İttifak Gazetesi Necdet Erken yazı dizimiz beşinci ve son bölümle nihayet buluyor. Bu vesileyle İttifak Gazetesi camiası olarak bu dünyadan hoş sad lar ve hayırlı evlatlar, torunlar bırakarak ebediyet âlemine sırlanan Necdet Erken amcamıza rahmet niyaz ediyoruz. Ruhu için Fatihalar okuyalım.

İbrahim Ethem Gören: Erhan Bey, Galatasaray Lisesi`nde ve ardından Boğaziçi Ü niversitesi`ndeki öğreniminizdeki tahsil hayatınızda Necdet Bey nerede durmaktadır?

Erhan Erken: Galatasaray Lisesi`nin seçme imtihanlarına girdiğimiz dönemlerde ailenin gündeminde kazanırsam bu okula gidebilirim` gibi bir ihtimal hiçyoktu. Ben de Vefa`ya giderim diye düşünüyordum. Seçme sınavları öncesi müracaatın herhalde son günü ilkokulun müdürü beni odasına çağırmıştı. O dönemde sınıfta bayağı parlak bir öğrenci idim ve bu sınavlara müracaat etmediğimden müdürün dikkatini çekmişti. Müdür baha 'Erhan sen de müracaat et' dedi. 'Hocam nasıl yapalım, isterseniz babama soralım' dedim. Müdür bey o esnada babamı arayarak bir şeyler konuştu. Yanımda da sınıf arkadaşım Murat Ü nal vardı. Onun annesi ve babası da Fransızca öğretmeni idi. Babası Rahmetli Turgut amca o sıralarda GS Lisesi`ne hoca olarak geçmiş miydi tam hatırlayamadım ama daha sonra o da GS Lisesi`nde hocalık yapmıştı. Murat, 'Erhan gel GS`yi yaz, ben de yazıyorum, beraber gideriz' demişti. 'Yahu Murat`çığım ben BJK`liyim nasıl yazarım kardeşim!' filan dedim ama Murat bu hususta ha bire ısrar ediyordu. Müdür bey ise babamın tam olarak ne istediğini bana söylememiş, 'baban tercihi sana bırakıyor' demişti. Ben de nasıl olsa kazansam da gitmeyeceğim diyerek Murat`ı da kırmayayım diye GS`yi yazmıştım.

Necdet Erken: Nihai kararı Erhan versin.

Erhan Erken:  Sonra okul dönüşünde akşam vakti anladık ki babam 'İstanbul Erkek Lisesi`ni yazsa iyi olur. Kazanırsa bizim Kapalıçarşı`ya da yakın, beraber gider geliriz, ama siz yine de Erhan`a sorun, o nihai kararı versin' demiş. Müdür bey de lafın yarısını alıp kararı bana bırakmış. Nasip böyle imiş demek ki. Galatasaray Lisesi`nin iki sınavını da kazanıp okula girmeye hak kazanınca önceleri bu keyfiyeti pek ciddiye almamıştık. Çünkü okul yatılı idi ve bizim ailede öyle yatılı konusu hiçdüşünülmeyecek bir şeydi. Fakat burada en etkili kişi babamın Kapalıçarşı`daki dükkân komşusu Kuyumcu İhsan Tim amca olmuştu. 

İbrahim Ethem Gören: İhsan Tim babanızı nasıl ikna etti?

Erhan Erken:  O beni de çok severdi. Güngörmüş bir kişi idi. Ailesinden Galatasaraylılar vardı ve okulun değerini biliyordu. 'Necdet seni çok fena yaparım, çocuğun istikbali ile oynama, hemen gidip kaydını yaptıralım' demiş ve babamın da bu meyanda kafasını karıştırmıştı. Derken beraberce liseye gidip benim yatılılık meselemi konuşmuşlar. İhsan amca tanıdıklarını filan devreye sokmuş, idareyi ikna etmiş ve benim gündüzlü olarak kaydımı yaptırmışlardı. O yıl hazırlığa başlayan yaklaşık 120 kişi içinde erkeklerden benim gibi gündüzlü olan sanırım 3-4 kişi vardı.

