Geçen yazımıza devam ediyoruz;

9/ 'Dersin yapılmaması, öğrencinin 'hakkını çalmak', 'hak mağduru' yaratmaktır. Öğrenci dersi, sürekli talep etmelidir.'

Ü niversitelerde 'derslere girmemek' hep sorun olmuştur. Akademisyenler, çeşitli bahanelerle okuldadırlar, ama derste yokturlar. Öğrenci de bilinçli olmayınca kantin, gezmek, boşa zaman kaybetmek ağır basar. Öğrenci anlayamaz ki birçok bilgiden mahrum kalacaktır. Harçvermekte, ailesi onu okulda bilmektedir. Ancak, mezun olup, öğrencilerle karşı karşıya gelince anlayacaktır, eksikliğini, ama geriye dönüş mümkün değildir. Tıpkı 'yabancı dil derslerine' devam almak için giden, 'arkadaşının yerine imza atan' bir anlayıştan kurtulunamadığı gibi. Bu sorun çok iyi takiple ve cezalandırma ile neticeye ulaşabilir. O da, bu sistemle/yapıyla mümkün değildir!..

10/ 'Akademisyen/öğretmen öğrenmeyi öğrenmiş, öğretmeyi bilen kişi olmalıdır. Her akademisyen, kendi özgün öğretim yöntemlerini &ndash sınıfın düzeyine göre- belirlemelidir. Aynı yöntemlerle, farkı kişilerde başarı yakalanamaz.'

Kabul edilen bir gerçektir 'bilinen yöntemlerle, farklı sonuçlar elde edemezsiniz.' Yani, 'Bakan değişmesi ile, diğer görevdekiler aynı kalmışsa', 'başarısız bulunulan bir yönetimden, biri amir diye atanırsa', 'liyakatsız/birikimsiz isimler makama atanırsa' sonuçdeğişmez!.. Bakınız, DİB yönetimi kaçdefa değişti, ama hala İslam`ı tartışıyor, çeşitli cemaatlerin etkisi/gücü kırılamıyor.

11/ 'Çoğu bölümlerde akademisyen var, öğrenci yok!. Mesela, İktisat eğitimi İngilizce İktisat/İşletme-Türkçe İktisat/İşletme diye neden ayrılır?'

Zaman zaman basına yansıyor 'öğrencisi olmayan bölümlerde akademisyenler sadece maaş alıyor' diye. Bazı bölümler var ki, ismi var, ama alanı yok, atanacak yeri yok!...Yazık değil mi, bu gençlere!.. Bu kadar zor mu, bunları açmamak, açılmışsa iptal etmek kapatmak? Bu kamu zararı değil mi? Sorumlular hakkında neden bir işlem yapılmıyor? İletişim bilgi çağı deniyor, ama çok kolay halledilecek konularda bile geride kalıyoruz. Bu 2023`ü hedefleyen ülkemize yakışmıyor!..

12/ 'Bir rektör diyor ki: Akademisyenlerde intihal` had safhada ders notları intihallerle dolu, o yüzden bastırmayıp, çoğalttırmıyorlar.15-20 yıldır geliştirilmeyen ders notları ile eğitim yapmaya çalışılıyor. Kendilerini, ders notlarını güncellemiyorlar.'

Ü niversitelerde birinci sırada gelen 'mobbing'i, 'intihal' izliyor ve bu en büyük ayıbımız!.. İkisi de ülkemize yakışmıyor. Kitapsız yayınsız Prof. o kadar çoğaldı ki, bari 'ders notlarını' bastırsınlar diyorsunuz, o da olmuyor. Sebebi yukardaki cümlelerde gizli!.. Ayrıca, son yıllarda 'otobiyografi' kitapları çıkmaya başladı ki, çok yararlı ve gereklidir. Ancak, yazarın hazırlayanın 'kendinden birşey katmadığı, bir görüşünün olmadığı, tamamen karşı tarafı ve çalışmalarını anlatan bir yayının' akademik yayın olarak kabul edilmesi doğru olmasa gerek!..

13/ 'Lisans öğrencisinin, 'bir bilgi eksikliği tespit edildiğinde' mezun edilmemesi gerekir. Şimdi öyle mi? Şu anda birinci sınıf öğrencilerine çocuklar size, şimdi 4 yıllık lisans diplomasını versek kabul eder misiniz? dense, emin olunuz %95`i 'evet' der vaziyetteler; '

Bu akademiyi, gençleri ve çocukları ülkeyi yönetenlerin siyasetle sürekli değiştirdiği 'eğitim sistemi' ve 'af'lar bu duruma getirdi. Hemen sorunu akıllı telefonlara bağlamak ucuzculuk olur!.. İletişim çağı dünyada yeni değil, ama bizde gençlere iletişim çağı araçlarını, hayatlarında nasıl kullanılacağı öğretilmediğinden sorun yaşıyoruz. Makam sahipleri, beylik cümleleri kullanmasını çok seviyorlar. 'Balık yemeyi değil, balık tutmayı öğretmeliyiz' deniyor ama, gerisi gelmiyor. Tıpkı 'Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım vardır. Ama bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adamı mı diye' gibi çok anlam ifade eden sözü sakız yapıp, her etik olmayan yanlış yapan çalan çırpan vb. kişilerin kullanması gibi;

