`height=

Sitemiz köşe yazarı Dr.Göktan AY`ın, şair - yazar Ali Rıza Malkoçile yaptığı söyleşinin ikinci bölümünü   yayımlıyoruz.

AY: Her şiirin bir öznesi var mıdır? 'Bu şiirde özne sensin?' ne demek?

MALKOÇ: Evet Hocam,her şiirin bir öznesi vardır. Bir de hitap ettiği, kapsadığı, kuşattığı, mesaj verdiği bir öznesi vardır. Şair, öncelikle şiiri söze döken öznedir. Fakat duygularına ortak ettiği bir kitle veya maşuku vardır. 'Bu şiirde özne sensin' bir hece şiirimin adıdır ve hece şiirlerimden bir seçki yaptığım kitabımın da adıdır aynı zamanda. Şiirin adıyla bir metafor kullandım. Felsefe, mantık, sosyoloji, psikoloji ve hukuk alanlarına da dalınca bu birikim haliyle hece şiiri üretimine de yansıyor.

O şiirde kısa ve öz meramım şuydu: 'Bu şiiri okuyan okur, ey dost!... Her ne kadar şiiri, duygularımla mısralara döksem de şiirin öznesinde, direksiyonunda sen varsın. Senden aldığım ilhamla şiirde anlam ve coşku ürettim. Bunu böyle bilesin' anlamında imgesel bir anlatım kurgulamıştım.

AY: Şiir yazmanız için özel bir yer/zaman/çevre v.b. var mı?

MALKOÇ: İlk hece şiirim, Bursa`da Kayhan Camii`nde Cuma hutbesi dinlerken, zihnimde 6+5: 11 hece ile canlanmıştı. Aman unutmayayım diye, aceleden kâğıt kalem çıkarıp, ilk kıtasını not etmiştim.

'Sen Diyeceksin' adlı şiirim İTÜ .T.M.D.K. öğretim üyesi Sayın Dr.Öğr.Ü y. Burhan Tarlabaşı tarafından bestelenip notaya alındı.

Şiirsel ilhamda duygu iklimi, mekân ve zamanın özel bir yeri vardır. Ama bunu genelleyip daraltmak uygun olmaz. Gece yastığa başımı koyduğumda, uykuya dalmadan önce bazen yazacağım bir şiir veya makalenin özü/özeti zihnimde canlanır. Başucumda kâğıt kalem vardır. Onu not eder, sabah tamamlarım. Bazen olur ki, gece saat üçgibi uyanırsınız, 'beni yaz' diye haykıran cümleler uçuşur zihninizde. 'Sabah uykumu alınca yazarım' deyip de kaçırdığım çok cümleler olmuştur.

Anında not etmek gerekiyor. Bir de hareket halinde sanırım duygu ve düşünceler çok aktif oluyor. Yürürken, bir araçla seyahat ederken gözlemleriniz, farklı düşüncelerin ipuçlarını sunabilir size. Bursa`da yaşadığım yıllarda, bir çok şiirimin ölçüsü, ana teması 'Namazgah Yokuşu' adı verilen caddeden, sabah işe giderken şekillenmiştir. Gören birisi, sivil trafik polisi zannetse de, çıkarıp defterimi not ediyordum. Buna özel bir anlam yüklemek zor.

AY: Şairlerin haklarını savunan, bir arada olmasını sağlayan STK`nız var mı? Günümüze kadar ne yarar sağladı?. Her şair bir yere kayıtlı olmak zorunda mı?

MALKOÇ: Şair ve yazar olarak, şimdilik herhangi bir STK` ya kayıtlı değilim. Tabi bu durum, üçüncü sektör olarak tanımladığımız, STK`ları önemsemediğim anlamında yorumlanmamalı. Bir STK`nın nasıl olması gerektiği konusunda uygulama, mevzuat ve deneyim açısından birikimli sayılırım. 'Organize Toplum' adlı kitabımı okuyanlar, bunu bizzat görebilirler. Zamanlamam uygun olmadığından, verimli  bir ortam yakalayamadığımdan şimdilik herhangi bir STK`da üyelik ve görevim yoktur.

Kendini yetiştirmiş bir şair veya yazar bir kuruluşa üye olmadan da kendini rahatça savunur merak etmeyin. Fakat birlikte hareket etmenin, güçve eylem birliği içinde olmanın, her zaman artıları vardır. Kimlerle, nasıl bir birliktelik kurup, neyi amaçladığınız önemli. Yüzlerce üyesi olup, tabela, lobi, imaj, kalabalık oluşturma görüntüsünden kurtulamamış binlerce kuruluş var.

