Günlerdir ayazlı bir kar havası var, yurdumda;

Her gün hava raporu veren abla ekrana çıkıp, yarın hava günlük güneşlik` demiyor artık. Ü lkemdeki ayaz, yüreğimi yakarken ince ince yağıyor düşünceler zihnime, kar taneleri gibi, hiçsusmaksızın. Kimi zaman mahzun, çaresiz kimi zaman öfkeli, endişeli kimi zamansa ümitli... 

Karmakarışık duygulardan arınıp ne düşüneceğimize, ne yapacağımıza, nereden başlayacağımıza karar vermeye çalışıyoruz. 

Böyle bir zamanda konuşmak olur mu diyorum ?

Zihnimdeki kar tanelerini, sessizce izliyorum. Oysa, buğulanmış bir cama resim çizen bir çocuk masumiyeti ile de kulak vermek istiyorum, bu kar tanelerinin her birinin vermek istediği mesaja, tek tek;

İçimize yağan kar taneleri ruhumuzu, bedenimizi, buz gibi yapsa da gönlümüzü bir kor gibi yakıp geçiyor. Dinlediklerimi anlatamazsam, içimdeki sesi susturmaya çalışırsam, tahammülü daha da zor oluyor.

Yazar her satırını, şair her mısrasını kendine söyler aslında   o yüzden, bu ayazlı havada, kar tanelerinin içimdeki yangına su serpmesine daha fazla engel olmak istemiyorum;

Yazıyorum, yazıyorum, yazıyorum; yazdıkça ağlıyorum, teselli bulmaya çalışıyorum, lakin günlerdir yazdıklarımı paylaşmaya utanıyorum, bunca acıdan sonra ne söylenebilir ki diyorum. 

Büyük bir mahcubiyetle, bu ihtiyatımı istişare ettiğim vakit Kıymetli, Eğitimci- Yazar Adem Keven Hocamın söyledikleri, yetişiyor imdadıma. 

Yazmanın ve paylaşmanın gerekliliğini, ehemmiyetini işaret ediyor sözleri, cesaret buluyorum kendimde; İnsan olarak çok utanıyorum, evet kul olarak çok mahcup durumdayım lakin sustukça da içimdeki yara derinleşiyor. 

Böyle zamanlarda insanın istişare edebileceği ehil dostlarının olması ne büyük bir lütuftur ki paylaşmanın doğru olduğuna kanaat getiriyorum sonunda. Milletçe yaşadığımız ortak duygulara tercüman olabilme niyetiyle dertleşme mahiyetinde yazdıklarımı, zihnime  üşüşen düşünceleri, dinlediğim kar tanelerinin mesajlarını paylaşmaya cesaret buluyorum. Şöyle diyordu Kıymetli Hocam

'Evet, ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Acımız çok büyük, fakat yaşananların da bir şekilde yazılması çok önemli. Bu acıların edebiyatımıza, şiirimize, müziğimize, sinemamıza, belgesellere girmesi gerekiyor. Sonraki kuşaklara aktarılması bu yolla mümkün oluyor. Yazmaya devam ediniz.'

Bu öngörü, tavsiye nasıl bir yol açıcıdır inanın bilmiyorum; Can simidi niteliğindeydi adeta.

İçiniz acıyor ve hiçbir şey yapamazken yazmaya, yazdıklarınızı paylaşmaya utanıyorsunuz yaşanan acılara, tanık olurken. Sizinle tam da olduğu haliyle paylaştığım sağ duyulu, tecrübe dolu bu tavsiye acıların zamanında paylaşılması gerektiğini de hatırlatıyor, aynı zamanda. Paylaştığım bu yazıların ve sonrakilerin, hizmet anlamında zerre bir kıymeti olacaksa bunun takdirini ve ecrini kendilerine atfediyor, Saygıdeğer Hocama bu vesile ile şükranlarımı arz etmek istiyorum. Bir öğrencinin yolundaki taşları kaldıran öğretmen olarak milletçe kader birliği yaptığımız, dertleştiğimiz bu yazıların, paylaşım vesilesi olduğu için.

Yazmanın da, ortak duygulara tercüman olma  ve dertleşme anlamında, önemli bir misyonu olduğunu hatırlayıp, cesaret kazanıyorum yeniden kendimle yüzleşmeye; 'Yazılan her satır okuyucunun anladığı şekliyle kıymetli ve değerlidir.' diyor  Sn. Adem Keven Hocam.

Bu nedenledir ki su akar yolunu bulur, hangi duyguya tercüman, hangi yüreğe teselli olur bilmiyorum, nasip elbette ki;

Ve yine eğitim branşı haricinde, kendisini öğrencilerinin maneviyatına adamış, Eğitimci-Yazar Kıymetli Veyis Yatkın Hocamın katkı ve destek sağlayan sözlerini paylaşmak istiyorum.

'Böyle zamanlarda, toplumumuzun duygu ve düşüncelerine tercüman olmak için, içimizdeki duyguları yansıtmaktır yazıp, çizmek. Heykeltraşlar, ressamlar, şairler, yazarlar, böyle zamanlarda ortak duygu, keder ve düşüncelere hep bu şekilde tercüman olmuşlardır nihayetinde birlikte doğru bir çözüme, yol bulabilmek için.' Çok kıymetli, yol gösterici, katkı sağlayan bu sözleriyle, teşviklerinden  dolayı Sayın Veyis Yatkın Hoca`ma teşekkürlerimi arz ediyorum.

İsimler ve ayni cümleler ile bu kadar ayrıntılı paylaşımdan maksadım şudur ki, evvela samimiyetimi ifade etmek istiyorum derin bir acı içerisindeyken dahi şikayet etmeden, bin bir dua ve teşekkürle hayata tutunmaya çalışıp, acısını Rabbine teslimiyetle kabullenmeye çalışan, sessizliği ve asaleti ile yaşayan aziz kardeşlerimin, içinde bulunmuş olduğu durumda, ortamda, söz söyleme konusunda dahi bu kadar özenle istişare yapılabiliyorken, medyada bu acılar üzerinden vazife çıkarılması, birleştirici değil, ayrıştırıcı manipülasyonların yapılmaya çalışılması, bana ağır geliyor. Yıllarca küllerinden doğmasını bilmiş bu 'Aziz Millet`e' ağır geliyor. Tabiri caiz ise, laf yarışına, laf ebeliğine, güçgösterisine, reklamlara, sinesi tok bu Milletin.

Neticede niyet hayr olmak üzere, içimizdeki acıya serinlik verircesine yağan kar taneleri misali duygu ve düşüncelerimi, teselli bulmaya çalışarak, paylaşmaya devam ediyorum. Acılar paylaşıldıkça azalır. Hiçbir şey olmamış gibi davranılması, acının görmezden gelinmesi, insanlık adına büyük bir değer kaybıdır. Şükürler olsun ki devlet, millet ve insanlık olarak bu acıyı paylaşma noktasında yalnız değiliz.

Depremle ilgili yaşananlara, neresinden  bakarsanız bakın hangi boyutu ile değerlendirirseniz değerlendirin her haliyle ve yönüyle 'ibret verici ';

Susmak bazen, en güzel çözüm iken, bazen de ölümden beter.

Bazı susmalar sabır, sükunet ve ibadet hükmündeyken; bazı susmalar ise sizi birçok zulme ortak eder. 

Rabbimiz hakkı görüp, hakkı söyleyip, hakkaniyet ile yaşamayı hepimize nasip eylesin.