Güzellik ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın estetik boyutudur. Çirkinliğin karşıtı olan güzellik, bütün boyutlarıyla hayatı, sevmenin ve sevdirmenin, altyapısını oluşturur.

Güzelliğin beslendiği kaynaklar, insan gönlünün derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen sınırsız hazinelerdir. Hayatı güzelleştiren zenginlikler, insanın gönlündeki hazinelerin, bütün görkemiyle, dış dünyaya yansımasıyla kazanılır.

İç dünyaların zenginleşme süreci, dış dünyaların zenginleşme sürecinden, çok daha hızlıdır. Çünkü iç dünyaları melekler, dış dünyaları da insanlar güzelleştirir. İç dünyaları güzelleştiren sınırsız kaynaklara dayanan meleklerle, dış dünyaları güzelleştiren sınırlı kaynaklara dayanan insanların, yarışması mümkün değildir. Melekler insanların iç dünyalarını, dağları, ormanları, ovaları, nehirleri, gölleri ve denizleriyle, insan elinin değmediği, doğal hayat gibi güzelleştirirler.

İç dünyalarının zenginliklerini, dış dünyalarıyla paylaşmasını bilenler, Sdyney’den San Francisco’ya kadar, dünyanın bütün kentlerini, şehirlerin anası Mekke gibi, insanları öldürülmeyen, hayvanları avlanmayan, ağaçları kesilmeyen, bitkileri koparılmayan, bir Kabe toprağına dönüştürürler. İç zenginliğin gücünü bilen, insanların elinde, karanlıklar aydınlıklara, kötülükler iyiliklere, çirkinlikler güzelliklere dönüşürler.

Muhammed Hamidullah, kitaplarında, Son Peygamberin ölen küçük oğlunun, toprağa verilişi sırasında, mezardaki bir kazım hatasını, göze güzel görünmüyor diye, düzelttirerek, defin işlemini tamamlatmasını, Müslümanların hayatında estetiğin, ne kadar önemli bir yer tuttuğunun, çok çarpıcı bir örneği olduğunu, büyük bir özenle vurgulamaktadır. Müslümanların estetik dünyasında, yerin altında olan bir mezar bile, güzel ve kusursuz olmak zorundadır.

Sahilsiz bir deniz gibi, sınırsız iç güzellik, evlerin, sokakların, caddelerin, şehirlerin ve mimarı eserlerin, güzelliğinin en büyük güvencesidir. Dış dünyanın güzelliği, insanın iç dünyasının güzelliğinin, ete kemiğe bürünmesidir. İnsanın işi ve yaşı ne olursa olsun, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun, dış dünyasını iç dünyası belirler. İnsanların iç dünyalarının olmayan güzelliğin, dış dünyalarında bulunması mümkün değildir.

Güzelin dünyası güzel olur. Dünya bütün boyutlarıyla, insanların iç dünyalarının dışa vurmasıdır. İnsanlar dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, iç dünyalarını ne kadar güzelleştirirlerse, dış dünyalarını da o kadar güzelleştirirler. Bütün iyilikler gibi, bütün güzellikler gibi, bütün kötülükler, bütün çirkinlikler de, insanlardan kaynaklanır. İnsanlar iyi olurlarsa, insanlar güzel olurlarsa, dünyada her şey iyi olur, her şey güzel olur.