'Başkasını, bizzat kendi içinden kavrayan [onunla aynılaşmaksızın] bir tür sempatiye dayalı bilgi tarzı.' Bu tanım, Fransız bilim adamı Paul Foulquié nin özlü yaklaşımıdır. [Pedagoji Sözlüğü (Sosyal Yayınlar)]. Okulda öğretmenlerin, evde ana-babanın elinin altında bulunması gereken bir kaynak kitap olabilir. Bu ve benzeri kılavuz kitaplara duyulacak ihtiyaç, tartışılmamalıdır bile. Nedeni açık: Türkiye de okul-çocuk-ebeveyn arasındaki bağlar kendi haline bırakılmış gibidir. Çocukta içgüdü ve dürtüler baskındır. Oysa eğitimden amaç, 'terbiye'dir.

Empati sözcüğünü günlük hayatta aşırı kullanıyoruz!.. Bu olgu üzerine bilgimizin yeterli olmamasından kaynaklanıyor biraz da. Dış-dilden bir sözcüğün sessel (fonetik) çekimine kapılıyoruz galiba. Kavramı bize taşıması gereken sözcük, bir silâh olup çıkıyor!..

Şiirde imge de benzer bir durumda değil mi? Belki biraz ileri gitmiş olacağım, şiir üzerine yazı yazarken, bizde bir etki bırakan bize çekici gelmiş çoğu duruma imge deyip çıkıyoruz işin içinden!..

Bilgisizlikten... Hayata bakışımızda olsun şiire ilgimizde olsun bizi muğlaklık denen halden kurtaracak olan sadece bilmektir. Modern şiir, özel dikkatlerdir.

Çiğ olan ilgileri gerekli bilgiyle yoğurmak durumundayız. İmge nedir, simgeyle olan durumu nedir bu ikisini birbirinden ayırt ettiğimiz zaman, birazcık görmeye başlarız.

Çünkü: Empatik idrak, başkasının sübjektif (öznel) dünyasını, 'sanki' o kişinin kendisiymiş gibi idrak etmektir. Psikoloji bilimi, ruhbilimciler, 'sanki'ye özel bir önem atfediyorlar. Diyorlar ki, -ama, bunun 'sanki...'ye dayanan bir durum olduğunu gözden uzak tutmadan...Titizlendikleri bir risk var: 'Sanki...' durumu kaybolduğu takdirde, aynılaşma söz konusu demektir, diyorlar. Doktor nedir? 'Müşterinin [hastanın] özel dünyasını sanki sizin kendi dünyanızmış gibi hissetmek, ama bunu yaparken 'sanki'nin varlığını unutmamak.' Tedavi ancak o zaman mümkündür.

Bir şairin şiirini -kendi şiirini bulması, ruhunda -en derin anlamında- insanla empati yeteneğidir.

*

Bir de yeryüzünde Müslümanlara has bir durum var: Komşuluk. 'Kişinin komşusuna olan empatisi' diyebileceğimiz, sosyal ve mânevî gelişkinliktir komşuluk. İslâm dini, 'İslâm Medeniyetini' temel ilkelerle oluşturmuş oldu. 'İslâm Medeniyeti'nin başka medeniyetlerden farkı aynı zamanda, üstünlüğüdür. Empati açısından düşünürsek, yeni şeyler görebiliriz.

Medeniyeti, salt teknoloji algılayanlar, sürüklenir ve bilinç-altı, Batı Medeniyetini benimsemiş olurlar!..

Kendi İslâm Medeniyetine itiraz etmek şandır, şöhrettir ya!..