İbrahim Ethem Gören: Fatih`ten okulunuza nasıl gidip geldiniz?

Erhan Erken:  Babam o yıl servisçi bir taksici ile anlaşmıştı. Hiçunutmam, Vadi amca adlı birisi idi. Küçükmustafapaşalıydı. Benimle birlikte servisi kullanan üçkız arkadaş daha vardı. Bizleri Ortaköy`deki binaya bir yıl boyunca her gün götürüp getirmişti.

İbrahim Ethem Gören: Sonra;

Erhan Erken:  Altıncı sınıftan itibaren Beyoğlu`na çıkınca da ortaokul boyunca rahmetli babam neredeyse her sabah beni Tepebaşı`na kadar arabayla götürürdü, oradan dönüp Kapalıçarşı`ya, dükkânına giderdi. Akşamüstleri ben kendim otobüs veya troleybüsle dönerdim.

İbrahim Ethem Gören: Babanız Galatasaray Lisesi`ndeki tahsiliniz hususunda nelere dikkat ederdi?

Erhan Erken:  Babamın genel bakışı benim derslerimin iyi olması, okula gitme ve çalışma zevkimin daim olması, genel gidişimde bir sapma olmaması üzerine kurguluydu. Derslerin detayı ile pek ilgilenmezdi. Benim yaz aylarında Kur`an-ı Kerî m derslerim için Şenlikköy`deki camiye gidişim ve dahi Galatasaray Lisesi`ndeki  sosyalist akımlara karşı duruşum onun uzaktan takip ettiği detaylardı. Lisenin son senelerinde benim dindar arkadaşlarla toplantılar yapmaya başlamam, derken etrafımızda kavgalı, dövüşlü hatta yer yer silahlı insanların peydah olması babamı biraz tedirgin etmişti. Çünkü lise son sınıfta ben de birkaçarkadaşımla birlikte bu kişilere birçok konuda kafa tutmakta idik. O dönemlerde Galatasaray Lisesi`nde maalesef o tip bir hayli arkadaş bulunmaktaydı ve bu bizleri de tedirgin ediyordu. Neyse kazasız belasız liseyi bitirmiş olduk.

İbrahim Ethem Gören: Babanızın meslek seçiminizde ne türden beklentileri vardı?

Erhan Erken:  Rahmetli babacığım benim doktor olmamı isterdi. O ve özellikle Necati amcam benim doktor olmamı çok arzu ediyorlardı. Ben de son seneye kadar onlara bu hususta müsbet olarak mukabele etmekteydim. Son yılda kafam Boğaziçi`ne doğru dönmeye başladı. 

İbrahim Ethem Gören: Hangi sâiklerle Boğaziçi Ü niversitesi`ne yöneldiniz?

Erhan Erken:  Orada yakın arkadaşlarım vardı ve üniversitede de beraber oluruz` diye düşünüyorduk. Ayrıca gerek Mehmet Şevket Eygi gerekse de o dönemlerde birkaçsohbetine iştirak ettiğim Erol Özbilgen ağabey sosyal konularda tahsilimize devam etmemizin daha sağlıklı olacağını tavsiye diyordu. Gerçi Erol ağabeyin özellikle Edebiyat Fakültesi ve Tarih diye daha belirgin bir tavsiyesi vardı ama sonuçolarak daha çok düşünce ve kültür hayatı içinde olmamızı sağlayacak bir yüksek tahsil tavsiyesi idi tüm bunlar. 

İbrahim Ethem Gören: Mezkû r telkinlerin aksülameli nasıl oldu?

Erhan Erken:  Sanırım beni de etkiliyordu. Herhalde bunların etkisiyle olacak ben Boğaziçi Ü niversitesi İdari Bilimleri yazmıştım ve tercih listesinin son sıralarına da şayet 'buraya giremezsem' mülahazasıyla Edebiyat Fakültesi Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihini koymuştum.

