“Can bula cananını,

Bayram o bayram ola

Kul bula sultanını,

Bayram o bayram ola”

Alvarlı Muhammed Efe Hazretlerinin kaleme aldığı uzunca şiirindeki gibi canın cananı bulma, ona kavuşma arzusunun zirve olduğu günlerdir bayramlar...

Bu arzuyla -hali vakti yerinde olan- milyonlarca mümin Kabe’ye yüz sürmeye gitmiştir hacca...

Bu duygularla şehirler boşalır günler öncesinden... Herkes memleketine sevdiklerine ailesine kavuşmak için heyecanla yola çıkar... Tatlı bir telaş alır evleri, haneleri...

Yıllar yılı şehit aileleri her bayram şehitliklere koşar, kimi evladının, kimi eşinin, kimi babasının kimi kardeşinin mezarı başında hüzün dolu duygularla şehitlerinin bayramını tebrik eder...

Çok şükür artık devletimiz de uzun zamandan beri bayram günlerinde Mehmetçik ile bayramlaşmaktadır...

Nitekim her yıl olduğu gibi bu sene de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya aracılığıyla Tendürek Jandarma Üs Bölgesi'nde görevli Mehmetçik ile bayramlaşarak onların vesilesiyle Mehmetçiğimizin bayramını tebrik etmiştir...

Bayramlar hısım akraba ziyareti için de en uygun günlerdir...

Bayramlar aynı zamanda fakir fukarayı sevindirmek için Allah’ın mümin kullarına hem ihsanı hem imtihanıdır... İmtihanı kazananlara ne mutlu...

İşte o zaman “Bayram o bayram ola...”

Bayramlar, unutulmayan dostlukların pekiştirilmesi için de tatlı bir vesiledir...

Bayramlarda, teknolojiyle birlikte ortadan kalkan bayram tebriki gönderme geleneği vardı...

90’lı yılların başına kadar hemen her şehirde olduğu gibi İstanbul’da da Sirkeci Postanesi önünde bayram tebriki göndermek için kartpostallar seçilirdi...

İstanbul’un camileri, sarayları, mesire yerleri, erguvan bahçeli Boğaz resimleri; güller, laleler... Yüzlerce kartpostal fotoğraf... Her birinin arkasına birkaç satır el yazısıyla duygular yazılırdı, yüzlerde tebessüm...

Bayram tebrik zarfının ağzı diğer mektuplardaki gibi yapıştırılmazdı... Postane de normal mektup ücretinin yarısı kadar ücret alırdı.

Herkesin elinde deste deste zarf, postane önünde uzun kuyruklar oluşurdu...

Öte yandan bir dosttan, bir evlattan bir akrabadan gelen bu tebrik kartları var ya...

Eline geçenlerde ayrı bir heyecan ve sevgi oluştururdu... Sevinçle zarflar alınır kartpostallar dikkatlice çıkartılır, bir iki cümlelik duygular tekrar tekrar okunur, kartpostallar yıllarca saklanırdı...

Hatırı vardı...

Tabii ki teknolojiyle birlikte bayramlaşmalar da mesaj gönderme sistemine dönüştü...

Büyük kolaylık geldi...

Binlerce hazır mesaj görselini seçip rehberde kayıtlı isimlere topluca gönderiverir olduk...

Ama bu mesajlarımızın ufak bir sorunu vardı...

Hatırı yoktu...

Çoğumuz artık mesajlara bakmaya bile gerek duymadık...

Zaten çoğunlukla gönderen de kime mesaj gönderdiğini hesap etmeden gönderiyordu...

Dolayısıyla bir tuşa basılıp gönderilen mesajlar karşı tarafta da bir tuşla silinip çöp sepetinde son bulur oldu...

Bayramda mesaj göndermek bir değeridir...

Ama isme hitaben bir cümlelik de olsa içimizden gelen özel bir mesaj yazarak size özel bir görsel paylaşarak göndermeye çalışmaktır hatırlı olan...

Hatta ziyaret etmemiz iktiza eden (gereken) büyüklerimize telefon açıp bayramını tebrik etmek, halini hatırını sormak ayrıca bir vefakarlıktır...

İnsaniyetliktir...

“...

Dildeki Rahman ola

Dertlere derman ola

Âzâde ferman ola

Bayrâm o bayrâm ola...”

Bu duygularla Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum...