TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ

Yaşadığımız günler millî ve yerli savunma sektörümüzün şaha kalktığı günler olarak hatırlanacak gelecek nesiller tarafından. BAYRAKTAR, TUSAŞ, TOMTAŞ derken bir asır sonra da olsa Cumhuriyetin millî savunma sanayiine kavuşması yolunda görkemli hamleler birbirini takip etmekte

Peki bu hamleler bir günde mi başladı?

Değil elbette. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında atılan fakat ne yazık ki akim kalan adımların arkasından bu canlanma Türkiye’nin son 20 yılda kendine geliş süreciyle yakından bağlantılı. Uyanış 1973’te başlamış, Kıbrıs barış harekâtı ve hemen sonrasında yaşadığımız ambargolarla aciliyet kesbetmiştir.

1974’te Kıbrıs’ta Mehmetçiğin gerçekleştirdiği iki barış harekâtı, Cemil Meriç’in deyişiyle “Batı’nın deli gömleği”ni çıkarma yolundaki ilk ve beklenmeyen ciddiyetteki atağımız olarak hatırlanacaktır. İşte henüz harekât devam ederken sıcağı sıcağına yapılan bir yorum:

“Kıbrıs başarısı orduya güvenin yanında, kendi ekonomik imkânlarımıza dayanan, dışarıya mümkün olduğu kadar az bağlı milli bir harp sanayiine sahip olmamız gereğini de ortaya çıkardı.” (Ahmet Kılıçbay, Devir, 12 Ağustos 1974, s. 32.)

1974 bir uyanış yılıdır. Batı, Batı diye diye kendimizi batırdığımızın çıplak fotoğrafının çekildiği yıldır daha doğrusu. İşte savunma sanayiimizin kalbinde TUSAŞ (Türk Uçak Sanayii AŞ.) bir yıl önce bir meşale gibi yanmaya başlayacak ve içinde bulunduğumuz günlerde bu meşale her gün yerli bir ürünü, bir gün helikopter, diğer bir gün F-16’ların yerini alacağı iddiasıyla yola çıkan KAAN PROJESİ gibi nefes kesici hamlelerle bir milletin uyanışını tablolaştıracaktır.

Şimdi TUSAŞ’ın az bilinen kuruluş hikâyesine yakından bakalım. (Kaynak: Devir dergisi, 7 Mayıs 1973.)

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 14 ay öncesindeyiz.

Türkiye Cumhuriyeti 50. kuruluş yıldönümüne yaklaşırken bir yandan Boğaziçi Köprüsü inşa ediliyor, diğer yandan “kendi uçağını kendin yap” kampanyası düzenleniyordu. TUSAŞ’ın kuruluş Kanunu Meclistedir, geçici komisyon hızlı bir çalışmayla tasarıyı genel kurula sevk etmiştir. Yakında görüşülüp kanunlaşacaktır. 28 Haziran 1973’te kanunu çıkan TUSAŞ, Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulacaktır.

Zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nı kurduktan sonra bu defa TUSAŞ fikrine sarılmıştır. 12 Mart 1971 muhtırasının hemen sonrasında askerin dediği olmakta, muhtırada öngörülen “memleketçi reformlar” Meclisten peş peşe çıkmaktadır. Nedense hükümet bir tek TUSAŞ işini savsaklamaktadır. Özellikle 1972’de koltuğa oturan Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu savunma sanayiimizin gözbebeği olacak bu şirketi ciddiye almamakta, bir türlü Meclise sevk etmemektedir. Org. Muhsin Batur şöyle demektedir:

“Anlatıyoruz, rakamları sıralıyoruz. Dışarıdan aldığımız bir uçağa şu kadar para veriyoruz, bunu kendimiz yaparsak uçak başına şu kadar döviz kazancımız olacak diyoruz ama bakan inanmıyor bize.”

Sonunda bakan ikna edilir ve kanun tasarısını Millet ve Meclisi ve Senatoya sevk eder (o zaman iki meclisli bir parlamentomuz vardı). Komisyonlarda iş uzamasın diye hemen bir geçici komisyon kurulmuştur. Hava kuvvetleri yetkilileri tam ikna olsunlar diye vekil ve senatörlere bir gezi düzenlemiş, Eskişehir ve İstanbul’a düzenlenen küçük tur sonunda Komisyon Başkanı Tevfik Koraltan ve arkadaşları ikna olmuş ve tasarıyı komisyondan hızla geçirmişlerdi.

Kabul edilen metne göre TUSAŞ 1,5 milyar liralık bir şirket olacak, hissesinin %55’i Hazineye, %45’i de Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na verilecekti. Bir uçak fabrikası kurulacak, askeri ve sivil havacılıkta kullanılan her türlü uçak, helikopter vb. motorlu, motorsuz araçları, yedek parça, donanım ve malzemelerini imal edecekti. Dışarıdan alınan bir uçak 38 milyona liraya mal olurken TUSAŞ bunu 29 milyona mal edecek, uçak başına tam 9 milyon lira tasarruf edilmiş olacaktı. 1977’ye kadar 200 montaj uçak imal edilecek ve 1 milyar 800 milyon lira tasarruf sağlanacaktı. 1977 sonlarında gövdede %85, motorda ise %50 yerli yapıma ulaşılacaktı. 1980 yılına gelince hem gövde, hem de motorda yerli üretim oranı %85’e çıkmış olacaktı.

TUSAŞ’ın web sitesinde verilen bilgiye göre 1984 yılında Türk-ABD ortak yatırım şirketi olarak TAI kurulmuş, 2005’te TAI'nin yabancı hisseleri Türk hissedarlar tarafından satın alınarak şirket yeniden yapılandırılmış. Ardından TAI ve TUSAŞ birleşerek, TUSAŞ–Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. çatısı altında faaliyetlerini genişletmiş, havacılık ve uzay sanayi sistemlerinin geliştirilmesi, modernizasyonu, üretimi, sistem entegrasyonu ve yaşam döngüsü destek süreçlerinde Türkiye'nin teknoloji merkezi konumuna gelmiş.

Bilesiniz ki böyle bir hikâye var yakında gururumuz olacak KAAN’ın arkasında.