Bilmeyenler için hemen söyleyelim, Laleli dediğimiz semt bugün İstanbul`un Fatih ilçesi sınırları içerisinde kalan bir bölge. Doğu Bloku ülkelerinin çöküşüyle birlikte 1990`ların ortasında doğan bavul ticaretinin` kalbi olarak biliniyordu. Bugün oteller bölgesi olarak turizme hizmet veren semt, o yıllarda tekstil şirketlerinden, konfeksiyon mağazalarından geçilmiyordu. Hatta küçücük bir dükkan için dahi binlerce dolar kira isteniyordu. 

Neyse bir furyaydı geldi ve geçti. Bazı firmalar Laleli`de doğdu ve küresel bir tekstil markası olmayı başardı. Şimdi onlar da o günleri tebessümle hatırlıyordur. Dönemin fırsatını değerlendiren bazı kişiler ise Laleli`de kazandığı paralarla farklı sektörlere yöneldiler. Neyse 90`lı yılların Laleli`sinden bugünlere pek bir şeyin kaldığını söylemek güç. Zaten 2001 krizinin ardından tekstil firmaları yoğunluklu olarak Osmanbey ve Nişantaşı`nı kendisine üs edinmişti. Daha büyük markalar ise uzun yıllardır Merter piyasasında bulunuyor ve yabancı müşterilerine yönelik hizmet veriyor. 

Otobüslerle gelip onlarca bavulla ülkelerine dönen küçük tüccarlar yerini internet üzerinden sipariş veren ve ödemesini bankalar aracılığıyla yapan şirketlere bıraktı. Zaten uzun yıllardır Laleli`de daha çok bavuluyla tramvaya binen veya taksi bekleyen turistleri görürsünüz. 

Nereden çıktı bu Laleli diye soracak olanla için de hemen yanıt vereyim. Laleli`de bavul ticaretinin sona erdiğini bir türlü kabullenemeyen ve geçmiş güzel günlere yeniden döneceklerinin hayalini kuran Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği LASİAD, alışveriş festivalinin duyurusunu yaparken 'Ruslar, Laleli`ye geri dönüyor' açıklamasında bulunmuş. Sultanahmet`te son zamanlarda hatırı sayılır bir Rus turiste rastlamıyor değiliz ama Laleli`deki oteline dönenleri tekstil ürünü almaya gelenlerle karıştırırsak hesabı doğru yapamayız. 

LASİAD Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca aynı açıklamasında 2018 yılı için 7 milyar dolar ihracattan söz edince rakamları mı karıştırıyorum diye şüpheye düştüm. Zaten 150 milyar dolar civarında dolaşan Türkiye ihracatında tekstil ürünlerinin toplam hacmi ne kadar ki, Laleli bu kadar ihracat yapsın? Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM`in rakamlarına göz attığımda tekstil ve hammaddelere ihracatının toplamı 10 milyar dolar civarındaydı. Tüm Türkiye`deki tekstil ihracatının toplamı bu kadar. Ü stelik de bu rakamın çok büyük bir kısmı AB ülkelerine yapılan ihracatı kapsıyor. Eski Doğu Bloku ile Türk Cumhuriyetlerine dönük ihracatımıza baktığımda ise 1,5 milyar doları bile bulmayan bir rakamla karşılaştım. 

Niyetim pek de Uzmanı olmadığım ekonomiye dair rakamlar vermek, analizler yapmak değil. Son yıllarda her basın toplantısında gördüğüm özensizliğe işaret etmek istiyorum. Uçuk rakamlar, gerçekçi olmayan hedefler, ciddiyetten çok uzak analizler gazetelere haber olarak yansıyor. Özellikle iş dünyasından sayfalara yansıyan haberlerde bu özensizlik daha fazla dikkat çekiyor. Neyse biz yine de bir dönem Türkiye`nin cari açığını kapatmada önemli bir misyon üstlendiğini bildiğimiz Laleli bavul ticaretinin yeniden canlanması için dua edelim. En azından bavul ile olmasa da, nakliye firmaları üzerinden hatırı sayılır bir ihracata ulaşılır da ülke ekonomisi için cansuyu olur. 

`height=
Rahipten önce milyoneri teslim etmiştik

15 Temmuz sonrası tutuklanan isimlerden biri de ABD`li rahip Brunson`du. Uzun yıllardır İzmir`de faaliyet gösteren protestan rahip Brunson, FETÖve PKK ile ilişkili olmak ve casusluk ile suçlanıyordu. Brunson`un tutukluluğu uzadıkça ABD`nin açıklamalarının sertlik dozu artmaya başladı. Sadece ABD Meclisi değil Başkan Trump başta olmak üzere tüm yetkililer her açıklamalarında tutuklu rahibin serbest bırakılmasını talep etmeye başladı. İki ülke arasında diplomatik krize dönüşen tutukluluk, tarihteki başka adli vakaları da hatırlattı. 

