TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ

“Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya gelişinin 104. yıldönümü törenlerle kutlandı.”

Her yıl 27 Aralıkta M. Kemal’in Dikmen sırtlarından Ankara’ya inişi ve halkın coşkuyla karşılayışı canlandırılır. Atlı ve yaya Seymenler geçit töreni yapar vs. Ankara’nın nüfusunun 1919 yılında 20-25 bin civarında olduğu unutularak “80 bini aşan vatanseverin” karşıladığı, dahası Enver Behnan Şapolyo gibi kalemşorlarca “yüzbinlerce kişi” tarafından karşılandığı dahi yazılabilmiştir. (Bilal N, Şimşir, Ankara… Ankara: Bir Başkentin Doğuşu, Bilgi Yay., 1988, s. 161)

Heyet-i Temsiliye

Karşılamaya katılan Seymenlerin sayısı da bir hayli abartılmış ve Heyet-i Temsiliye’yi 3-4 bin silahlı kişinin karşıladığı yazılabilmiştir ki, Kemalist Prof. Bilal Şimşir haklı olarak eğer bir boru üflemekle tek bir şehirde 3-4 bin kişi bir bayrak altında toplanabilseydi İstiklal Savaşı 1922 Eylülüne kadar uzar mıydı? diye sormaktadır.

İnkılap tarihi değil mi azizim, şişir şişir yaz…

Asıl sorumuz şu: Ankara işgal edilmiş miydi?

Cevap: Evet, nasıl İstanbul’un bir işgal tarihi varsa Ankara’nın da bir işgal tarihi vardır. Ancak sınırlı bir zaman diliminde ve kısıtlı bir asker sayısıyla gerçekleşen “kontrol amaçlı” bir işgaldir bu.

İstanbul’un fiili işgalinden bir ay kadar sonra (4 Aralık 1918) Sultan 2. Abdülhamid’in bir  eseri olarak İstanbul’a tren yolu bağlantısı bulunan Ankara ve çevresini kontrol etmek üzere iki bölüklük (Kemalist tarihçi Şapolyo “iki tabur” diyor) bir İngiliz askeri birliği Ankara’ya ulaşıp İstasyon binasına yerleşir. Bir İskoç birliği de Cebeci’de Demirlibahçe tarafına yerleşecektir. İngiliz subayı Yüzbaşı Vitol (Whithall) İzmirli Vitali ailesinden olup Türkçe bilmektedir. Arkasından bir Fransız birliğinin de Ankara’ya geldiğini ve komutanın Büyük Millet Meclisi binasına, askerlerin de Taşhan’a ve Şehir Bahçesi’ndeki ahşap yapılara yerleştirildiğini biliyoruz.

Demek ki Ankara 1918 Aralık’ından 1920 Martının ortalarına kadar bir buçuk yıla yakın bir süre işgal altında kalmış. Bu müddet zarfında İngiliz ve Fransız askerleri yiyor, içiyor, geziyor, Samanpazarı tarafında Müslüman bir kadına sarkıntılıkta bulunuyor, hatta Ermeni tehcirine karışmış bazı İttihatçıları tutuklayıp trenle İstanbul’a gönderebiliyordu.

Öte yandan Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktığı zaman orada da İngiliz birlikleri vardı ve bu birlikler 1919 Eylülünde İstanbul’a döndükleri halde Ankara’dakiler altı ay daha kalmak suretiyle tam da Meclisin açılmasına ramak kala İstanbul’dan aldıkları bir telgraf üzerine bütün ağır yüklerini (herhalde silah ve mühimmatı kastediyor) ve maiyetlerini alarak Ankara’yı terk edecek ve İstanbul’a gideceklerdir. (Bkz. Mustafa Kemal Paşa’nın Rauf (Orbay) Bey ile 13. ve 15. kolordulara çektiği 11 Mart 1920 tarihli telgraf.)

İngilizlerin derdi ise demiryolunu kontrol ederek piyasayı ve tabii tiftik keçisi ticaretini ellerinde tutmaktı (nitekim “Angora” kelimesi Ankara’dan gelir).

Öte yandan Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey ve diğer Heyet-i Temsiliye üyeleri Sivas’tan Ankara’ya 27 Aralıkta varır. Heyeti Samsun’da olduğu gibi Ankara’da da karşılayanlar arasında İngiliz ve Fransız birlikleri de vardır.

İngiliz ve İskoç askerleri o dönem Fransa'nın Amiens şehrinde.

Bunu zamanın Ankara Vali vekili Yahya Galip (Kargılı) 30 Kasım ve 1 Aralık 1938 tarihli Cumhuriyet gazetesine şöyle anlatmıştır:

“Dikmen sırtları bir bayram yerine dönmüştü. Bir müddetten beri Ankara’ya gelip yerleşmiş olan iki tabur İngiliz askeri de, Mustafa Kemal’i karşılamağa gelenler arasındaydı. (…) Bu arada İngiliz askerleri de boş durmamakta idiler. Bu tarihi sahnenin kimi fotoğrafını alıyor, kimi de sinemasını çekiyordu. (…) Mustafa Kemal de bu yabancı askerleri görmüştü. Fakat hiç ses çıkarmadı. Hatta rahatça film çekebilmelerine müsaade edecek vaziyetler alarak vilayetin resmi otomobiline bindi.”

İngiliz askerleri rahatça fotoğraf çekebilsinler diye vaziyet alan Mustafa Kemal Paşa'yı Ankara’da karşılayanlardan İbrahim Ayaşlı Efe'nin şu şahitliğine ne dersiniz bilmem:

"Mustafa Kemal geldi, benim boynumdaki MUSHAF-I ŞERİFİN BİR SAYFASI İLE SAĞ ELİMDE TUTTUĞUM BAYRAĞIN BİR UCUNU ÖPTÜ"

Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi, cilt 6, May Yayınları, s. 165.

Muhtemelen siz de hangi birine şaşıracağınıza şaşırdınız.

Ankara işgal edilmiştir ama Ankara’nın işgalden kurtuluş töreni düzenlenmez.

Neden dersiniz?