Sultan Abdülhamid Han Sarayda kurduğu atölyede kendi tasarımı olan masalar mobilyalar yapıyordu. Yabancı devlet adamlarına ahşaptan oyma hediyeler gönderiyordu.

Sultan II. Abdülhamid, hayatı hakkında epey bilgi sahibi olunmasına, padişahlığı ve sürgün yıllarına dair birçok kitaplar yazılmasına rağmen, marangozluk yönü çok bilinmeyen bir padişahtır. Asıl maharetini sedef kakma, oymacılık ve marangozlukta göstermiştir. Sultan Abdülhamid’in marangozluğa olan ilgisi ve istidadı babası Sultan Abdülmecid zamanında baş göstermiştir. “Babamın marangozluğa olan merakı babasının zamanında başlamıştır. Çünkü Abdülmecid Han da marangozlukla uğraşmış ve yanında Halil Efendi’den ders almıştır. Büyükbabamın marangoz takımlarında bu Halil Efendi’nin imzası kazılı imiş. Takımlar Yıldız’da babamın atölyesinde idi. Kendisi de bu aletlerle çalışır idi. Avrupa’dan yeni sistem birçok aletler de getirtmişti. Yaptığı birçok sedefli, oymalı eşyalar Yıldız’da idi.” 

Tahta geçtikten bir buçuk sene sonra da bir atölye yaptıran şevketli padişah mesleğe, bir iş için saraya çağrılan Avusturyalı Karl Jansen adlı bir sanatkârın teşvikiyle başlamıştır. “Bu marangoz aletleri içinde, üzeri gayet ince sedef süslemeli bir Japon takımı da vardır, üst kısımlarında: ‘Hino de shyou kai zuu= Güneş Yükselir Bereket Yapar’ anlamına gelen bir yazı vardır.

WhatsApp Görsel 2023-08-07 saat 19.39.204123

YILDIZ SARAYINDA TAMİRANE-İ HÜMAYUN

Şehzadelerin marangozluk öğrenmesi ve Yıldız Sarayı’nın ahşap mobilya ihtiyacını karşılamak üzere hünkârın emri ile kurulmuş olan Tamirhane-i Hümayun, Yıldız Sarayı’nda iç bahçeye paralel uzanan kısmında tek katlı Bağdadi tekniğiyle yapılmıştır. “Büyük Marangozhane”de çoğu ecnebi olmak üzere 60 kadar işçi çalışmakta idi. İleri gelen ustaların ikisi Alman idi. Marangozhane müdürü Mehmet Efendi’ydi. Hünkâr hoşuna giden ahşap oyma işlerini konuklarına hediye etmiş ve 1888 yılında 35 beygir gücünde bir buhar makinesi ve buhar gücüyle çalışan bir de rende alınmıştır. 21 Mayıs 1901 tarihinde yayınlanan Averlek gazetesinde Yıldız Sarayı Marangozhanesi’nde yapılan bir kütüphane ve üzerinde bir ayna bulunan çekmece dolabının saraya hediye edildiği yazılmıştır.

123

Sultan Abdülhamid, Yıldız Sarayı’nda hususi dairesinin hemen yanı başında, geniş bir salonu kendisine iş odası, daha doğrusu marangozhane yaptırmıştır. Sultan kendine özel ilk olarak ‘Japon’ adı verilen bir el testeresi getirtmiştir. El testeresinin İstanbul’da kolayca bulunmasını sağlamak için Almanya’da bu aletten çokça sipariş verip getirtmiştir. Türk tahta işçiliğinin şaheserleri sayılabilecek dolap, masa, sandalye, yazıhane, kütüphane gibi ev eşyaları üzerine fildişinden kakma tekniği kullanarak eşyalar vücuda getirmiştir. Gençlik hatıralarıyla ilgili sultan şunları der: “Gençlerimiz memur, asker veya ulemadan olmayı tasarlıyorlar. Neden, Osmanlı, büyük bir tüccar, mahir bir zanaatkâr veya bir fen adamı olmayı düşünmüyor? Ben de marangozluk sanatı ile meşgul olduğumdan halka iyi bir numune sayılırım. Şimdiye kadar böyle çalışmaya alışılmamış olması pek yazık.” Sultan Abdülhamid Han’ın elinden çıkma bu mobilyalardan bir tekinin değeri bugün bile çok yüksektir. Cennetmekân Sultan Abdülhamid’in kendi eliyle yaptığı sandalye, masa, pencere ve dolaplarını teşhir ettiği bir oda sarayda mevcuttur. Marangozhane, tamirhane, bıçkıhane, kilithâne ve dökümhane bugün yıktırılmış, yalnız çini fabrikası muhafaza edilmiştir.

