Tarihin ilk yüzyıllarından beri, barış dönemleri, savaş dönemlerinden çok daha kısa olmuştur. Her ülke, barış isteyen ülkenin, savaşa hazır olması gerektiğine inanmıştır. Barış savaşa verilen hazırlık arası olarak görülmüştür. Bunun için, dünyada barışın sonu geliyor, savaşın sonu gelmiyor. Büyük Osmanlı Devleti'ni parçalayan, üzerinden tam bir yüzyıl geçen, Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da beklenmeyen bir savaş değildir. Ancak yol açtığı yıkım, yok ettiği insan kaynakları, çok büyük olmuştur.

Sürekli geliştirilen savaş gemileri, tanklar, uzun menzilli toplar, makinalı tüfekler, yüzyıl önceki savaşta, geçmiş yüzyıllarda benzeri görülmeyen, büyük kan ve gözyaşı gölleri oluşturmuştur. Sultan Abdülhamid'in eşsiz bir diplomatik ustalıkla koruduğu, Avrupa ülkeleri arasındaki dengeler yitirilmiştir. Hicaz Demiryolu gibi, altyapı ve köklü eğitim yatırımları aksamıştır. Sultan'ın kırk yıllık barış ülkesi, savaş ülkesine dönüşmüştür. Büyük Osmanlı coğrafyası kırk parçaya ayrılmıştır.

Abdülhamid'i devlet yönetiminden uzaklaştıran İttihatçı'ların elinde, ülkenin mali yapısı çökmüştür. İttihatçı'lar Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve Orta Doğu'da başarısızlığa uğramışlardır. Ülkede haksızlıklar, yolsuzluklar her yere yayılmıştır. Devletin güçsüz düştüğü bir dönemde, İttihatçı'ların oldu bittisiyle, Osmanlı Devleti, Almanya'nın yanında savaşa sürüklenmiştir. İngiltere ve Fransa Çanakkale'de Almanya'yı durdurmuş, Osmanlı Devleti'ni parçalamış, kendileri de parçalanmışlardır.

“Abdülhamid Barışı”nı kavramadan, “Çanakkale Savaşı”nı kavramak mümkün değildir. Abdülhamid'i Anadolu insanının gündemine taşıyan Necip Fazıl'ın vurguladığı gibi: “Abdülhamid'i anlamak herşeyi anlamak olacaktır.” Çanakkale Savaşı, Malazgirt Savaşı gibi, Türklerin Anadolu'daki tarihlerinin Milat'larından biridir. Malazgirt'te Türkler İstanbul'a gelmek için, Çanakkale'de ise, İstanbul'u korumak ve İstanbul'da kalmak için savaşmışlardır.

Anadolu insanının tarihi, “Çanakkale Öncesi” ve “Çanakkale Sonrası” olmak üzere ikiye ayrılır. Çanakkale'den önceki yıllar, Abdülhamid'in barış yılları, sonraki yıllar İttihatçı'ların savaş yıllarıdır. Sultan'ın barış yıllarında devletin bütünlüğü korunmuş, hayatın her alanında köklü dönüşümlerin temelleri atılmış, uzun dönemli yenilenme süreci başlatılmıştır. Abdülhamid'i yönetimden uzaklaştıran İttihatçı'ların savaş yıllarında, "Büyük Osmanlı Ülkesi", kırk devlete bölünmüştür.

Tarihin her döneminde savaşlar yıkıcı, barışlar yapıcı olmuşlardır. Bunun için, Barış Sultanı Abdülhamid: “Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa, zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir” demektedir. Savaş ülkeyi yangın yerine çevirirken, barış gül bahçesine çevirir.Savaşın yükünü millet taşır. Çanakkale düz kare dünyanın,sürekli barış merkezi olmalıdır.

Dünyada bir savaşı başlatma değil, bir barışı yaşatma önemlidir.

Barışın gücü, milletin gücüdür. Barış gücünü milletten alır.

Tarihin anası barıştır,başarısı çoğunluktan kaynaklanır.