Bu tür organizasyonlardan benim alabileceğim pek bir şey olmaz. Faydalı da olamayacaksam, kalabalığı artıran bir obje/özne olmak istemem. Topyekû n bir zihinsel devrim atmosferi oluşturduğumuzda, her alanda bir STK kurulma ihtiyacı kendinden oluşacaktır.

120 sayfalık, 'Mutlu Köyfütürist' kurgu romanım, tam da bu sorunuzun cevabını detaylı verecektir.

AY: İ.F.Pollock 'Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyanın kuşkuları artar. Ü çüncü kitabı okuyan ise hiçbir şey bilmediğini anlamaya başlar' demiş. Bu söylemle  ne anlatılmak istenmiştir sizce?

MALKOÇ: Bu sözü daha önce okuyunca, biraz düşünmüş ve hak vermiştim. Bu söze bir ilave yapmak gerek. Hiçkitap okumayanın böyle bir derdi yoktur. O her şeyi, el yordamı, tahminle, duyduklarıyla, babadan kalma usullerle, en doğrusunu bildiğini zanneder. Bir danışman yazarın kitabında okumuştum. Hizmet sunduğu bir iş insanına 'kitap listesi önersem, okumayı düşünür müsünüz?' diye sorduğunda,'kitap okumaya neden ihtiyaçhissedeyim ki, ben ayda ortalama,; ; dolar kazanıyorum' deyince, danışman yazar, ne cevap vereceğini şaşırmış. Siyaset, ticaret, STK üyeliği, inançbirlikteliği vb. sosyal aktiviteler makam sahibi olma, para kazanma niyetiyle şekillendiğinden karın doyurmayan, para kazandırmayan, makama tahvil olmayan 'kitap okumak' gereksiz ve zaman kaybı olarak yorumlanmaktadır. İşte bizleri kahreden, yorumlardan birisi de budur.

Her insan bir kitap, her kitap bir birikim ve deneyimi yansıtır. Bir insanın her alanı, derinlemesine bilmesi mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki, insanlar, dayanışma ruhu içerisinde birbirlerine muhtaçtırlar. Siz bana birşeyler katacaksınız, ben size. Yaşamın gerçeğini, çilesini, ıstırabını, yükünü, elemini, mutluluğunu birlikte paylaşacağız. Hayatın anlam arayışı budur. Bu evrende, insan olarak yaratılmanın gereği budur. 

Sahilde oturan, ağaçları görür, kumsala inen, suyun, denizin, güneşin, rüzgârın enerjisiyle tanışır. Denize dalan, değişik canlılar görür, suyun kaldırma kuvvetinden yararlanarak yüzer. Denizin dibine dalan ise apayrı bir dünya ile tanışır. Fakat sahil yolunda, aracıyla yol almakta olan bir sürücü bunların hiçbirini gözlemleyemez. Kitapların dünyası da buna benzer bir şey. Kitap okumayı önerdiğim bir dostum: 'çok okuyan değil, çok gezen bilir, neden kitap okuyayım' diye tepki vermişti. 'Kütüphanelerde, müzelerde, üniversitelerde, sergilerde, sinema ve tiyatrolarda geziyorsanız, bir nebze hak vereceğim' demiştim. Diyar diyar turistik gezilerle, ancak kişisel haz duyar, coğrafi bilginizi geliştirebilirsiniz. Bence hem gezmeli, hem okumalı. Bilim birikim, gelişim, değişim ve tekâmül sürecidir. Bunu ne yalnızca okumaya indirgemeli ne de yalnızca turistik gezilere.

Bütüncül yaklaşımda hepsinin ayrı bir yeri vardır.

Sözü şöyle bağlayalım: Bilgili, bilge, kendine yeten, içinde yaşadığı topluma ve insanlığa faydalı olmak isteyen: Felsefe, hukuk, edebiyat, sosyoloji, mantık, psikoloji, metodoloji, anatomi ve astronomi alanlarında kapasitesine göre bilgi sahibi olmasında yarar vardır. Bunun yolu da, göz ve beyin yorup, dirsek çürütüp, zaman ayırıp okumaktır, araştırmaktır.

Devam edeceğiz;