14/ 'Öğretmenliğin ontoloji meselesi var'. (Milli Eğitim Bakanı Sn. Ziya Selçuk)

Yani 'öğretmenlik mesleği hangi toplumsal ihtiyaçtan doğmuş idiyse, şimdi o ihtiyaçortadan kalktı.' demek. Ontoloji 'varlık bilimi' demek. Felsefede, metafiziğin en temel kollarından biri ontolojidir. Ontoloji varlık veya varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. Varlık, var olduğu söylenebilen herhangi bir şeydir. Var olmanın birden fazla yolu olduğundan var olmak fiili muğlaktır. Bakanımızın bu sözü üzerine şöyle düşünülebilir 'eğer öğretmenlik mesleğinin ontoloji meselesi varsa, Milli Eğitimin de varlık sorunu var demektir.' Ama, Sn. Bakan, 2023 vizyon belgesinde 'öğretmenlik meslek kanunu çıkartılacak' demişti. Şimdi, bu iki cümle tenakuz olarak değerlendiriliyor ki, aman dikkat diyelim!.. 16 yıldır, eğitimde, çok fazla oynandı;

15/ 'YÖK hantal bir yapıdır.'

Akademisyenlerin çoğu böyle düşünüyor. Neden?

a/YÖK`e ulaşamıyorlar?

b/Resmi başvurularına 3-4 ayda cevap alabiliyorlar.

c/İki senedir dosya incelenmesinin sonucunu bekleyen doçent adayları var?

d/Uzun zamandır jürilerin değerlendirmesini bekleyen akademisyenler var. YÖK, bu konuyla ilgilenemiyor.

e/YÖK Yeni norm kadrosu akademisyenleri bir kez daha üzdü. 'Norm kadro', üniversitelere tam bir huzursuzluk getirecek deniyor.

f/ Sanat kurumları çoğalıyor ama, yabancı dil barajında sanat alanına bir kolaylık (Y.dil %70-75+sanat%20-25=55 gibi)sağlanamıyor.

g/Rektörlerin akademisyenlere yaptığı mobbingler ile ilgili YÖK`e yapılan şikayetler bir türlü sonuçlandırılamıyor. YÖK yaptırım konusunda çok yavaş!..

h/ 7100 Sy. yasanın yanlış uygulamalarına ses çıkarılmıyor.

Sonsöz:

YÖK ve üniversiteler atak, hızlı, güncel, değişken olmalı, hızlı ve doğru karar alan bir yapıya kavuşmalıdır.

Bunun içinde liyakat, etiklik, üretken kişi olmak şarttır ve değişim, o zaman çok kolay olacaktır.

Not: 'Lisansın önemini' yaza yaza mı, yoksa 'YÖK`ten üniversitelere bir uyarı mı' gitti, bilmiyorum ama akademik kadro ilanlarında ve Yüksek Lisans ve Dr. Sy. ilanlarında düzelmeler başladı. Yönetmelikleri doğru uygulayan üniversitelere teşekkür ederken, daha önce &ndash özellikle Sanat-Sosyal Bilimler alanlarında- bu yönetmelikleri delerek, alan dışı kişileri kadrolu (Y. Doç. Dr./Doç. ve Prof.) yapanlar araştırılmasını ve gerekli cezaların verilmesini bekliyoruz.

Doğruya Örnek-1/ Bayburt Ü niversitesi ne, Erzincan Binali Yıldırım Ü niversitesi`ne, ilanlarda Yüksek Lisans için Lisans alanı mezuniyetini, Dr. için lisans alanında Yüksek lisans mezuniyeti şartını işler kılarak, yönetmeliklere bağlı kaldığı ve Kurumsallaşmaya önem verdiği için teşekkür ederiz.

İstanbul Gelişim Ü niversitesi ne, İstanbul Kültür Ü niversitesi Rektörlüğü ne Dr. Öğr. Ü y. ve Doç. likte Lisansı ve lisansında YL/Dr unvanı almış olmayı öncelediği ve yönetmeliklere uyduğu için teşekkür ederiz.

Yanlışa Örnek-2/ Dicle Ü niversitesi akademik ilanında 'Ü niversite deneyimi olup, halen üniversitede çalışıyor olmak' ve lisansı öncelemeyip, sadece 'ilgili alanda doçent olmak' şartını yazarak, yönetmeliklere aykırı bir ilan vermiştir, acilen düzeltilmesi gerekmektedir. İstanbul Bilgi Ü niversitesi akademik ilanında lisansın öncelenmemesi, sadece doktorun öncelenmiş olması, yönetmeliklere göre yanlıştır. Akdeniz Ü niversitesi akademik ilanında lisans, lisansa dayalı doktor ve doçentlik öncelenmemiş, aranan niteliklerde 'kişileri gözetir' ifadelere yer vermiştir, yönetmeliklere göre yanlıştır.