`height=

Sitemiz köşe yazarı Dr. Göktan AY`ın, film müziği bestecisi Mustafa Yazıcıoğlu ile yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz;

AY: Mustafa Bey, Nasılsınız? Pandemi Dönemi Nasıl Geçiyor?
YAZICIOĞLU:
Çok teşekkür ederim. Ü lke şartlarında ne kadar iyi olunabilirse olmaya çalışıyorum. Pandemi başlangıcından beri çok durağan bir sürece girdik sektör anlamında bütün dünyada. Yalnızca Türkiye`de değil Amerika`da çalıştığımız projelerin de büyük kısmı beklemeye alındı uzun bir süre. Şimdi yeni yeni hareketlenmeye başladık. Ama neresinden bakarsak bakalım her anlamda çok zorlu bir dönemden geçiyoruz elbette. 

AY:  Film Müzikleri Besteciliği ile Dizi Müzikleri Besteciliği farklı mı?
YAZICIOĞLU:
İkisi birbirine çok uzak alanlar değil aslında. Ancak özellikle de Türkiye`de dizi sektörünün durumunu göz önünde bulundurursak, dizi müzikleri için film müziğinin tam tanımı olan Scoring yapmak neredeyse imkansıza yakın oluyor. Film müziğinin bestelenme süreci filmin sahnelerine ve zamanlamasına göre müzik bestelemektir. Bir sinema ya da TV  filminin süresi bellidir, trafiği bellidir. Bestecinin filmin müziklerine çalışabilmesi için belli ve yeterli bir zaman aralığı vardır. Bu durum dizilerde de var elbette ama saatlerle sınırlı bile olabiliyor. Çünkü dizilerde süre inanılmaz uzun. Dolayısıyla dizinin bir bölümünü çekip, post prodüksiyon süreçlerini çok kısa bir süre içinde tamamlayabilmek bir yarış haline geliyor. Ve her hafta! Dolayısıyla dizi müziği yaparken en baştan biraz stok müzik bestelemesi yapmak ve sonra bu müzikleri bölümlere göre editleyip servis etmek durumunda kalıyorsunuz. 

Bu durumun pek çok farklı sebebi var. Ve aslında herkes kendine göre haklı. TV kanalları en az maliyetle prime time sürelerini doldurmaya çalışıyor, bunun için bir ya da birkaçdizi ya da program yerine tek bir dizi ya da programın sürelerini uzatıp maliyetlerini düşürmeye çalışıyorlar. Yapımcılar da 45 dk ile anlatmaları gereken bölüm konularını 1 buçuk saatin üzerine çıkartmaya mecbur kalıyorlar başka türlü kanallarda yer bulabilmeleri zor. Dediğim gibi herkes kendi açısından haklı ama olan sektör çalışanlarına oluyor. Besteciler de buna dahil. Her hafta, üstelik haftanın çok az bir bölümünde 1 buçuk saatlik bir score hazırlamak hiçkolay bir iş değil. Yalnızca hazır müzikleri editleyerek bile yetiştirmek için epey çaba gerekiyor. 

AY: Film Müzikleri`ne İmza Atıyor, Ödüller Alıyorsunuz..Bir Film Müziği Teklifi Geldiğinde Nelere Önem Veriyorsunuz?. Mümkünse, Takip Ettiğiniz Yolu Açıklar mısınız!;
YAZICIOĞLU:
Benim için en önemli konu hikaye. Filmin hikayesinin beni cidden etkisi altına alması gerekiyor. Ben yaşayamadığım bir hikaye için müzik üretebileceğimi pek sanmıyorum. Denedim, sektöre profesyonel anlamda giriş yaptığım ilk senelerde çok ısınamadığım birkaçişe sadece iş yapmış olmak için müzik hazırlamaya çalıştım. İstediğim gibi olmadı sonuç. 

Bir aktör gibi hazırlanıyorum hikayeye. Karakterlerin yerine kendimi koyup diyaloglarını o şekilde okuyorum, o rolü üstleniyorum okurken. Hikayeye bakıyorum, ben gerçek hayatımda bu hikayeyi yaşıyor olsaydım ne hissederdim nasıl tepkiler verirdim diye düşünüyorum. Beni, çoğu zaman gözlerim bir noktaya dalmış etrafında olan bitenden bi haber görebilirsiniz. Normal hayatıma yansıyor bu durum. Hikayedeki koşulları normal hayatımda oluşturup nasıl bir his ki bu diye soruyorum kendime. Bu kadar uğraşmanın ve odaklanmanın sonucunda da doğru şeyleri hissedip bulduğuma inanıyorum. 

Filmin kurgusu bitip görüntü akışı ortaya çıktığında izlemeler yapmaya başlıyorum. Hikayenin yazı dilindeki hali ile kurgudaki görsel halini kıyaslıyorum. Filmin duygusal trafiğinin zirve yaptığı, hikayenin kırılma anlarını tespit edip bu noktalardan filmin ana temasını çıkartmaya çalışıyorum öncelikle. Sonrasında film sahnelerinin ne kadarında müzik olmalı, müziğin filme katkısı ne olmalı diye yönetmenle oturup cue sheet hazırlıyorum. Burası tam bir beyin fırtınası olmalı. En doğru kararlar bu şekilde verilir inancındayım. 

Cue sheet aşaması bittiğinde bestelemeye başlıyorum. Müziğin gerekli olduğu sahnenin metronomunu hesaplıyorum. Bunu yapmanın yolu ise sahnede görülen hareketin ve duygu değişimlerinin referans alınmasıdır. Bir karakterin yürüyüşü, durması, bakışı, kurduğu bir cümle bile metronom için çok önemli referanslardır. Genelde Piyano ile besteyi oluşturup sonrasında orkestrasyona geçiyorum. Orkestrasyon bittiğinde ise bunları kayıt etmek kalıyor geriye. Canlı kayıtlara imkan vermeyen kısıtlı bütçeli projelerde de çalışma şeklim değişmiyor. Önce Piyano ile bestele sonra samplelar. Her enstrümanı canlı ya da midi fark etmez tek tek, kanal kanal kaydet ve bir bütün oluştur. İzlediğim yol bu.

Devam edecek;