Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi  ya da bilinen adıyla  İstanbul Sözleşmesi (2011 yılında), 45 ülke ve  Avrupa Birliği  tarafından imzalanan,  'kadına yönelik şiddet  ve  aile içi şiddeti  önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen' Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan uluslararası  insan hakları sözleşmesidir.

Sonda söyleyeceğimizi deyip, başa dönelim 'Anlaşılıyor ki, 2012 yılında İstanbul`da imzalanan, İstanbul Sözleşmesi hiçuygulanmamış, zamana uyulmuş ve destekleyenler tarafından da topluma ne olduğu da anlatılmamıştır.' 

Bir arkadaşımız 'ne dendi, aslı neydi?' şeklinde karşılaştırmalı, güzel bir çalışma yapmış .

'Sözleşme dine, kültürümüze aykırı' diyenlere:  Sözleşmede dine dair doğrudan hiçbir madde yok. Tersine 4`üncü maddede hiçkimseye dini inancından ötürü ayrımcılık yapılamayacağı gibi gelenek, görenek ve kültürün bir ayrımcılık sebebi olamayacağını söyler.

'Sözleşme boşanmayı artırıyor' diyenlere:  Sözleşmede evlenme ya da boşanmayı teşvik edici hiçbir madde yok. Boşanmaların başlıca nedeni uluslararası sözleşmeler değil, erkek şiddetidir.

'Sözleşme şiddeti önleyemiyor, ülkemizde istatistikler şiddetin azalmadığını gösteriyor' diyenlere:  Sözleşmenin şiddeti engelleyebilmesi için uygulanması gerekiyor. Sözleşme imzalandığı günden bugüne sürekli tartışma konusu edilmiş, içhukuka uyarlanmamış ve uygulanmamıştır.

'İstanbul Sözleşmesi ya da 6284 sayılı Kanun nedeniyle erkekler haksız yere ceza alıyor' diyenlere:  Hayır, şiddet uygulamaya hakkı olduğunu düşünen erkekler verilen cezaları 'haksız' buluyor.

'Sözleşme toplumsal cinsiyet kavramıyla bir toplumu ayakta tutan kültürel değerleri yok saymaktadır' diyenlere:  Toplumsal cinsiyet, toplumun kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü, sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve özelliklerdir. Kadınlar toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır.

'Sözleşme nafaka yükümlülüğünü erkeğe yüklüyor' diyenlere:  Sözleşmede nafakaya ilişkin bir cümle yok. Kaldı ki, Medeni Kanun`un da nafaka konusunda düzenlemesi bu ifadeye uygun değildir. Medeni Kanun`un 175`inci maddesi, cinsiyet belirtmeyen bir maddedir.

'Sözleşme dış güçlerce hazırlanmıştır' diyenlere:  Sözleşme çeviri bir metin değildir. Türkiye`nin kurucu üye olduğu Avrupa Konseyi`nin bir sözleşmesidir. Sözleşmenin yazım aşamasında yazıma öncülük eden Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi`nin Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı da ülkemizden bir kadındır (Gülsün Bilgehan). 

'Sözleşme eşcinselliği özendirmektedir' diyenlere:  Sözleşmede eşcinselliğe dair böyle bir ifade yok. Sözleşme açıkça şiddete karşı cinsel yönelim, cinsiyet kimliğine dayalı ayrım yapmayı yasaklar.

Sevgiyle kalın. (A.Uysal)'  Devam edeceğiz...