Fransa, çocuklarını kontrol etmekte zorlanıyor...

17 yaşındaki Nael M. isimli gencin polis kurşunuyla öldürülmesi Fransa’da gençliği harekete geçirdi...

Gençlerin dalga dalga protesto eylemlerine karışmasıyla olaylar ülke geneline yayıldı... Fransa Cumhurbaşkanı Macron bu protesto eylemlerine karşı üç ana konuya değindi.

Birincisi olayları bastırmak için daha fazla polis sokağa indirmekten söz etti...

Bunu başarmak kolay...

İkincisi ailelere seslendi... Reşit olmayan çocuklarınızı sokaktan çekin, dedi...

Bu ikincisinde bakalım aileler Macron’un sözüne bir devlet başkanı olarak ne kadar duyarlılık gösterecek? Çocuklar ailelerinin sözünü ne kadar dinleyecek?

Üçüncü konu ise çok önemli...

Sokak olaylarıyla ilgili sosyal medyanın şiddeti körüklediğini belirterek "hassas içeriklerin" kaldırılmasını ve bu içerikleri paylaşan kimselerin kendilerine bildirilmesini istemesi...

İşte burada “biz bu filmi daha önceden de gördük” diyor insan...

Olaylar... Sosyal Medya... Ve paylaşımlar...

Hatırlar mısınız?

George Floyd diye bir isim vardı...

Amerika’nın Minneapolis kentinde yaşıyordu... Onu da yine bir polis memuru olan Derek Chauvin gözaltına aldığı sırada diziyle boynuna basarak boğularak ölmesine sebep olmuştu...

25 Mayıs 2020'de yaşanmıştı bu polis şiddeti...

Ve 46 yaşındaki siyahi George Floyd’un 'nefes alamıyorum' diye bağırması ve polisin şiddeti cep telefonlarıyla kaydedilmişti. Bunu gösteren video kayıtları sosyal medyada ve ana akım medyada yayılınca Amerika’da bir anda protestolar başlamış ve 200'den fazla şehire yayılmıştı.

Birçok büyük şehirde, yağma ve ardından başlayan Vandalizm olayı korkunç boyutlara taşıdı... Sokağa çıkma yasağı ilan edilerek olayların önüne geçilmeye çalışıldı.

Bu süreçte 4.400 kişi tutuklandı...

***

Biraz daha geriye gidildiğinde

Kasım 2010'da da yine bir polis şiddeti yaşanmıştı...

Bu defa ülke Tunus’tu...

Bir meyve sebze satıcısı olan işsiz bir üniversite mezunu Muhammed Buazizi’nin satış arabasına polis el koymuştu...

Mağdur da protesto amacıyla kendini ateşe vermişti...

Bir anda başlayan protestolar Tunus'ta her şeyi allak bullak etmeye yetmişti...

Dahası bu dalgalanma 21. yüzyılın ilk çeyreğine “Arap Baharı” olarak damgasını vurmuştu...

Protestolar sonucu 1987’den beri ülkeyi yöneten Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali, Ocak 2011’de ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı...

Bu dalgalanma, daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün'e sıçramıştı... Hüsnü Mübarek de bu dalgalanma sebebiyle 30 yıllık görevini bırakmak zorunda kalmıştı...

***

Sosyal medyanın iletişimdeki yerini ve etkisini, sosyal medyayı kullanmak üzere tasarlayan ülkeler bile bu kadarını tahmin etmiyorlardı...

Ve kontrol edenlerin de kontrol elinden çıkmaya başladı...

Kim bilir yarınlar neleri gösterecek?

Sosyal medya denilen bu olgu şimdiye kadar Afrika’da sömürge imparatorluğu kurarak hayatını sürdüren ve büyük beş ülkeden biri olan Fransa’dan başlayıp Arap Baharından Avrupa baharına evrilebilir mi?

Kim bilir körfezde kriz bekleyenlere nispetle Avrupa’yı saracak olan bir krizle Avrupa kendi derdine düşer mi?

Kim bilir bu süreçte Afrika kıtası, Türkiye’nin başlattığı Afrika açılımıyla, sömürülen ülkeler olmaktan kurtulup ekonomik iş birliği ve ticaret yapılan ülkeler konumuna yükselir mi?

Bu tür olaylar sebebiyle birçok lider ülke kendi telaşlarına düşerken, Yeni Dünya düzeni kurmak üzere bu coğrafya üzerine hayal kuranlara nispetle büyük liderlik vizyonu ve dehasıyla, Türkiye’nin öncülüğünde yeni Türkiye Yüzyılına dünya merhaba demek ve ram olmak durumunda kalır mı?