Kaçamak kelimesinin de karşılığı değişti her şeyin değiştiği şu günlerde. Ben de bir kaçamak yaptım. Nasıl yapılmaz ki; Beyoğlu`nu karlı zamanlarda herkes kadar ben de seviyorum. İçimde kaldı onu beyazlar içinde göremediğim için. Kar spreyiyle camında 'Hoş geldin 2021' yazan bir kafede kahve içip düşen kar tanelerini izlemek hoş olurdu elimde Attila İlhan şiirleriyle.

`height=

Yüzünde maskeyle keman çalan sokak sanatçısının keman çantasına minnet ve sevgiyle bırakılan paralar bile tedirgin. Karaköy ü Beyoğlu`na bağlayan 146 yaşındaki tünelin minik metrosu kapısı kapatırken iki dakikalık yolculuk için 'görüşürüz' diyorum sanki başımı İtzhak Perlman omzuna yaslamış ve birazdan dönecekmişim gibi. Sosyal mesafeyi korumamız gerektiği her yerde önümüze çıkıyor. Ve dönüşte yine görüyorum onu devam ederken en güzel bestelere, bu sefer göz göze geliyoruz İtzhak Perlman`la Love Theme From çalıyor, motorda martılara simit atarken buluyorum kendimi. Ama ne fırtına. Alabora olduk olacağız, kaptan uyarıyor ayakta yolcu varsa otursun, tutunun' diye. O sırada martıların gücüne hayran kalıyorum. Martı kadar olamıyoruz İtzhak diyorum, benim için çal ne biliyorsan!

Kendime geliyorum İstanbul Şehir Treni, Yer altı Asansörü, Tahtelarz gibi birçok isimle anılan tünelden çıkıyorum; Ah yalnız simitçi; Alsan bir dert, ağzını açıp yesen bir dert. 'Yuttuğum mikrop muydu yoksa susam mı?'

`height=

Kitapçılar da artık istediğin kadar kitap karıştırmak yok; Dışarıda bekleyenler var, içerideyse telaş hâkim. Dün mesela alakasız bir kitap aldım, almam gereken bir kitabı da almayı unuttum. Dışarda gözünün içine bakarak bekleyenler var nede olsa!

Döner şişinde dönüyor etler sandalyeler masalara kapanmış, az ötede iki kız ellerindeki tepside minik karton kuplarda kremalı limonlar ikram ediyorlar. 'Al ye anasını satayım' diyorsun covid görmeden! Ağzını yarım açha, sağdan girmezse soldan giriyormuş hoş!

Kediler 'aramıza hoş geldin' der gibi bakarken bir poz da bana veriyor sarman olan.

Yine bir telaş ama sevdiğim bir telaş; Gidenler gelenler; Eski kalabalık olmasa da hani şikayetçiydik ya 'ne bu kalabalık'; Aman mirim, sağlık olsun sağlık.

Kestanecinin parmakları yanmış, aman pek de pahalıymış. Yok eli değdi, yok gözü değdi derken bir fotoğraf da ondan aldık.

Beyoğlu`nun gizemli sokakları, yarı karanlık yarı aydınlık ama hep davetkâr, hep sevilesi;

Bu arada kafam error veriyor kahve kahve diye. Yanaşıyorum kıyın kıyın bir kafeye 'bir sade kahve'; Porselen kupayı ne zaman göreceğiz bilmem, üzeri plastik kapakla kapanmış, meymenetsiz karton bardağa talim; Sıksan kapak pörtlüyor, yukardan tutsan elin yanıyor. Ü fle kızım, üfle de iç.

Ah şapkacı abi, ne şapkalar, ne bereler aldım senden. Ama böyle el ucuyla da olmuyor ki. Maske de satıyormuş artık, ne diyelim maskenin yerini sağlık alsın.

Gümüşçünün caddeye hava katan saati de almış başını gitmiş. Baktı ki bir şeyler ters gidiyor 'ben düz gitsem ne yazar' dercesine önden önden sekiyor.

Bir de düdükçü var. Allah`ım ben bu adamı çocukken kuş zannederdim. E adam ben beni bildim bileli bu caddede kuş gibi ötüyor. Anlamadığım şey şu bu düdükleri alanlar nerelerde ve neden ötüyor?

`height=

İşte mekan ve işte mekanın sahibi. Sahibi benim tabi ki! Terkoz Çıkmazı. Buraya girip çıkamayanlardan mısınız? Aramıza hoş geldiniz ve hemen gidiniz zira tüm tezgahlar benim. Karıştıracağımı karıştırıp alacağımı aldım. Tam çıktım ki caddeye aman efendim o ne güzel giyim! Gençbir beyefendi kısa yarım kloş etekli bir pardesü, başında sapkası. Sahi hep kadınların giyimi konu olur. Hayır efendim, biraz da baylardan bahsedelim Yetti kısa paça streçgiyenlerden şekerim. Boru paça pantolon giymiş, üzeri redingotlu, şapkalı ve dahi deri eldivenli beyefendileri görelim. Ama ne gezer. Şişme mont, altında tayt! Loafer ayakkabılar da zerre yakışmıyor çıplak bileklerinizin altına haberiniz olsun!

`height=

Ve sonra yaklaştım gençbeyefendiye ' moda dergilerinden fırlamış gibisiniz, çok şıksınız.' Yanında kız arkadaşı da vardı, elerinde birer kahve, aldım teşekkürümü ve ver elini El hamra Pasajı.

Ötesi de vardı yolculuğun akşama tiyatro olmasaydı. Yoksa yazmaz mıydım Taksim Kızılkayalar`ı;

Gerekmedikçe kaçamak yapmayın, yaparsanız da sağlık olsun.