İbrahim Ethem Gören: Peki, babanız BÜ tercihinize nasıl bakmıştı?

Erhan Erken:  Babam bu tercihimi hiçbeğenmemişti. Birkaçsefer söylemiş fakat sonrasında peşini bırakmıştı veya ne yapsın bırakmak durumunda kalmıştı!

İbrahim Ethem Gören: Necdet Beyin sizin girişimcilik, ticaret, üretim ve eğitim sektörlerindeki teşebbüslerine dair mülahazaları nasıl şekillendi?

Erhan Erken:  Ben üniversitenin birinci sınıfında evlenmiştim. O sıralarda babam Fatih`teki kuyumcu dükkânını kapatmış ve bir iplik işinde sermaye ortağı olarak bulunuyordu. Mesai olarak da büyük amcamın oğlunun duvar kâğıdı firmasında ona yardıma gitmekteydi. Evlenmem söz konusu olunca o iplik işinde bana da bir pay ayırmıştı ve 'okul bitene kadar bununla geçinirsin, sonra ne iş yapacaksan bakarsın' demişti. 

`src=

Necdet Erken torunu Osman Erken in düğününde. 

Erhan Erken: Babam 'baba' adamdı.

Erhan Erken:  Şimdi düşünüyorum da babam tam baba adamdı.. Allah razı olsun. 

İbrahim Ethem Gören: Â min.

Erhan Erken:  Tabii ben o iplik işinde bir dönem durduktan sonra bir arkadaşımla birlikte reklam promosyon türü bir işe başladım. Sonra bir diğer arkadaşımız da bize ortak oldu. Babam bu arkadaşlarımı ve ailelerini de tanır ve severdi. Dolayısıyla o işlere sıcak bakmıştı. Sıkıştığımız zamanlarda da her daim finans desteği sağlardı. 

İbrahim Ethem Gören: Evlendiğiniz zaman nerede oturdunuz?

Erhan Erken:  Fatih Nişanca`da babamın dairesinde oturdum. Yazın Basınköy`de de bize ait bir daire vardı, orada otururduk. Bunların hepsi geçinmek için çok önemli desteklerdi. Kalanını da bizler kendi gayretlerimizle sağlamaya çalışıyor, sıkışınca da yine imdadımıza yetişiyordu. 

İbrahim Ethem Gören: Rahmetler olsun. Â min. ES ve FES Ajans tecrübelerinin yanında başka neler yaptınız?

Erhan Erken:  1986 yılında kendi çocuklarımız için Elif Yuva adıyla bir yuva çalışmasına niyetlenmiştik. Kışın boş olan Basınköy`deki babamların dairesini bu işe tahsis etmek için babama ve anneme söyleyince hiçitiraz etmeyip kabul etmişlerdi. Çünkü onların dairesi büyüktü. Daha sonraki yıl bizim daireyi de bu işe katmıştık.

İbrahim Ethem Gören: Daha sonraları;

Erhan Erken:  Daha sonraki yıllar yuva için Yenikapı`da müstakil bir yer tutup bu hizmetimize resmiyet kazandırmıştık. Tabii iş biraz büyümüştü. Birkaçarkadaşla beraber ve tabii hanımların da büyük gayreti ile boyumuzdan büyük bir işe girişmiştik. Bazen hepimiz bunalıyorduk. Daha hayat gailesinin henüz başlarında idik. Kendi işlerimizi yeni yeni oluştururken yuva gibi kazancı olmayan ve sürekli cepten harcayan bir uğraşı içindeydik.

Bu konuda da babam bazen benim halime bakarak oğlum Sultanahmet`te dilenip Yeni Cami`de zekât veriyorsunuz. Bu nasıl iş! Oturun, önce adam gibi kendi işlerinize bakın' derdi. Böyle derdi ama bir başka taraftan da bazen duyardım ki bizim bu yuva işinin önemini başkalarına anlatıyor. Ama bana pek de çaktırmamaya çalışırdı.  Daha sonraki yıllarda bizim reklam işlerimiz matbaa ve ambalaj tarafına doğru yönelmişti. Babam da belli bir zamandan sonra bizim matbaaya gelmeye başlamıştı. 

