Tuhaf hadiselerden birine daha şahit olmuştum.  Ü st düzey bir komutan-özellikle generaller- kışlaya geldiklerinde ya da kışla içerisinde bir yere gittiklerinde askerler oradan uzaklaşıp göze görünmüyorlardı. Komutanların 'şu saate kadar ortalıktan toz olun' emri ile birlikte askerler ortalıktan kaybolmaktaydı. Nedenini kestiremediğim ve askerleri strese sokan bu hadiselerden bir kaçına ben de tanık oldum.

Birincisinde Kara Kuvvetleri Komutanı`nın, Kolordu`yu ziyaret edeceği, bu vesile ile Mekanize Piyade Tümen`ine de  geleceği ve Tümen tarafından yaptırılan askeri araçgarajını teftiş edeceği söylentisi ile sabah altıdan, saat 11`e kadar mıntıka temizliği yaptırıldı. 

12 Eylül döneminde askeri cezaevi olarak kullanılan ve daha önceki 'dozer Ethem' Tümen komutanı tarafından yıktırılan barakaların bir kısmının yerine garaj yaptırıldı.. Yıkıntının Şarlak (resmi adı Şarlayık deresi) deresine bakan  kısmı toprak yığını halindeydi. Bu haliyle biçimsiz, biraz da gülünçgörünüyordu. Komutanlar derede bulunan çam ve kavak ağaçlarının taze dallarını askerlere kestirdi. Bunları toprak olan yamaçlara diktirdiler. Dikilen bu fidanların altlarına da çim makineleri tarafından daha önce biçilmiş olan otları serpiştirdiler. Birkaçgün sonra otlar ve dalların yaprakları kuruduğunda garajın yamaçları evlere şenlik bir manzara almıştı. Bütün bu gösterişe ve askerlere verilen saat 16`ya kadar ortalıkta görülmemeleri emrine rağmen, kuvvet komutanı Tümen`e hiçuğramamış, sadece Kolordu Karargahı`na uğrayarak çekip gitmişti. 

'Kayıp ol, Ortalıkta görünme, toz ol' emirlerine daha çok Piyade Tugayı (Barış Tugayı) taraflarında rastlıyordum. Bunlardan ilkinde askerlere Belirti Testi uygulamak için 

Barış Gazinosu`na gitmiştim. Gazinoya yaklaştığım sırada orada bir hareketlilik olduğunu gördüm. Bir adam sağa-sola bağırarak komutlar yağdırıyordu. Biraz daha yaklaştığımda 'kayıp oool, kayıp oool' bana da bağırmaya başladı. Ama ben kayıp olmak bir yana ona doğru yaklaşıyordum. Daha da yaklaştığımda, benim kendi askeri olmadığımı anladı ve 'sen de kimsin?' sorusunu sordu. Bağıran adam gazinonun komutanı Akın Binbaşı idi. Ben kendimi ve neden orada bulunduğumu kısaca anlattım. Bena 'Kolordu Komutanı geliyor.Hemen içeri gir' diyerek askerlerin bulunduğu gazinoya gönderdi.

Bir zamanda da Tümen Komutanı daha önce görev yaptığı Barış Tugayı`nı ziyaret edip denetliyormuş. Kışlanın PDR birimine baktığım için konum ile ilgili bazı meseleleri görüşmek için Tugay Karargah binasına gitmiştim. Saat on iki gibi oradan ayrıldım. Binanın sol tarafından yukarı çıkmak istedim. İnzibatlar 'yassak' diyerek yolumu kesti ve tören alanının bulunduğu sağ taraftan gitmemi söylediler. Sağ tarafa geçtim. Yüzeli- iki yüz metre gitmiştim ki başka inzibatlar karşıma çıktı. Onlar da 'Buradan gitmek yassak. Ortadan gitmelisin' dediler. Ben de neden ortadan gitmem gerektiğini sordum. Kışlanın örf haline gelmiş deyimlerinden birisi olan 'Komutanın emri , bundan dolayı yasak' cevabı üzerine 'O halde ben de komutanın emrini dinlemiyorum' diyerek o yolu kullanmaya devam ettim. Bu davranışım karşısında gözleri fal taşı gibi açılan inzibat askeri rütbeme daha dikkatlice baktı. Baktı ki karşısındaki bir Piyade Çavuş var. Çavuş oluşumun rahatlığı ile cevabım karşısındaki sersemliğini kısa sürede üzerinden atan inzibat askeri bana doğru koştu ve kimliğimi sordu. En ince ayrıntısına kadar bütün bilgileri ona verdim. O da bunları güzelce not aldı. Güya beni komutanına şikayet edecek! Ben de bunun üzerine kendimce komutanın emrini ihlal ederek yoluma devam ettim...!

Askerin mantığına göre bir ast üstünün emirlerine asla karşı gelemez. Halbuki ben de biliyordum ki, kışladaki anlamlı ve anlamsız  her şey 'komutanın emri' lafına sığınılarak yapılmak isteniyordu.

Son karşılaştığım 'kayıp ol', 'ortalıkta gözükme' emirlerinin bir Binbaşı tarafından Barış Tugayı Mehmetçik Gazinosu`nun önünde verildiğini gördüm. Tabi, ben de bu komutla karşılaştığımdan dolayı on &ndash on iki  dakika yürüyerek geldiğim bu yerde işimi halledemeyerek, geri dönmek zorunda kaldım. O gün İSAF Komutanını (Afganistan Türk Barış Gücü Komutanı) karşılama ve ödül töreni yapılacakmış. Tören alanında yapılacak olan toplantıya, Genel Kurmay Başkanı başta olmak üzere, üst düzey paşalar da katılacakmış. Bu yüzden askerin ortalıkta gözükmesi yasaklanmış.

Bir rütbeli geldiğinde askerlerin neden ortalıkta görülmesi istenmiyor? Ya da onlara 'ortalıktan kaybolun' emri veriliyor. Bu konu üzerinde uzun uzadıya düşündüm. Cevap bulamadım. Acaba üst rütbeli komutanlar geldiği zaman askerin ortalıkta görülmesini istemeyen komutanların da 'rütbeli korkusu' yaşamaları mıdır buna neden.