Özel okul öğretmenleri enflasyon zamlarını büyük oranda alamazlar. Yıllık zamları en az bir yıl geriden -o da yarısı bile olmaz- takip ederler. Ne memurdur ne de işçidir. Ne sendikalı olabilir ne de Harranlı!

Sendikalı olsa da hiç bir anlamı yoktur. Asgari ücretlinin aldığını alamayan öğretmenler de bir hayli fazladır. Devlet okulundaki öğretmenden iki kat daha fazla derse girer ancak aldığı para onun yarısı kadardır. Yarısını alanlar da kendini şanslı hissediyor.

Son yıllarda özel okullar daha çok öğretmen arayışında ki sebebini izaha lüzum yok. Özel okul öğretmenleri bu kadar yoğunluğa rağmen emeklerinin karşılığını genelde alamıyorlar.

Özel okulların devamlılığı mutlaka devletin desteğine ve denetimine ihtiyaç duymaktadır. Misal,

·         “Devlet, özel okul öğretmenlerinin maaşını ödeyebilir mi?”

·         Bunun okula ve öğretmene katkısı ne olur?

Düşünüp tartışmakta fayda var.

Bunun karşılığında da özel okullardan eğitim, öğretim adına yenilikler bekleyebilir. Öncelikle devletteki bir öğretmen hangi haklara sahipse özel okul öğretmenleri de en az o haklara sahip olmalıdır. Çalışma koşulları nedeniyle daha fazlası verilirse daha da hakkaniyetli olur.

Hem okulu hem öğretmeni desteklemek ve takip etmek gerekiyor.

Özel okul çalışanları keyfi, günlük, dönemlik, kişisel uygulamalarla baş başa bırakılmamalıdır. Kimsesiz ya da üvey evlat muamelesi gören yaklaşık yüz ya da iki yüz bin kişilik özel okul eğitimcileri için mutlaka bir şeyler yapılmalı.

Okulların kendi iç işleyişlerinde de büyük tutarsızlıklar var. Aynı ders saatine giren öğretmenler arasında büyük tutarsızlıklar var. Hatta daha az derse girenlerin daha fazla maaş aldığı durumlar. Özellikle pandemiden sonra liyakat, tecrübe ayaklar altında.

Öğretmenin veya diğer çalışanların tecrübesini her anlamda kullanmak isteyen okullar iş maaş vermeye geldiğinde, “Sizi bir tanıyalım, bu kurumda yenisiniz, yeni başlayanlara bu fiyat…” gibi falan filan cümleleriyle muhatap oluyorlar.

Bazı branşlar çok daha az ders saati karşılığında kendisinden iki kat fazla derse giren öğretmenden de fazla alabiliyor. MEB özlük ve mali hakları kesinlikle özel okul öğretmenleri ve diğer özel kurumlar için dikkate alınmalıdır.

·         Piyasa, okul, ekonomik vb. şartlar öne sürülerek bütün bu haksızlıklar savunulamaz.

·         Hangi vicdan sahibi bu kadar dengesizliği gönül rahatlığıyla tartabilir ki?

Devlet denetleyici ve düzenleyici olarak bu konuya mutlaka el atmalıdır. Bu kadar insan belirli sayıdaki kişilerin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Aynı okullardan, aynı imkânlarla mezun olup diploma alan bu insanlar sadece özel okulda veya özel bir kurumda çalışıyor diye bu durumda bırakılamaz, bırakılmamalı.

Özel kurumlar ya da özel okullar bir öğretmeni ya da başka bir çalışanı işe alırken on takla attırıyor. Yani uygulama sahasında devletin işe alma şartlarından çok daha çetin şartlarla mücadele ederek özel okullara, özel kurumlara girebiliyor bu insanlar.

Sosyal medyada, üniversitelerde, çeşitli akademik çevrelerde bu konuyla ilgili yapılan birçok çalışma varken bu kadar duyarsız davranılmasını anlamak mümkün değil. Bu duyarsızlığın acısını da gelecek nesiller yüklenecektir. “Dede koruk yer, torununun dişi kamaşır.” Özetle biz ve bizden öncekilerin yani, “Eskilerin yaptığı yanlış işlerden daha sonrakiler de zarar görür."