İbrahim Ethem Gören: Necdet Bey matbaanız için neler yapıyordu?

Erhan Erken:  Hesaplarla uğraşıyordu. Zaten oldum olası hesap kitap yapmaya çok meraklı bir insandı. 

'Babam ince hesaba bayılırdı!'

Erhan Erken:  Babam ince hesaba bayılırdı. 

İbrahim Ethem Gören: Mesela;

Erhan Erken:  Ü lker`e kutu yaptığımız dönemde en sevdiği şey kartonların fireleri ve işçilerin mesai hesapları ile uğraşmaktı. Bilgisayarın hesaplamalarda henüz yeni yeni devreye girdiği o dönemlerde babam gibi bir insanın bu tür işlerin içinde olması benim için büyük bir avantajdı. Özellikle o dönemlerde bazen imalatta ve parasal olaylarda bunaldığım zamanlar olurdu. Babam bu gibi durumlarda elinden geldiğince bana destek olur bir taraftan da 'Ah be oğlum! Ben sana kaçsefer demiştim şöyle adam gibi bir doktor olaydın. Matbaa imiş ambalaj imiş bu tarz meşakkatli işlere girdin. 50-60 tane adamla uğraşıyorsun. Makinalar, imalatlar, ödemeler; Değer miydi be oğlum! Aaah beni dinleseydin' diyerekten yarı şaka yarı ciddi söylenirdi. Ben de 'baba kapatmayaydın şu kuyumcu dükkânını, bak ben de bu tür işlere bulaştım' diye kendisine takılırdım; Gerçi kuyumculuk işinden tam çıkmadan size de söylediğim üzere bana 'istersen burada devam edebilirsin' demişti ama ben o dönemlerde pek düşünmemiştim. 

İbrahim Ethem Gören: Fatih`te hatıralarınızın olduğu evler/binalar;

Erhan Erken:  Şu anda oturduğum evin giriş katında doğmuşum. Tam o dönemde bizim Nişanca`daki ev inşa halindeymiş ve babamlar amcamın binasının giriş katına geçici olarak taşınmışlar ve ben orada dünyaya gelmişim. 

İbrahim Ethem Gören: Bahsettiğiniz ev el`dan yerli yerinde duruyor mu?

Erhan Erken:  Şimdi o ev dükkân oldu ve başkalarının mülkiyetinde. Ben de o binanın üst katında oturdum. Bazen diyorum;

İbrahim Ethem Gören: Ne diyorsunuz?

Erhan Erken:  'İmkânım olsa o doğduğum katı almak isterim.' diyorum. 

İbrahim Ethem Gören: Eyvallah; Ne diye böyle söylüyorsunuz?

Erhan Erken:  Niye böyle diyorum inanın pek de rasyonel bir tarafı yok herhalde!

İbrahim Ethem Gören: Önce, Birlik Apartmanı`na ilişkin, sonra da Şenlikköy`deki hatıralarınıza müteveccih konuşalım;  

Erhan Erken:  Hay hay. Nişanca`da hem bekârken hem de evlendikten sonra oturduğum Birlik Apartmanı`nda pek çok hatıram vardır. Tabii Şenlikköy`de önce kiralık olarak oturduğumuz Nazım Bey amcaların, daha sonra da uzun süre oturduğumuz amcamların evinde de çok hatıralarımız geçmiştir. Şu an Şenlikköy`de amcamların sattığı o ev yıkılmadan ayakta duran birkaçevden biridir. Bir de Basınköy`de 1980`de yazlık olarak yapılan ve sonra da uzun süre oturduğumuz evin de bende çok hatırası vardır. 

