“Başarısızlıklarla Yüzleşmek, Öğrenmek ve Güçlenmek"

Bir yetişkin olarak sadece bir kez yapma şansımızın olduğu ve asla başka bir fırsat bulamadığımız bir şey söyleyin?

Evet, ne söylerdiniz?

Hepimiz birçok kez başarısız oluruz ama bu vazgeçeceğimiz anlamına gelmiyor, gelmemeli. On üç kez düşüp on beş kez ayağa kalkacağız. Eğitimciler olarak bizim ve öğrencilerimizin başarısız olmasının sorun olmayacağı koşulları sağlamamız gerekiyor. Kısacası eğitim sisteminin pes etmemesi için yeni yolları bulacak olan ve uygulayacak olan yine biz eğitimcileriz.

Evet, zaman zaman başarısız olabiliriz ki bu başarısızlıklar yaşamın doğal bir parçasıdır ve bu şekilde öğreniriz.

Öğrenciler için veliler için birçok kez fırsatlar sunmalıyız, sunmalıyız ki hataları en aza indirebilelim. Alternatifler her insan için olmalıdır. Bazen bir doğrunun bile bin bir şekli vardır.

Bir yetişkin olarak, hayatta sadece bir kez karşımıza çıkan ve asla tekrar elde edemeyeceğimiz bir fırsatın değerini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hayatın sunduğu bu nadir şansları yakalamak, sadece kendi potansiyelimizi gerçekleştirmekle kalmaz, aynı zamanda çevremizdeki dünyaya da olumlu bir etki bırakmamıza olanak tanır. Her anı değerlendirmek, bu fırsatları en iyi şekilde kullanmak, hayatımızı zenginleştiren unsurlardan biridir.

Başarısızlık, yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Ancak bu, pes etmemiz gerektiği anlamına gelmez. Başarısızlıkların ardında yatan dersleri anlamak, hatalardan öğrenmek ve daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmak, gerçek başarının anahtarıdır. On üç kez düştüysek, on beş kez ayağa kalkabilme cesaretini bulmalıyız. Bu durum, sadece bireyler için değil, aynı zamanda eğitimciler için de geçerlidir.

Eğitimciler olarak, öğrencilerimizin başarısızlıklarını bir sorun olarak değil, bir öğrenme süreci olarak görmeliyiz. Eğitim sistemindeki koşulları, öğrencilerimizin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için uyarlamalıyız.

Başarısızlık, sadece bir sonuçtur; önemli olan, bu sonuçtan çıkarılan derslerdir. Bu nedenle, eğitim sistemini daha esnek ve öğrenci odaklı hale getirmek için çaba sarf etmeli, öğrencilere farklı öğrenme yolları sunmalıyız.

Her hatayı, düşük notu, akademik yetersizliği başarısızlık olarak görmek kesinlikle yanlıştır. Bunu eğitimciler anlasa da velilere anlatmak bir hayli zor oluyor.

Evet, her birimiz zaman zaman başarısız olabiliriz. Ancak bu, gelecekteki başarı şansımızı azaltmaz. Tam aksine, başarısızlıklarımızdan elde ettiğimiz deneyimler, bizi daha güçlü kılar ve başarıya ulaşma isteğimizi artırır. Eğitimciler olarak, öğrencilerimize sadece bir şans tanımak yerine, sürekli olarak yeni fırsatlar sunmalı, alternatif öğrenme yöntemleri ve çözümler geliştirmeliyiz. Her öğrencinin öğrenme tarzı farklıdır ve bu çeşitliliği anlamak, eğitim sisteminin gücünü daha yukarılara taşır.

Hayatta sadece bir kez yapılan şeyler, genellikle unutulmaz anılar ve deneyimler olarak kalır. Ancak başarısızlıkla yüzleşmek, bir fırsatı kaçırmak değil, aksine öğrenme ve büyüme şansını elde etmektir. Bu nedenle, eğitimciler olarak, öğrencilerimize başarısızlıklarıyla yüzleşme ve bu deneyimlerden öğrenme fırsatını sunarak, onların gerçek potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olmalıyız.

Unutmayalım ki, eğitim sisteminin pes etmemesi için yeni yolları bulacak ve uygulayacak olan yine biz eğitimciler olacağız.

Başarı ve başarısızlık, yaşamın dokusunu oluşturan iki zıt kutuptur. Özlü bir sözün sahibi der ki,

"Yayla cevizi sert rüzgarlarla cebelleşir ve bu cebelleşme onun kusurları için şarttır."

Yaşamın karmaşıklığı içinde, başarısızlık asla kaçınılmaz olmayan bir durumdur. Ancak, "Her düşüş, bir yükselişin habercisidir."

Cevizin sertliği, cebelleşmesindeki mücadele ile doğru orantılıdır. Mücadele ne kadar çoksa cevizin aroması, büyüklüğü, yumuşaklığı ya da sertliği ona göre şekillenir. Bu zorluklar da kaliteli Göğden cevizini meydana getirir.

Yaşamın zorluklarına karşı direnç göstermenin ve her düşüşten ders çıkartmanın önemini vurgulayan bir yayla cevizi hikayesidir bu. Hikâyenin sahibi de ceviz kadar mücadele vermiştir, eğitim için.

Öğretmenler olarak, öğrencilerimizle birlikte bu zorlu yolda yürüyoruz. Başarısızlıkların, hataların ve zorlukların olduğu bir eğitim sistemi içinde, sorumluluklarımızı yerine getirmek adına önemli bir rol üstleniyoruz. Ancak unutulmamalıdır ki,

"Her öğrenci bir çiçektir ve farklı alanlarda, dallarda, bölgelerde, mevsimlerde açar." Bu nedenle, her bir öğrenciye farklı fırsatlar sunarak, onların potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak bizim görevimizdir.

“Hangi mevsimde ne kadar çiçek açar, rengi nedir?” bilmek önemlidir.

Eğitimcilerin rolü, sadece bilgi aktarmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda, öğrencilere başarısızlıklarını kabullenme ve onlardan ders çıkarma konusunda rehberlik etmektir. Aynı durumu veliye de aktarmak önemlidir.

Biz öğretmeler olarak öğrencilerimize, "başka bir fırsatın var olduğunu ve bunun peşine düşmesi gerektiğini" anlatmalıyız ya da göstermeliyiz. Onları bu fikirlerle donatarak cesaretlendirmeli ve motive etmeliyiz.

Her bir eğitimci, idareci ya da öğrenci, "Bir doğrunun bin bir şekli vardır." gerçeğiyle karşılaşabilir ve bu çeşitliliği görerek, anlayarak kendi yolunu bulabilir.

Başarı ve başarısızlık deneyimlerimize dürüst bir şekilde bakmalıyız. Öncelikle eğitim sistemi içindeki zorluk ve hatalarla başa çıkmak, yeni ve yenilikçi yollar aramak bizim sorumluluğumuzdadır.

Çünkü, "başarı ya da başarısızlıklar, sabır ve çaba ile birleştiğinde anlam kazanır, vesselam!"