İster ürün, ister hizmet, ister de bilgi olsun, üretmesini bilen toplumlar, yoksul düşmezler. Hangi alanda olursa olsun, üretim toplumun bütün kesimlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için yapılır. Üretimleriyle insanların hayatlarını kolaylaştıranlar, toplumları geleceğe taşıyan melek kanatlı atlardır.Bunun için Anadolu’da, insanların zorunlu ihtiyaçlarını karşılama yolunda, yorulma bilmez bir gayretle çalışanlar, toplumun bütün kesimleri tarafından, saygıyla ve sevgiyle karşılanır. 

Yunus’un şiirleriyle yoğurulan Anadolu’da insanın,toprağın ve paranın, boş durması hiçbir zaman iyi karşılanmaz. Toplumda yoksullar gibi, yalın yaşamak bir erdemdir. Ancak başkalarına el açtıran bir yoksulluğu, kimse bir erdem olarak görmez. Dünyanın bütün kültürlerinde  toplumsal mutluluk, yoksullukta ve zenginlikte değil, üreten eller olmasını bilmekte aranır. Yoksulluğun üstesinden, yoksullar gibi tüketenler, buna karşılık yorulma bilmeden, üretmesini bilenler gelir. 

Dünyada Güney ülkelerinin karşı karşıya olduğu, en büyük ve en önemli sorun, eğitimsizliğin getirdiği mesleksizlikten kaynaklanan yoksulluktur. Güney ülkelerinin  eğitim seviyeleri, Kuzey ülkelerinin eğitim seviyelerinin altında kaldığından, üretim seviyeleri de altında kalmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde, eğitim seviyesi yüksek, gelir seviyesi düşük bir ülke yoktur. Eğitim seviyesini yükseltemeyen toplumların, üretim seviyelerini yükseltmeleri mümkün değildir. 

Dünyanın bütün ülkelerinde yoksulluk, toplumun bütün kesimleri için, ateşten bir gömlektir. Yoksulluk sınırını aşarak, bütün toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ülkeler, kültürel değerlerini dünyaya taşıyamazlar. Bu yüzden bütün kültürlerde ümitsizlik gibi, yoksulluk da inançsızlıkla bir tutulur. Toplumlarına ümit ve güven vermeyen ülkeler, tüketen el olmaktan, üreten el olmaya geçemezler. Bunun için, Anadolu’da “İnanan insan tekeden süt çıkarır” denilir. 

Dünyanın her ülkesinde yoksulluk üretmeden tüketenlerden kaynaklanır. Bir toplumda her yetişkin en azından, tükettiği kadar üretmesini bilirse, kimse yoksul düşmez. Yoksulluğun belini kırmak için, yaşı ve işi ne olursa olsun, herkesin tükettiğinden daha fazlasını üretmesi gerekir. Dünyada yoksullukla savaşmak, bütün ülkelerin görevidir. Deniz kenarındaki ülkelerde, insanların açlık ve yoksulluk çekmeleri,   sermaye yetersizliğinden değil, eğitim yetersizliğinden kaynaklanır. 

Yoksulluk ile eğitimsizlik birbirini besleyerek, kapalı bir ekonomik yapı oluşturur. Eğitim seviyesi düşük toplumlar yoksuldur. Yoksul toplumların eğitim seviyesi düşüktür.Bunun için yoksulluğun üstesinden, gelmede sermaye değil, eğitim önemlidir. Eğitimli  toplumlar ekmek peşinde koşmazlar, buğday yetiştirmeye bakarlar. İnsanlara  ekmek verirlirse, bir günlük ihtiyaçları karşılanır, buğday yetiştirmesi öğretilirse, ömür boyu ihtiyaçları karşılanır. 

Dünyanın her yerinde, iki günü birbirinden farklı olanlar, yoksul düşmezler. 

Dünyada eğitim seviyesini yükseltenler,üretim seviyesini yükseltirler.

Yoksulluğun üstesinden, gösterişten uzak yaşanarak gelinir.