`height=

Necdet Erken ve ağabeyi Ahmet Erken

İbrahim Ethem Gören: Dinliyorum Erhan Bey;

Erhan Erken:  Çocuklar fazlalaşıp Nişanca`daki dairede sıkışınca babam bizim yazlık evdeki arka daireyi amcaoğluna verip onun şu an benim oturduğum daireyi almıştı. 1994 yılında gerçekleşen bu değişim sonrası biz Hırka-i Şerif mahallesinde şu an oturmakta olduğumuz eve geçtik. 2007`ye kadar yaz mevsimlerinde rahmetli kardeşim Esra ile birlikte değişimli olarak Basınköy`de babamların yanına kalmaya giderdik. Babam 2007 yılında o evi satmak istedi. Yıllar geçtikçe elindeki imkânları azalmaya başladı. Babam bu tür konularda çok hassastı. 'Yazlık bizim neyimize, yıllarca gittiğimiz kadar yazlığa gittik, âhir ömrümde kendimi hiçsıkıntıya sokamam!' deyip o evi satıverdi. 'Baba yapmasan filan' dedik ama nafile. Tabii esas kabahat bizde. O bize gençliğimizde her imkânı sağlamıştı. Biz adam olup onu ruhen de olsa bunaltmamalıydık. Ama hayatta insanın her dileği olamıyor maalesef. Bir ara ben Çanakkale`de bir devre mülke girmiştim. Her yıl 15 günlüğüne gidiyorduk. Babam 7-8 yıl gittiğimiz bu mekânı çok sevmişti. 

İbrahim Ethem Gören: Ailenizin ve dahi kıymetli yol arkadaşınız Fatma Hanımın ailesinin bir asırlık Fatih serencamı var; Bu keyfiyetten hareketle Fatih`te zaman tünelinden bir naif hatıra` diyelim;  

Erhan Erken:  Evet, bizim hanımın dedeleri de Fatih`e Arnavutluk`tan gelmiş olan bir aile. Rahmetli kayınpederin babası Debre`den İstanbul`a gelmiş. O geldikten hemen sonra kapılar kapanmış ve diğer kardeşi orada kalmış. 

İbrahim Ethem Gören: Fatma hanımın dedeleri nelerle meşgul olmuş?

Erhan Erken:  Saraciye işi ile uğraşırmış. 

İbrahim Ethem Gören: Kayınpederiniz Türkiye`de mi dünyaya gelmiş?

Erhan Erken:  Kayınpeder burada doğmuş. 

İbrahim Ethem Gören: Ne işle meşgul olmuş?

Erhan Erken:  Emniyette 38 sene vazife yapmış ve biz hanıma talip olmadan kısa bir süre önce emekli olmuştu. Mahallede kendisine Polis Cevat derlerdi. Onların evi bizim karşı sokağımızdaydı. 

İbrahim Ethem Gören: Evleriniz yakın olunca Fatma Hanım`a önceden tanımış olmalısınız?

Erhan Erken:  Hanımla çocukluktan selâmlaşma seviyesinde tanışıklığımız vardı. Sonrasında talip olduk, sağolsunlar, ailesi ben daha üniversiteye yeni girdiğim sene bu talebimize müsbet cevap vermişlerdi. Gerçi kayınvalide ile annem gençlik arkadaşıydı. Kayınpeder ile özellikle rahmetli Ahmet dayım çocukluktan arkadaştılar. Hatta rahmetli anneannem bizim hanımın babaannesi Mahmude hanıma sabah kahvesine gitmeye bayılırmış diye anlatılırdı. 

'Köyümüze geldik; '

Erhan Erken:  Bu kadar hukuk karşısında sağolsunlar hiçtereddütsüz evet demişlerdi. Biz hanımla bazen Nişanca caddesine girdiğimizde 'köyümüze geldik' diye birbirimize bakarız.

İbrahim Ethem Gören: Dâhil-i Sur`da cami merkezli yaşantı ne kadar devam ediyor?

