Endonezya'dan Fas'a kadar geniş bir coğrafyaya yayılan İslam ülkeleri, dünyanın orta kuşağını oluştururlar.

 Müslüman ülkeler, Kuzey'in yüksek gelirli ülkeleriyle, Güney'in düşük gelirli ülkeleri arasında en büyük ve en etkili denge gücüdürler. İslam dünyasında savaş olursa, dünyada barış olmaz. Bütün savaşları durdurmak isteyen ülkeler, Müslüman ülkelerdeki barış hareketlerini desteklemek zorundadırlar.

Savaş kuşağı İslam dünyasını, barış kuşağı İslam dünyasına dönüştüreceklerin başında Mevlana gelir. Mevlana Ortadoğu'dur. Ortadoğu dünyadır. Ortadoğu'da Türkiye dört tarafındaki ülkelerle ticari bağları güçlendirerek, ekonomik yapıları zenginleştiren , dünya barışının, başka ülkeler tarafından yeri doldurulması mümkün olmayan, en güçlü güvencesidir. Ortadoğu'da Araplarsız savaş, Türklersiz barış olmaz. Ortadoğu'da özlenen yol, barış isteyen yeni Mevlana'ların yoludur.

Müslüman ülkelerdeki savaşların ve sivillere yönelik intihar saldırılarının kaynağında, Batı dünyası vardır. Batı ülkeleri, İslam dünyasındaki demokrasi düşmanı dayatmacı yönetimleri destekleyerek, hem İslam dünyasına, hem de demokrasiye ihanet ettiler. Batılılar Filistin'de olduğu gibi, bağımsızlık savaşlarıyla, terörist eylemleri arasındaki sınırları birbirine karıştırdılar. Batılıların, başka açık kapı bırakmayan, baskı politikalarına karşı cevap olan intihar saldırılarıyla, Ortadoğu kan gölüne dönüştü.

Mısır'dan Endülüs'e kadar bütün insanlığın ortak kaynağı olan, bilimsel ve teknolojik birikimi değerlendirerek, Batı dünyası son iki yüzyılda, geçmişte benzeri olmayan, büyük bir zenginliğe kavuştu. Zengin Kuzey ülkeleri ulaştıklarını üretim gücünü, dünyaya barış getirme yolunda kullanabilirlerdi. Ancak, Mısırlıların Nil'in sularından yararlanarak ulaştıkları üretim güçlerini, piramitleri inşa ederek, yok etmeleri gibi, Batılılar da zenginliklerini dünya savaşlarında yok ettiler.

Müslüman ülkeler elele vererek, önce Ortadoğu'da, ardından Kafkaslar'da ve Balkanlar'da çıkar odaklı dış politikadan, etik odaklı dış politikaya geçişin öncülüğünü yapmalıdırlar. Son yüzyıllardaki savaşlarda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Ancak savaşlarda tarafların kazançlarının toplamı, ölen suçsuz insanların hayatlarının karşılığı değildir. Bu bağlamda, insanlık tarihi içinde, suçsuz insanların ölmediği bir savaş neredeyse yoktur. Her ülke barışa katkıda bulunarak, kanlı ellerini temizlemelidir.

Ortadoğu'nun yol gösteren kutup yıldızı, savaş değil, barış olmalıdır. Savaş isteyen devletler,Amerika gibi,Rusya gibi,İsrail gibi, savaşın bedelini, kendileriyle birlikte bütün dünyaya ödetirler. Devletler barışa hizmet ederek büyürler. Dünyada defteri kapanmayan güçlü devlet, savaştan önce barışa hizmet eden devlettir. Yol savaş isteyenlerin yolu değildir.

Dış politikanın olduğu kadar iç politikanın da odak noktasında, savaş peşinde koşanlardan daha çok barış peşinde koşanlar vardır. Savaş peşinde koşanlar savaş, barış peşinde koşanlar barış bulurlar.

En iyi devlet, en az savaşan devlettir.
Savaş eken her devlet, ölüm biçer.
Güçlü olan savaşsız savaşır.