Büyük bir zattan randevu alıyor, evine gidiyor, kapıda telefonunu kapatmıyor, görüşürken telefon çalıyor...

Büyük rezalet, saygısızlık, görgüsüzlük...

Çalan telefonu açıyor, konuşuyor...

Rezalet üstü rezalet, saygısızlık üstü saygısızlık...

Ekmek beni şişmanlatıyor, ben ekmek yemem diyor, ana yemekten iki porsiyon yiyor...

Yalan söylüyor, ölçülü yenirse ekmek şişmanlatmaz. Ekmek yemeyip iki tabak ana yemek yemek görgüsüzlüktür. Cenab-ı Hak hepimizi böyle görgüsüzlüklerden korusun.

Ziyaretçi olarak bulunduğu evde, bu ev sizin mi, sadece bu daire mi, yoksa bütün bina mı, eviniz kaçmetre karedir gibi sorular yöneltmek, soranın görgüsüz olduğunun göstergesidir.

Randevunuz saat 15`te ise, Greenwich saat ayarına uygun olarak saniyesi saniyesine zile basarsınız, ne bir saniye önce, ne bir saniye sonra...

Zile birkaçdefa ardarda uzun uzun basmak saygısızlık ve terbiyesizliktir.

İçeri alındınız, yer gösterilmeden oturmak ayıptır. Ev sahibi yer gösterir, buyurunuz oturunuz der, öyle oturursunuz.

Osmanlı İstanbul terbiye ve görgüsünde büyüklerin yanında ayak ayak üstüne atmak ayıptır.

Kibar büyüklere siz denmez, zat-ı âliniz denir.

Kibar büyüklere eviniz denmez, devlethaneleri denir.

Osmanlı İstanbul terbiyesine sahip efendi bir insan, kibar büyüğüne ben demez, bendeniz veya bu fakir der.

Kibar bir büyüğe, evim denmez, fakirhane denir.

Bir insan ne kadar az konuşursa o kadar hikmetli, kibar bir insandır.

Nasıl yemek ve tatlı yediğini, çay veya kahve içtiğini göreyim, senin ne mal olduğunu anlarım.

Yemekler ve tatlılar düşmanımız değildir, onlara saldırmayalım. Onlar Allahın nimetidir,  güzelce ve edeplice yiyelim, içelim.

Hiçbir cemaatin, tarikatin, sivil toplum kuruluşunun sahip çıktığı yardım ettiği gençleri cahil bırakmaya, görgüsüz ve terbiyesiz yetiştirmeye, kültürsüzlük çukuruna atmaya hakkı yoktur.

Müslüman gençlere yapılacak en iyi hizmet onlara ilim irfan kültür hikmet ahlak fazilet edep kibarlık nezaket mürüvvet fütüvvet medenî zihniyet kazandırmaktır.

Müslümanlara hiçyakışmayan şeyler: Cahillik... Görgüsüzlük... Gurur ve kibir... Kendini beğenmek... Kendini övmek... Her türlü holiganlık militanlık, taassup (bağnazlık)... Soytarılık... Yılışıklık... Şımarıklık... Hoppalık züppelik.

Bir dirhemlik hikmetli sükû t, bir batman cerbezeden üstündür.

O herifin veya karının damarını kesseniz, kanı o ne dedi, bu ne dedi, dedikodu diye akar.

Halkı uyaran, aydınlatan, bilgilendiren, kurtarıcı, necat ve felaha götürücü, hikmet içeren faydalı bir kitap bir gökdelenden üstündür.

Bir salih ve bilge dost, bin cahil taraftardan evladır.

Tevazu, alçak gönüllük rahmete vesile olur, gurur kibir azabı çeker.

Allah korkusunu, beş vakit namazı, ihlâsı, güzel ve yüksek ahlakı, faydalı ilmi, irfanı, hikmeti, Şeriatı yitiren bir Müslüman toplum bitmiştir.

Yirmi senedir yazılarımı okuduğunu iddia eden ve bendenize Şevki beyciğim diyen zata: Eyvallah efendim eyvallah!..

Kendini olgun sanan bir ham`a: Sende olgunlaşma istidadı varsa, daha bir fırın ekmek yemen gerekir. Bu kadar ekmeği kaçsenede yiyebilirsin?

Birine: Hem Allahın rızasını kazanmak, hem de kendini halka çok sevdirmek istiyorsun. Bu devirde bu ikisinin bir yerde olması mümkün müdür?

Ayasofya`nın lanet şartı tepemizde Demokles`in kılıcı gibi sallanıp duruyor.

Balat`ta metruk bir bina daha yıkıldı. Çok şükür içi boştu, o anda önünden geçen yoktu.  İstanbuldaki bütün çürük binalar tespit edilmeli ve yeni facialar meydana gelmeden yıkılmalıdır.

Adliyelerde, hastahanelerde, mahallelerde silahlı kavgalar oluyor, yer yerinden oynuyor. Halkımıza neler oluyor?

Olursa, sadece büyük deprem olmayacak. Yirmi bin yangın çıkacak. Yağmacı, talancılar dehşet saçacak. Bunlara karşı şimdiden tedbir alınmalıdır.

ABD Başkanı Nobel Barış ödülüne aday gösterilmiş. Tam adamını bulmuşlar.