Erhan Erken:  Eskiden benim daha fazla cami merkezli bir hayatım vardı. Dışarıdaki hayatımızın yoğunluğu arttıkça evin ve mahalle camiinin çevresindeki hayatımız azaldı. Biraz da hayat tarzımız değişti sanırım. 

İbrahim Ethem Gören: Necdet Amca`nın camiyle, cemaatle arası nasıldı?

Erhan Erken:  Babamın cami yakınlığı hastalık zamanlarına kadar yoğun olarak devam etti.

İbrahim Ethem Gören: Necdet Amca genelde namazları hangi camilerde kılardı?

Erhan Erken:  Rahmetli babam Fatih`te iken daha çok Nişanca Camii`ne giderdi. Diğer komşu cami olan Kumrulu Mescid`e daha az giderdi. Nişanca`nın birçok sorunu ile imkânı ölçüsünde ilgilenirdi. Basınköy`de Basınköy Camii, Florya`da oturduğumuz dönemde Şenlikköy Camii babam ve amcamların sürekli gittikleri ibadethanelerdi. Kapalıçarşı`da dükkândayken Nuruosmaniye Camii`ne, Fatih Yavuzselim`de iken Pirinçci Sinan Camii`ne giderdi.

İbrahim Ethem Gören: Az önce kışça değindiniz lakin müstakil bir paragraf açalım: Babanız emeklilik günlerini nasıl geçirdi?

Erhan Erken:  Rahmetli Babam 2001 yılında bizim Erken Ambalaj adlı firmamız devredilinceye kadar bizimle birlikte her gün işe gidip geldi. Erken Ambalaj`ı devrettiğimizde bizim birkaçarkadaşla ortak olduğumuz Kartoncu A.Ş. unvanlı bir firmamız vardı. Babama oraya da gelmesini söylemiştim. Rahmetli, Erken Ambalaj`daki çalışma ortamını ve çevresindekilerle muhabbeti çok benimsemişti. Kartoncu`ya ise nedense pek sıcak bakmadı. Hâlbuki orada beraber olduğumuz arkadaşlarımızı da severdi. Bir müddet sonra 'Ben artık emekli olayım!' dedi. 

İbrahim Ethem Gören: Babanız kaçyaşındayken bu cümleyi kurdu?

Erhan Erken:  O sırada 71 yaşındaydı. 'Baba bak babacığım! Daha gençsin, sonra canın sıkılır. Hiçolmazsa birkaçgün geliniz, bizimle birlikte iş yerinde vakit geçiriniz' dememe rağmen pek yanaşmadı.

İbrahim Ethem Gören: Emeklilik hayatına kolay intibak edebildi mi?

Erhan Erken:  İlk etapta yeni hayata alışmakta bir hayli zorlandı. Sabahları yine erkenden kalkıp kahvaltısını yapıyor, gazetelerini okuyor, bulmacalarını çözüyordu. Ama bu işler bitince canı sıkılıyordu. Öyle kimselere gidip pek ziyaret etmeyi de sevmezdi. Ancak çok kısa ziyaretler yapar, gittiği yerden hemen kalkıp dönerdi. 

`height=

Necdet Erken Çırçır da arabasının önünde

'Rahmetli azametli adamdı.'

Erhan Erken:  Babam kendi dükkânı varken iş yerine gelip uzunca oturan ve dükkânı meşgul eden insanları çok yakını da olsa pek tutmazdı. Bazen baba 'şu şu arkadaşlarına da ziyaret etsen, hem onlar memnun olurlar,  hem de vakit geçer' dediğimde, 'oğlum ben öyle kimseye safra olmayı sevmem. Eskiden bu tip adamları hiçtutmazdım, şimdi ben de aynısını mı yapayım?' diye cevap verirdi. Rahmetli azametli adamdı. Emeklilik hiçona göre bir şey değildi. Ama nasip böyle imiş.

İbrahim Ethem Gören: Necdet Amca`nın mümeyyiz vasıflarından birkaçını istirham ediyorum.

