Fahrelnissa 1934 yılında Emir Zeid ile ikinci evliliğini gerçekleştirir.Artık bir prensestir. Diplomatik bir görevlendirme ile Berlin’e yerleşirler. Burada oğulları Raad dünyaya gelir. Doğumdan sonra Nissa bütün enerjisini toplamış Berlin için hazırdır kendini Germen kültürü ve edebiyatına verir. Rilke ve
Nietzche okur ve sürekli kitaplarından alıntılar yapar .Resimleri bile klasik tarza dönmüştür. Hitler, diplomatlar için Reichskanzlei ‘de bir akşam yemeği verir. Emir Zeid şık fragı , Fahrülnisa ise Chanel tuvaleti, pırlanta tacı ve Kraliyet nişanları ile oldukça dikkat çekerler. İngiliz mandasına olan Irak artık küçük bir devlettir. O akşam Hitler eğilerek Nissa ’nın elini öper ve ”Berlin’e hoşgeldiniz prenses” der. Bu teveccüh onu hızlı bir şekilde Berlin sosyetesine dahil eder.
Prenses1

Bu geceden kısa bir süre yeni bir görevlendirme ile İstanbul’a geri dönerler. 1944-47 yılları arasında Türkiye’nin ilk çağdaş sanat hareketi olan ve Türk resim sanatına yön veren grupların öncülerinden kabul edilen ‘d Grubu Sanatçılarının’ eserlerinin bulunduğu sergilerde yer alır. 1945’te Maçka’daki Ralli Apartmanı’ndaki dairesinde yaklaşık 170 yapıtla ilk kişisel sergisini açar. Hemen ardından 1946’da Ralli Apartmanı’nda ikinci sergisini açar.

1946 sonları II. Dünya Savaşı sonrası ilk büyükelçiliğini Londra’da açan Irak, Emir Zeid’i büyükelçi olarak atar.Katıldığı davetlerde diplomatik kişiliği ve eserleri ile hemen tanınır hale gelir.    Londra’daki Saint George Galerisi’ndeki sergisi Fahrelnissa Zeid’in sanat hayatında önemli anlara sahne olur.
Sergiyi İngiltere başbakanının eşi açar ve İngiltere Kraliçesi, sergisini ziyaret eder.
Prenses2

Zeid’in 1950’li yıllara kadar en verimli dönemlerinden biridir. Büyük boyutlu soyut eserler ortaya çıkarır ve sık sık seyahatleri olur. Londra, Amsterdam, Paris, Bristol’de, önemli sayılabilecek galerilerde uluslararası sergiler düzenler. 1950 yılında New York’tadır. Hugo Galeri Zeid’i, şehrin sanat camiasına ‘oryantal ressam’ tanımıyla takdim eder.

Fahrelnissa Zeid, batı dünyası için her daim gizemli olan Orta Doğu coğrafyasının gerçek bir
Prensesi’dir. Kraliyet geleneğine halâ saygı duyan Avrupa için, Kraliyet ailesinin bir ferdinin sanatçı kimliği taşıması kabul ve saygı gören bir durumdur. Özellikle de Orta Doğu’nun mistik dünyasının
içinden bir kadın ressamın, soyut resimler yapması, ister istemez yazarlar için merak uyandıran bir
durum olur. Zeid’in, batı için her daim merak konusu olan ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında ve saygın bir paşa aile ortamında yetişmesi onun sanatını daha da ilgi çekici hale getirir.
1958’de Irak’ta aniden gelişen olaylarla 14 Temmuz Devrimi yaşanır. Prens Emir bin Zeid’in ailesi katliama uğrar, Kral Faysal katledilir ve monarşi sona erer. Tatilde olan Emir Zeid kurtulur.Bağdat’taki ayaklanma üzerine kurulan yeni hükümet Londra elçisi Zeid’in görevine son verir. Fahrelnissa ve prens Londra’daki büyükelçilik binasını terk edip Holland Park’taki yeni evlerine taşınır. Fahrelnissa ve Prens Zeid Londra ve Paris arasında gidip gelerek yaşamlarını sürdürürler.

1970 sonrasında Fahrelnissa’nın sanatında portreler dönemi başlar. Belkide yaşadığı beklenmedik olaylar endişelerini simgeleyen, abartılı ve deforme edilmiş ifadeli portreler onun yaşadığı zor günlerin duygusal bir dışavurumudur. Prens Zeid 18 Ekim 1970'te Paris'te vefat eder ve Ürdün'ün başkenti Amman'daki Raghdan Sarayı'nda bulunan Kraliyet Türbesi'ne defnedildir. Fahrelnissa’da oğlunun görev yapmakta olduğu Ürdün’e giderek Amman’a yerleşir. Bir daha asla resim yapmamaya karar verir. Sanatçı, eşinin ölümünden duyduğu derin acı nedeniyle uzun bir ara vermiş olsa da sanatına geri döner ve sonra yaptığı bu ilk resme ‘Sonsuz Düşünceler’ adını verir.4 Eylül 1991 tarihinde ölümüne kadar, burada sanat hayatını, ders vererek, kültürel etkinliklerde yer alarak sürdürür.

Prenses3

Zeid'in eserleri dünya çapında önemli bir yere sahiptir. O soyut ve figüratif unsurları bir araya getirerek izleyiciye zengin bir deneyim sunar. Sanat dünyası, Zeid'in özgün yaklaşımını, renk kullanımındaki cesaretini ve eserlerindeki derin anlam tabakalarını herzaman beğeni ile karşılamıştır. Ressam, soyut kompozisyonlarıyla duygusal bir derinlik yaratırken, aynı zamanda kültürel motifleri ve tarihî referansları da eserlerine entegre eder. Zeid'in sanatçı kişiliği, sadece estetik bir ifade değil, aynı zamanda kimlik, tarih ve kültürle derinlemesine bir etkileşim içerir. Sanat eleştirmenleri, Zeid'in eserlerini incelerken onun çağdaş sanatta önemli bir rol oynadığını ve özellikle Ortadoğu kökenli sanatçıların küresel sanat sahnesindeki varlığını güçlendirdiğini vurgularlar.

Prenses5

Bugün İstanbul Modern’in temelini oluşturan, ‘ Cehennemim’ tablosu Zeid’ in başyapıtlarından biridir. Sanatının arkasındaki itici gücün psikolojik depresyonlarının ve hüzünün olduğunu özellikle bu tablosunda çok belirgin şekilde anlayabiliyoruz. Tablonun ortaya çıkış sürecinin ilginç hikayesini ise kendisi şöyle anlatır ; Sineğin gölgesi tuvale doğru geliyordu. Çantamdan küçük bir kurşun kalem aldım ve sineğin peşinden deli gibi hareket ettirmeye başladım. Bir uçtan diğerine koşuyordum, bu korkunç mücadeleyi takip etmek korkunçtu, beni tuvalin bir köşesinden diğerine sürüklüyordu. Altı buçuk metre. Sonra kendime gülmeye başladım."

İstanbul Modern’ de sergilenen bir diğer önemli eseri ise ; “Güneş Arenası” dır. Daha önce Tate Modern ve Paris’te Centre Pompidou’da düzenlenen “Women in Abstraction\Soyutlamada Kadınlar” sergisinde yer almıştır.
Prenses4Jpg