Kısacası özel okul öğretmenlerinin içinde bulunduğu durum ne insanî ne de vicdanidir. Konuyla ilgili o kadar komik, saçma, haksız mali ve özlük sorun var ki bini bir para. Yetkili ve ilgililerin duyarsız kalmadan konunun taraflarıyla bir araya gelerek ortak bir nokta bulunmalı.

Her okulun farklı, keyfî uygulamaları var.

MEB 15 saat karşılığında maaş verirken

20 ders saati maaş verenler,

26 ders saati maaş verenler

30 ders saati artı cumartesi karşılığında maaş verenler,

Ek ders vermemek için bukalemuna dönenler,

Nöbet parası verenler, vermeyenler

Sınıf öğretmenliği ve zümre başkanlığı için ücret verenler, vermeyenler,

Kırtasiye yardımı veren, vermeyen ya da verip geri isteyenler

Yaz tatilini olabildiğince azaltanlar,

Yaz tatilinde maaş vermeyenler,

Hafta içi ya da hafta sonu dershane ve etüt merkezi gibi çalıştıranlar,

Okul mu, etüt merkezi mi ya da dershane mi olacağına karar veremeyip üçü bir arada modelini uygulayanlar,

İlkelere, teamüllere, yasalara, öğretmen görüşlerine göre değil de tamamen ticari, kişisel yargılara göre uygulamalara imza atanlar,

Bu liste böyle uzayıp gidiyor.

Hiç mi iyi bir şey yok?

Elbette ki güzel uygulamalar da var ama bunların sayısı devede kulak.

Öğretmenler gününde ekstra güzellikler,

Dini bayramlarda ya da farklı gün ve zamanlarda sıra dışı mali destekler,

Maaş karşılığı ders saatini MEB gibi (az da olsa ) uygulayanlar,

Nöbet parasını verenler,

Ek dersi olabildiğince yüksek verenler,

MEB' in verdiği her türlü mali ve özlük hakları uygulamaya gayret edenler,

Yaz tatilini resmi olan neyse aynen uygulayanlar,

Yol ücreti ve çeşitli destek paketleri sunanlar,

Kira yardımında bulunanlar (Bu madde şimdilik temennidir. Varsa örneği paylaşabilirsiniz.)

Okuyan çocuk sayısına göre destek veren okullar

Her şartta ve zeminde öğretmenin özlük ve mali hakkını savunanlar,

Bu uygulamalar olacaksa da bir kritere bağlanarak, mali ve özlük haklar da düşünülerek yapılmalı. Yani hem okulu hem çalışanı hem de veli ve öğrenciyi düşünerek ortak noktada buluşmalı. Tüm taraflar hak olanı ortaya koymalı.

Herkes kâğıt üzerinde kendisini haklı çıkarabilir ancak vicdan terazisi aynı şeyi söylemiyorsa vay ki ne vay!

Özel okul sayısı kadar farklı uygulama var. Bu kesinlikle doğru değil. Okulun beklentisi yüksek ancak verilen maaş asgari ücret ya da ondan biraz hallice. Oysa özel okul öğretmenleri MEB öğretmeninden çok daha fazla iş yüküyle karşı karşıyadır.

Milli Eğitim Bakanlığı hem özel okul öğretmenlerine hem de özel okullara bir düzenleme getirmeli. Her özel okula göre farklı bir sistem; her özel okula göre mali, sosyal, özlük, ders saati vb. farklılığı olmamalıdır. Uygulamalarda bir standart –MEB standartları uygulanmalı- olmalı.

Özel okul standartları MEB standartlarından çok daha yukarılarda olmalı. Her şeye rağmen doğru ve hak olanı verme mücadelesinde olan okulları ve yönetimlerini tebrik ediyoruz.

Derdimiz hak olanı hakça paylaşmaktır. Kurumu, kişiyi bir kesimi hedef göstermek değildir, derdimiz. Umut, karıncanın sırtında, arının kanadında yolculuğuna devam ediyor. Kışlık buğday depomuzu da yiyecek balımızı da hazırlama telaşındayız vesselam!