Tarihçi Tolga Gerger, ABD`de tam 118 milyon dolar topladıktan sonra kayıplara karışan Samuel İnsul`un ilginçöyküsünden söz ediyor. Ü stelik de 1929 Ekonomik Buhranı sırasında paralarla birlikte ABD`yi terk eden banker, önce Yunanistan`a sığınır. Dönemin dünyası için çok büyük bir parayla çakan banker görünümlü kalpazana her yerde arayan Amerikan polisi, bunun için İzmir`e kadar gelir.

Rahip Brunson gibi Samuel İnsul da İzmir`i tercih etmiştir. Hatta yakalanıp Amerikalı yetkililere teslim edildiğinde 'Benim için felaketin başlangıcıdır' dediği duyulur. Amerikalı kalpazanın bugün diplomatik krize yol açan Brunson`dan farkı, biri ABD`ye teslim edilmek istemezken, öbürü ABD`nin kendisini kurtarmasını bekliyor.

Dönemin Türk gazetelerinde bu uluslararası kalpazan için yazılan ise hayli dikkat çekiciydi: Dünyada haşmetli para hazretlerinin yapamadığı şey yoktur ama garabete bakınız ki 80 milyon lirası olan bu adam yeryüzünde başını sokacak 8 metrekarelik bir yer bulamıyor. 
 

`height=
Hiçolmazsa drone` pilotu olalım

ABD Federal Havacılık Kurumu FAA, günümüzün en ilgi çekici hava araçlarından drone`lar ile ilgili şaşırtıcı bir bilgiyi paylaştı. Türkiye`de İHA olarak da tanımlanan bu küçük hava araçlarıyla ilgili uçuş kuralları 2016`da yayınlanmıştı. Buna göre drone uçurmak için bir sertifikaya sahip olmak gerekiyordu. İşte Ağustos 2016`dan bugüne kadar 100 binden fazla insan drone uçurmak için gerekli olan Uzaktan Pilot Sertifikası` almış. 

İnsansız Hava Aracı Sistemi` olarak da tanımlanan bu küçük araçları uçurmak için gerekli sertifikayı ise FAA onaylı eğitim merkezleri veriyor. Burada yapılan havacılık bilgi testini geçenler uçuş sertifikasını alarak drone pilotu olmaya hak kazanıyor. FAA rakamlarına göre sınava girenlerin yüzde 92`si başarılı olmuş. İki yıl boyunca geçerli olan sertifikaları yenilemek için yeniden sınava girmek gerekiyor. 

ABD`de durum böyleyken Türkiye`de uygulama nasıl acaba? Gazetelerimizde zaman zaman Atatürk Havalimanında uçuş güvenliğini tehdit eden drone haberleri çıkıyor ama henüz dron sertifikası alan bir pilot duymadık. Maalesef bu konuda da henüz bir yasal düzenleme yapılmış değil. Drone kullanıcıları ise yine kendi çabalarıyla öğreniyor ve işlerini yapmayı sürdürüyor. 
 

`height=
Saray da selfie`

Adini Sultan 2. Abdülhamid`in saray ressamı olarak duyuran ünlü İtalyan ressam Fausto Zonaro`nun Bir Türk Kızı` adlı tablosu günümüzün selfie` modasını yüz yıl önce başlatmış gibi duruyor. 1854-1929 yılları arasında yaşayan ve muhteşem İstanbul resimleriyle de tanıdığımız oryantalist ressam, Topkapı Sarayının duvarlarını da süsleyen tablolarından birinde dalgalı saçlı bir gençkıza yer veriyor. Tabloda hareket tamamlanamamış görünse de, gençkızın kolunu ileriye doğru selfie` çekmek için hareket ettirdiğinden söz edebiliriz. 
 

`height=
GÜ ZEL

Dursun Çiçek`in kütüphanesi


Geçtiğimiz yılın en beğenilen dergilerinden biri Şehir`in yayın yönetmenliğini de yapan yazar ve fotoğrafçı Dursun Çiçek, kitap satın almaya ilkokul çağlarında başlamış. Hem yazan hem de okuyan Çiçek, 45 bini bulan kitaplarının önemli bir bölümünü çevresindekilere dağıtarak kütüphanesindeki kitap sayısını 30 bine düşürmüş. Mütevazi imkanlarına rağmen çok zengin bir kütüphane kurmayı başaran Dursun Çiçek, çıktığı gezilerden Kayseri`deki evine özellikle de duvarların kitaplarla kaplı olduğu odasına dönüşleri sevdiğini saklamıyor.


ÇİRKİN

Bir garip restorasyon

Son yıllarda tarihi eser restorasyonlarıyla ilgili şikayetler hiçbitmiyor. İhale şartnamelerinin sonucu olarak kısa sürede bitirilmeye çalışılan restorasyon projeleri bazen tarihi eserin yeniden üretilmesiyle sonuçlanıyor. Projelere onay veren kurulların da eleştirildiği garip restorasyonlardan biri de Konya`dan. Alaaddin Camii bahçesinde yer alan bu restorasyon çalışması sırasında özgün esere bazı eklemeler dikkat çekiyor. Görenlerin anlam veremediği, uzmanların ise garipsediği restorasyonun son olmasını dilemekten başka yapacak bir şey yok gibi görünüyor.