Dünyanın eleştirel düşünen, doğruyu arayan, doğruyu seven aydınları, bütün insanlığın bilgi ve bilgelik birikimine katkıda bulunan düşünce sevdalılarıdır.

Onlar her zaman eleştirel bakmasını bilen, düşünce ve eylemleriyle, toplumların gövdesini oluşturan sessiz çoğunluğunun gözcüleri ve sözcüleri olmuşlardır. Tarihin her döneminde, eleştirel düşünmesini bilen aydınları izleyenler, iç dünyalarıyla birlikte, dış dünyalarına da zenginlik kazandırmışlardır. 

 Toplumlarda eleştirel düşünmesini, bilen aydınlara kulak veren yöneticiler, yönetilenlerin çoğunluğunun desteğini kazanmakta güçlük çekmezler. Dünyanın hiçbir ülkesinde, ço ğunluk doğruluktan şaşmaz. Bu yüzden bütün toplumlarda, çoğunluğun sesi doğruluğun sesi, çoğunluğun görüşü sağduyunun görüşü olmuştur. Çoğunluk eleştirel düşünen aydınlar gibi, içtenlikte, doğrulukta, iyilikte işbirliği ve elbirliği yapar.

Yöneticilerin kararlarının tartışılmaz olduğu toplumlarda, yönetilenlerin temel hak ve özgürlüklerini savunmak, eleştirel düşünmesini bilen aydınların, en başta gelen görevleridir. Eleştirilemeyen, hesap vermeyen, yöneticilerin yönettikleri toplumlarda, kültürel dokuları güçlendirmek, ekonomik yapılarını zenginleştirmek, dünyadaki gelişmelere uyum sağlamak başkaları tarafından izlenir olmak, yüzyıllar alır.

Yönetenleri, aydınları ve yöneticileriyle, eleştiriye açık olan toplumlar sürekli yenilenirler. İster yöneten, ister yönetilen, isterse aydın olsun, eleştirel düşünmek için, ter dökmek, tehlikeye atılmak, risk almak ve zora aday olmak, çok büyük önem taşır. Tehlikesiz, risksiz, kolay yolu seçenler, eleştirel düşünemez, toplumun düşünce ve eylem birikimine katkıda bulunamazlar. Eleştirel düşünme demek, topluma katkıda bulunmak için yarışmak demektir.

Savaşsız barış içinde bir dünya için, yönetenleri ve yönetilenleriyle, bütün kurum ve kuruluşların, eleştirel düşünmesini öğrenmeleri gerekir. Eleştirel düşüncenin gelişmediği toplumlarda, ekonomik, siyasal ve kültürel alanların hiçbirinde, göze görünür kalıcı bir gelişme olmaz. Eleştirel düşünme, bir düşünce paylaşma, bir düşünce geliştirme sürecidir. Paylaşılmayan düşünceler, benimsenecek gelişme gösteremezler.

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, eleştirel düşünmesini bilenler, yıkıcı değil, yapıcı bir işlev yüklenirler. Onların düşünce ve eylemlerinde, sözler eğilip bükülmez, açık, seçik, anlaşılır bir biçimde ortaya konulur. Onlar toplumların merkezini oluştururlar, eleştirel düşünmesini bildikleri kadar, karşı karşıya olunan sorunlara çözüm önermesini de bilirler. Onlarda düşünce ve eylem altın oranda harmanlanır.
Eleştirel düşünmede, ya düşünce ya eylem değil, hem düşünce hem eylem demesini bilenler, bütün ülkelerde saygıyla karşılanır. 

Düşünce ile eylem arasında, kan uyuşmazlığını giderenler, her alanda izleyenler değil, izlenenler olurlar. 

Eleştirel düşünmek, öğrenmeyi öğrenmek, sürekli yenilenmek, kusursuzlukla yarışmaktır.