Erhan Erken:  Babam sabah çok erken kalkıp işine koyulan bir insandı. Benimse daha çok gençlik yıllarımda sabahçılığım pek yoktur, o sebepten bana biraz kızardı. Bana ve kardeşime hitaben söylediği Akşam yatmak bilmezsiniz sabah kalkmak bilmezsiniz` lafı onun klişe sözlerinden biriydi.

'Babam hep müstakil çalışmayı seven bir kişiydi.'

Erhan Erken: Babam hep müstakil çalışmayı seven bir kişiydi. Devletle işi pek olmazdı. Maliye, emniyet devlet dairesi gibi yerlere hep ihtiyatla yaklaşır, buralarla genelde bir tanıdık kanalıyla ilişki kurmayı tercih eder, bana da 'gazeteci, avukat ve polis olan kişilerle çok da fazla içli dışlı olamayasın!' derdi. 

İbrahim Ethem Gören: Bu meyanda size öğüt anlamında neler söylerdi? 

Erhan Erken: Şunu iyi hatırlıyorum. 'Dostum dersin, her şeyini açarsın, ama bir gün işini hatırlar, sonra çok üzülürsün!' diye bir öğüdü vardı. 

İbrahim Ethem Gören: Siz de basın camiasının, medyanın, yayıncılığın içinde bulundunuz!

Erhan Erken: Evet, dediğiniz gibi biz de belli dönemlerde basın mensubu olduk. 'Baba biz de aynı kategoriye giriyor muyuz?' diye kendisine sorardım. Bizi, 'Aman kendinize dikkat edin. Dostluklar kolay kazanılmıyor' diye uyarırdı.

İbrahim Ethem Gören: 'Kamu malına karşı hassastı. Hep kendi emeği ile çalışmayı severdi.'

Erhan Erken: Kamu malına karşı hassastı. Hep kendi emeği ile çalışmayı severdi. Eli çok bol bir adamdı. Elinde bir şey varsa bunu çevresi ile rahatlıkla paylaşırdı. Hele evlatlarına ve yakın akrabalarına karşı bu hali daha da fazla idi. Eski arkadaşlarını ve dostlarını çok severdi. Onlarla görüştüğünde dehşet mutlu olurdu. Her fırsatta onları arardı. Son dönemlerinde eski arkadaşları gün be gün azaldıkça bu hali daha da fazlalaştı. Fakat buna rağmen küçük hesaplara da çok meraklıydı. Mahalle esnafını kuruşlarla, kdv`lerle, fişlerle taciz ederdi. 'Baba ne yapıyorsun?' dediğimizde ise binlerin hesabını yapmam, kuruşun hesabını yaparım, ben böyleyim` derdi.

İbrahim Ethem Gören: Dini konular;

Erhan Erken: Dini konularda ye aşı kıl beşi prensibini önde tutardı. Beş vakit namaz, oruç, hac ve zekât konularında hiçtaviz vermezdi. 

Necdet Erken: Bunları sadakaya yazalım.

Erhan Erken: Zekât hesabını çok hassas bir şekilde tutar, bazen zekât ödemelerinin bazılarının üstünü çiziverir, 'bunları sadakaya yazalım' derdi. Onun bu hassasiyeti bizim çok hoşumuza giderdi.

İbrahim Ethem Gören: Tasavvufla irtibatı oldu mu?

Erhan Erken: Çevresinde tasavvufla ilgili çok sayıda dostu olmasına rağmen babam o konuya fazla ilgi göstermemişti. Hocaları sever, onlara saygı duyar, fakat herhangi bir kişiye intisab etme konusunda çok mesafeli dururdu. Genelde diğer iki ağabeyinde de aynı yaklaşım hâkimdi. 

