Ü lkenin bitmez tükenmez tartışmalarına bir yenisi daha eklendi. Daha doğrusu eski tartışma bir kez daha alevlendi. Sosyal medya sağ olsun anında ülkenin gündemini işgal edebiliyor. 'Mazbata'yı dahi gölgede bırakacak yeni başlığımız okullardaki yabancı dil eğitimi. Doğal olarak bu gündem ana dilin kullanımına ve Türkçe eğitime de uzandı. Uluslararası ölçümlere göre ana dilinde okuduğunu anlamada en düşük oranlara sahip ülkemizde, yabancı dil eğitimin kalitesi tartışılıyor, hatta gereksizliği ve kaldırılması lüzumu savunuluyor.

Müzisyen Kıraç`ın sosyal medya hesabından yazdığı bir mesajla başlayan tartışmanın hem tarafları oluştu hem de yeni ayrıntılar eklendi. En küçük olayda dahi tam ortadan ayrılan 'kamuoyu' bu defa da taraflarını seçti ve karşısındakine saydırmaya başladı. Tam adıyla Ali Tufan Kıraçolan müzisyenimiz, çocuğunun İngilizce öğrenemediğini gerekçe göstererek okullarımızdaki dil eğitiminin yanlışlığına işaret etti. Ardından dil eğitimin gereksizliğini ve kaldırılmasını önerdi. Türkçe eğitim mi, yabancı dille eğitim mi tartışmasının sonuçlanmasını beklemek beyhude; Zaten bu tartışmaların sonucunda da hiçkimse bir neticeye ulaşmayı beklemiyor.

Kıraçher ne kadar onu kastetmese de eğitim dilinin Türkçe olması konusunda yaygın bir kanaat hakim. Yabancı dil eğitimin güçlendirilmesini savunanlar, günümüz dünyasında birden fazla yabancı dil bilmenin zorunlu olduğunu hatırlatıyorlar. Daha kaliteli dil eğitimi, daha yaygın yabancı dil öğretiminin eğitim dilinin yabancı dil olmasıyla karıştırılmaması gerekiyor.

Zaten ülkemizde ilk öğretimde yabancı dille eğitim mümkün değil. Müfredat buna izin vermiyor. Sadece özel okulların ilkokul hazırlık sınıflarında yabancı dil öğretilmeye çalışılıyor. Zaten bu eğitim de zorunlu değil. Okullarımızda üniversiteye kadar yabancı dille eğitim yok. Kıraç`ın şikayet ettiği konu da muhtemelen ana sınıfında başlayan dil eğitimi. Zaten mesajında, 'Anneler, bebekleriyle İngilizce konuşup dadı tutuyorlar erkenden öğrensin diye. Türkü bile söyleyemeyen çocuklarımız her yerde aynı türden İngilizce şarkılarla maymun gibi anlamsız hareketlere dans diyorlar binlerce yıllık halaylarımız dururken' diyor.

Tam da bu konular konuşurken devletin yurt dışında görevlendirdiği müşavirler için yabancı dil bilme zorunluluğunu kaldırması dikkatlerden kaçmadı. Artık dil bilmeyen memurlarımız da, yaban ellerde ülkemizi temsil edebilecek. Muhtemelen, 'Bugüne kadar dil bilenleri gönderdik de ne faydasını gördük. Bu defa da böyle deneyelim' diye düşünmüş olmalılar;

Kıraç`ın başlattığı sosyal medyadaki yabancı dil tartışmazına dahil olan gazeteci İsmail Saymaz ise Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk`a sahip çıktı ve onu yaşayan en iyi Türk romancısı kabul ettiğini yazdı. Kıraç`ın, 'romanlarını İngilizce yazıp Türkçe`ye tercüme ettiriyor' sözlerine karşı çıkan Saymaz`a bu defa diğer edebiyatçılardan eleştiri geldi. Yeni bir Orhan Pamuk tartışmasının büyümesi an meselesi. Kimine göre Pamuk`nu Türkçesi çok kötü, kimine göre Türkçe dahi yazamıyor, kimine göre de romancı bile değil.

Her şey bu minvalde ilerlerken Orhan Pamuk için Türk romancı, Türkçe yazan romancı tartışması da yan unsur olarak eklendi. Pamuk`ı Türkçe yazan romancı olarak tanımlayanlar doğal olarak Türk kimliğinden rahatsızlık duyuyordu. Onlara göre Türk romancı olamazdı. Bir dönem İletişim Yayınlarının yazarlarını tanıtırken kullandığı bu tanım, hayli tepki çekmişti ama gördüğümüz gibi devamı geliyor.

Türk, Türkçe tartışması olur da Türkiyeli eksik kalır mı? Bianet internet sitesi Kara Deliği görüntüleyen ABD bilim ekibindeki Türk araştırmacı Prof. Dr. Feryal Özel`den söz ederken 'Türkiyeli' tabirini kullandı. Oysa ki, dünyanın konuştuğu bilim kadını kendini Türk olarak tanımlıyor ve bundan da mutluluk duyuyordu. Dünyanın her yerindeki olumsuz haberlerde 'Türk' vurgusundan geri kalmayan bu sitelerin olumlu haberlerde 'Türkiyeli'ye dönüşmesi düşündürücü;

Sosyal medya hayatımıza girdiği günden bu yana tartışma konularımız hayli bereketli. Yeter ki, polemik doğuracak bir söz, bir yazı, bir fotoğrafla karşılaşmayalım. Ateşli tartışmalar, ağır hakaretler, hatta lince varan davranışlar kimseyi şaşırtmıyor. Umarız bu tartışma yeni bir başlangıçolur, yenileri daha medeni bir düzeyde gerçekleşir.