüp elle tutulabilen tek bir hizmeti çok görüp mevcut kazanımları bile ellerinde tutamayanların kendisine ve partisine ne denli faydalı olabileceğini geç de olsa anlayan Meral Hanım eğer yine aklımızla oynamıyorsa artık kendi göbek bağını kendisi kesmek istiyor. Buradan hareketle, hazır CHP’nin başında lider sayılabilecek ya da ciddiye alınabilecek bir isim yokken, “Acaba ana muhalefet koltuğunu mu devralmak istiyor?” diye insan sormadan edemiyor.
Öte yandan Ekrem İmamoğlu CHP’yi Kemal Bey’den kurtarıp kendine göre yeniden dizayn ederken pergelin diğer ucundaki siyasi kanat olan İyi Parti’yi de ele geçirmek için Buğra Kavuncu’ya güveniyor olabilir mi? Aklımıza buna benzer yüzlerce soru gelip giderken birileri İyi Parti’nin içinin boşaltıldığını düşünse de bir diğerleri ise safralarından kurtulduğunu işaret ediyor.
Aslında CHP ile İyi Parti’nin birbirlerinden pek de farkları yok. Her an biri diğerine dönüşebilecek olan iki siyasi partimiz var ortada ve ağızlarını açıp onları bekleyen, içlerinde daha önce Başbakanlık ve Bakanlık görevlerinde bulunmuş liderlerin olduğu minik particikler de cabası.
Meral Hanım siyasi operasyonlar konusunda Türkiye’deki en yetkin liderlerden biri pozisyonunda şu anda. Daha önce MHP’yi ele geçirmek ve vesayet altına sokmak için denemediği yöntem kalmamıştı. Devlet Bahçeli ve feraset sahibi gerçek ülkücülerin dik duruşuyla bu son kale kurtarılmış ve vatanseverlerin oluşturduğu cephede yerini almıştı. Buradaki başarısız girişimde edindiği tecrübeleri İyi Parti’de harfiyen uygulayan Meral Hanım kolay lokma olmadığını her cenaha göstermeye çalışıyor. Ayrıca hem genel hem de yerel olarak Millet İttifakı’nın beceriksizliklerinin faturasını ödemek istemediği için ne CHP’nin günahlarına ortak olmak istiyor ne de CHP’li belediyelerin. Meral Hanım’ın yıllardır beklediği boşluğun belki de şimdi tam zamanı gelmiş olabilir. Muhalefette böyle lidersiz ve basiretsiz bir ortamı mumla arasa bir daha bulamayabilir. O yüzden kartları yeniden karıp belki de tüm riskleri göze alarak CHP’nin tekelinde olan ana muhalefet liderliği konumuna biraz dişini sıkarsa gelebileceğini de düşünüyor olabilir. Ne düşünürse düşünsün daha önce yaptıkları, masadan kalkıp geri dönmeleri ve belediye başkanlarıyla kol kola girip kolunu silkelemeleri hem seçmen hem de partili kitlesi tarafından artık temkinli karşılanıyor.
Şu anda kimse Meral Akşener’in bir sonraki hamlesini göremiyor ve göremediği için de nasıl bir yaklaşım sergileyeceği konusunda bir yöntem geliştiremiyor. Yerel seçimler yaklaşıyor. Olan yine muhalif seçmene oluyor.