Özellikle emeklilik döneminde elinde tesbihmatik ile sürekli Kelime-i Tevhid çekerdi. Elinde daima 70 bin Kelime-i Tevhid`lik bir değeri olurdu. Yakın birisinin vefâtını duyunca 'bende hazır bir 70 bin Kelime-i Tevhid var, hemen ruhuna armağan edelim' derdi. Daha gençzamanlarında ya bizim okuduğumuz okulda ya da müdürünün tanıdığı bir okulda yoksul çocukları tesbit ettirir, onların bir bölümüne bayramlarda ayakkabı alırdı. Kapalıçarşı`da Vahit abi diye ayakkabıcı bir arkadaşı vardı. Vahit abiye haber eder, o gider okulda ölçü alır ve konuyu müdür beyle hallederlerdi. Babama bunun hikmetini sorduğumuzda 'biz küçükken bazı dönemler çok sıkıntı çektik, imkânımız varken üçbeş kişi de olsa gariban çocukları mutlu etmeliyiz' derdi.

İbrahim Ethem Gören: Hastalık sürecini ve vefâtını konuşalım;

Erhan Erken: Babam genelde sıhhatli bir insandı. Hatırladığım kadarıyla orta yaşlılık döneminde ayaklarında varis olmuştu ve bayağı tedavi görmüştü. Daha sonra yaşlılık dönemlerinde şeker hastası oldu ve kalp kifayetsizliği başladı. Fakat bunları çok ciddiye almıyordu. Hem ilaçiçer hem de tatlı yerdi. 

İbrahim Ethem Gören: Tütünü de severdi sanırım;

Erhan Erken: Evet; Çok fazla sigara içtiğinden 2010`lardan itibaren Koah hastalığı ortaya çıktı. Çünkü sürekli bulmaca çözerdi ve bulmaca ile sigara arasında doğrusal bir ilişki vardı. Adeta sigarayı yakmazsa bulmacayı çözemiyordu.  Biz onun sigara alışkanlığına tam anlamıyla mani olamadık belki bazı zamanlar biraz azaltmasına sebep olabildik. 2015 yılında bir ara ayağında bir damar tıkanması oldu, hastanede yatırdık ve şükür ki kısa sürede iyileşip çıktı. Rahmetli kız kardeşim Esra`da devasız hastalık ortaya çıktıktan sonra babam bu hale çok üzülmeye başladı. Beraberken, bizler yanındayken pek belli etmemeye çalışmasına rağmen ciddi ciddi dertleniyordu. Ameliyatları, kemoterapi süreçleri kardeşimi yorduğu oranda bu süreçaynı evde oturmakta olan babamı da haliyle etkiliyordu. Bu arada babamın kalp kifayetsizliğinde artış husû le geldi ve buna bağlı olarak organlarda da arka arkaya ârazlar oluştu. Akabinde birkaçay içinde hızlı bir şekilde durumu kötüleşti. Bir iki sefer hastanede yattık. Derken orada yapılabilecek fazla bir şey olmadığı söylendiğinde evde onu rahatlatabilecek bir düzenek kurduk. 2017 yılının Haziran ayı başlarında Ramazan-ı Şerif`in ilk günlerinde vefât etti. 

`height=

Necdet Erken in cenaze namazı.

İbrahim Ethem Gören: Allah Rahmet eylesin. Â min. Valideniz nasıllar? Sağlık, afiyet üzerinedir inşallah;

Erhan Erken: Babamın vefâtından sonra o evi kapatmak durumunda kaldık ve annemi bizim eve aldık. İyi, şükür. Beraber oturuyoruz.

İbrahim Ethem Gören: Erhan Bey, gazetemizin Sözlü Tarih çalışmasına yaptığınız değerli katkılar için teşekkür ediyorum Erhan Bey. Şahidiz ki Necdet Amca güzel bir kuldu, güzel yaşadı ve biiznillah son nefesinde ruh emanetini de biiznillah güzel bir keyfiyette teslim etti. 

Edirnekapı Necati Bey kabristanlığından ebediyet âlemine sırladığımız Necdet Erken`e rahmet niyaz ediyorum. Makamı âlî , mekânı Firdevs olsun. Ruhu için Fatihalar okuyalım.

BİTTİ.