Bütün ülkelerde kuruluşlar, ekonomilerin olduğu kadar, kültürlerin de omurgasını oluştururlar. Dünyadaki değişimlerin hız ve yoğunluk kazandığı dönemlerde, güvenlik görevlisinden yönetim kurulu başkanına kadar, kuruluşlarıyla bütünleşen çalışanlar, ekonomik ve siyasal krizlerin üstesinden gelerek, kuruluşlarını ayakta tutmasını başarırlar. Onlar çalışanlarıyla birlikte, toplumların bütün kesimleri tarafından, saygı ve sevgi uyandıran, değerlerle özdeşleşmesini bilirler.

Arie de Geus “Yaşayan Şirket”, adını verdiği kitabında, uzun ömürlü kuruluşların   ortak değerlerini, ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Onlar herşeyden önce, sahip oldukları kaynakları iyi değerlendirerek, dış kaynaklardan daha çok, öz kaynaklarla çalışmayı önem verirler. Bu yüzden aşırı borçlanma tuzağına hiçbir zaman düşmezler. Onların üst düzey yöneticileri, bütün çalışanlarının paylaştığı, ortak misyona dört elle sarılarak, geçmişlerine değil, geleceklerine odaklanırlar.

Başlangıçta küçük olan, uzun ömürlü kuruluşlar, toplumla bütünleşen yöneticileriyle, dünyadaki değişmeleri herkesten önce görerek, kendilerini kolaylıkla yenilerler. Onlar katı ve hiyerarşik olmayan, her kademedeki çalışanına karar verme yetkisi veren, esnek yapılarıyla bilinirler. Esnekliğe önem veren kuruluşlar, bütün kademelerinde yönetimin ve işletmenin,  ana fonksiyonlarına ilişkin kararları, çalışanların  katılımıyla birlikte alarak, ortak aklın gücünden yararlanırlar. 

Yeni yüzyılda kuruluşların ömürlerini uzatmaları, sürdürülebilir bir büyümeyle, başkalarından önce, kendileriyle sonu  gelmeyecek, bir yenilenme yarışa girmelerine bağlıdır. Kuruluşların değişik fonksiyonlarında yenilik yapmak, amaçları olan misyonlarını değil, araçları olan vizyonlarını değiştirmektir. Kuruluşlarda araçları değiştiren yenilikçi düşünceler, çoğu zaman amaçların savunucusu üst kesimlerden önce, araçların uygulayıcısı alt kesimlerden gelir. 

Dünyada yenilik rüzgarları kuruluşların, tavanlarından daha çok tabanlarında eserler.Yenilik demek üretimde ve yönetimde, ilkesizliğe karşı ilkelerle, değersizliğe karşı değerlerle, savaşmayı göze almak demektir. İlkelerinden ve değerlerinden taviz vermeden, dönüştürücü yeniliklere açık olmayan kuruluşlar, uzun ömürlü olamazlar. Değeri değersizlik, ilkesi ilkesizlik olan kuruluşların, ömürlerini hiçbir güç uzatamaz. Kuruluşların ömürlerini uzatmaları, değerlerle kusursuzluğu arama sürecidir. 

Çalışanlar yenilikleri benimseyerek, kendileriyle birlikte kuruluşlarını  dönüştürürler. Yeniliklere ayak uyduramayan kuruluşlar, verimliliklerini artırarak, sürdürülebilir gelişme sağlayamadıkları gibi, uzun ömürlü de olamazlar. Toplumlar tarım ekonomisinden, sanayi ekonomisine, sanayi ekonomisinden bilgi ekonomisine doğru yol aldıkça, çalışma alanları ne olursa olsun, bütün kuruluşların  yeniliklere açık olmaları büyük önem taşımaktadır.

Kuruluşların uzun ömürlü olmalarında, değerlerle silahlanan çalışanlar, çığır açıcı işlevler yüklenirler. 

Değerleri sağlam olan kuruluşların, ürettikleri ürünler, verdikleri hizmetler kusursuz olur.

Değişmeyen değerleri olmayan kuruluşların, pazarlarda aranan ürünleri olmaz.