WhatsApp Görsel 2023-08-07 saat 19.39.204

Padişahın Eserlerinden… 

Sultan Abdülhamid Han’ın Şazeli tarikatı Şeyhi Muhammed Zafir Efendi için yaptırdığı Ertuğrul Tekke Camii o dönemde inşa edilen, Unkapanı ve Alibeyköy Şazeli tekkeleri içinde en büyüğüdür. Tamamen ahşap olan bu caminin mimarı Raimondo d’Aronco’dur. Mabeyn-i Hümayun müşaviri, Gazi Osman Paşa’yı padişah külliyesinin inşaatına nezaret etmesi için bizzat görevlendirmiştir. Sultan Abdülhamid Han bizzat kendisi yaptırdığı bu külliyeye toplam 821 bin 479 kuruş harcamıştır. Sırf tefrişat masrafı için Hazine-i Hassa’dan tekkeye 70 bin 71 kuruş, ayrıca bu mefruşatın tecdid ve tamiri için de 3 bin 334 kuruş ayırmıştır. Caminin minaresi taştan olup, duvarları kâgir, çatıları ahşaptır. Sultan 2. Abdülhamid kadınlar mahfelinin kafes kısımlarını bizzat kendisi yapmıştır. Afrika’dan özel olarak getirtilmiş olan gül ağaçları kullanılmış, kürsü de ahşap olup ayarlanabilir. Biri mihrabın tam önünde hünkâr kapısı, diğer kapı ise şeyhin kullandığı kapı olmak üzere camide iki giriş kapısı vardır. Şeyh namazı kıldırıp zikrini yaptıktan sonra geldiği kapıdan ayrılır. Bu camiye has bir özellik de padişah ile şeyh aynı kapıyı kullanmaz, ayrı kapılardan camiye girer ve çıkarlar, kapıları ayrıdır.

wp2

Hamidiye Camii, Sultan II. Abdülhamid tarafından Başmimar Sarkis Balyan’a 1884-1886 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kâgir, tek kubbeli ve tek minareli bir camidir. Kapıdan içeri girildiğinde Cemaat kapısı üzerinde “Besmele-i Şerif” ile “Ayet-i Kerime” yazılıdır. Hünkâr mahfili haremlik ve selamlık kısmındadır. Sultan Abdülhamid’in bizzat yaptığı bu kafesler sedir ağacından yapılmıştır. Abdülfettah Efendi’nin sülüs hattıyla yazdığı levhalar cami yazılarının büyük bir bölümü nü kapsar. Camide aynı zamanda Sultan’ın tuğrasıyla imza attığı kabartma bir hat yazısı mevcuttur. Kapı ile pencere arasında güzel bir yazı ile mihrap işareti yapılmıştır. Validesultan Camii ile Hamidiye Camii’nin kubbe kasnağı büyük bir benzerlik içerir. Kubbenin ön ve arkasında kalan bölüm düz mavi zemin üzerinde altın yaldızla işlenmiştir. Sülüs hattıyla “İhlâs Suresi” yazılı olan kubbenin dört kalın sütun üzerinde 20 penceresi vardır.

WhatsApp Görsel 2023-08-07 saat 19.39.2052