Eğitim sisteminin ana omurgasını hiç şüphesiz devlet okullarımız oluşturur. Ülkemizin her şehir, ilçe, kasaba ve köyünde herkesin ulaşabileceği okul, devlet okuludur. Öğrenci, öğretmen ve diğer unsurlar değerlendirildiğinde sayısal anlamda açık ara öndedir.

Nicelik olarak büyük bir güce ulaşan devlet okullarımızın nitelik olarak da kalitesi özel okullar -bazı özel okullar, kesinlikle hepsi değil- seviyesine çıkarılmalı. Türkiye’nin eğitim başarısı bütün bu nicelikler dikkate alındığında başarılı olmak zorundadır. Doldurulmaya hazır milyonlarca bardak; en güzel, en doğal, en kaliteli meyve sularıyla doldurulmalı ki içene de içirene de keyif versin, umut versin.

Bunca öğrenciyi iyi yetiştirmek zorundayız. Devlet hantallığı, bürokrasi oyunları, ideolojik saplantılar nesiller üzerinde uygulanmamalı. Öğretmen girdiği sınıfın her türlü problemine destek olmalı.

Sadece dersime girer çıkarım, yazılı olmayan hiçbir işe koşturmam!” dersek; olmaz bu iş! Müdürü veya ideolojik olarak bana benzemeyen öğretmeni harcamak için enerji tüketmek yerine çocuklar için gayret etmek gerekiyor. Devlet okullarının başarısı öğretmenlerin tutum, davranış, gayret ve bakış açısıyla doğru orantılı olacaktır.

Öğretmenler tıpkı özel okullarda olduğu gibi sınıfındaki öğrencilerle yakından ilgilenmeli, velilerle sürekli iletişim halinde olmalı ve dersine girdiği sınıfların başarı ve başarısızlığından belirli oranlarda sorumlu olmalı.

Okul yönetimine destek vermeli, okulun ve öğrencinin derdiyle dertlenmelidir. Elbette ki dertlenen ve bu anlamda mücadele eden büyük bir öğretmen camiası vardır. Ancak bir de sadece “ek ders, maaş, özlük haklar” üzerine mütemadiyen konuşanlar var. Bunlar da konuşulacak elbette ancak yerinde, zamanında, kararınca ilgili makamlarla.

O kadar, orada bitmeli!

Lastik gibi uzatmadan sakız gibi çiğnemeden olmalı bu eleştiri.

Devlet okulu öğretmenlerinin çalışma yöntemi ile özel okul öğretmelerinin çalışma yöntem ve tekniklerini, farklı uygulamalarını dikkate almamız gerekiyor. Devletin özelden alacağı; özelin de devlet alacağı çok güzel örnekler mevcuttur.

Neden ikisinin ortası olmasın?

Bir taraf resmi yazışmaları dışına çıkamazken diğer taraf insan bedenini ve zihnini zorlayan ders saatleriyle, bazen etkili bazen etkisiz ve gereksiz uygulamalar hem ekonomik hem bedensel hem zihinsel anlamda insanı tüketmektedir.

Derdimiz insanımızın enerjisini, ekonomisini ve hayallerini ideolojik ve gereksiz işlerle meşgul etmek değil; geleceği ve geçmişi aynı potada eritebilen ve buradan çıkaracağı dersle öğrenciye, topluma faydalı olmaktır.

Devlet okulu da özel okul da buralarda hizmet alan insan da bizimdir. Hepsinin en iyi faydada buluşması gerekiyor.

Gelelim velilerimizle ilgili birkaç mevzuya.

Bazı veliler, devlet okullarında ya da özel okullarda; öğretmene, okul idaresine saygısız bir tutum sergileyebilir. Öğretmenin mesleki yeterliliğini sorgulayarak konuşmaya başlar ve kendi fikirlerini dayatmaya çalışır.

Bu durum öğretmenin motivasyonunu ve öğrencilerin eğitim kalitesinin düşürür. Velinin telaşı bazen bilinçli bazen bilinçsiz çocuğunun alacağı notun yüksek olmasıdır. Her veli kendi çocuğuna özel ilgi gösterilmesini ve derste ona soru sorulmasını istiyor.

Aynı veli okul yönetimlerine de ayar vermeye çalışıyor. Ders programı, geziler, bazı etkinlikler, öğrencilere yönelik okul içi uygulamalara varıncaya kadar müdahale etmeye çalışıyorlar.

Devlet okullarının ve özel okulların başarısı, geleceğe dair hedefleri; velilerin tutum ve davranışları, öğretmenlerin mesleki becerilerinden büyük ölçüde etkilenecektir.

Veliler, öğretmenler ve okul yönetimleri ve şemsiye olarak Millî Eğitim Bakanlığımız çocukların eğitim sürecine katkıda bulunmak için olumlu tutum ve davranışları sergilemelidir. Bu şekliyle kurumlarla birlikte insan kalitesi de yükselecektir.

Devlet okullarının başarısını yukarılara taşımak istiyorsak -ki herkes bunun için koşturuyor- farklı, etkili bakış açılarına ve uygulamalara ihtiyacımız olacaktır.

Eğitim alanındaki yeni gelişmeleri geçmişin birikimiyle yoğurarak ilerlersek başarı mutlaka gelecektir. Adil, saygılı, ölçülü ve tutarlı tutum ve davranışlar eğitimin tüm paydaşları için uygulanmalıdır.