Bursa Bab-ı Nun Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği Başkanı Hattat Mahmut Şahin ile Muradiye Kur`an-ı Kerim ve El Yazmaları Müzesi`ni konuştuk.

Anadolu coğrafyamıza hüsn-i hat sanatının incelik ve irfanını arz etmek üzere 17 yıldır yollarda bulunan yolcu sanatkâr' Hattat Mahmut Şahin ile hüsn-i hat müzeleri mülakat serimizin ikincisinin öznesinde Muradiye Kur`an-ı Kerim Müzesi var. Birkaçgün içinde de Afyonkarahisar Ahmed Şemseddin Karahisârî Hüsn-i Hat Müzesi`ni teşrih masasına yatıracağız biiznillah!

`height=

Mahmut hocam, Amasya Şeyh Hamdullah Hüsn-i Hat ve Yazı Müzesi nden kısa bir süre sonra Bursa Muradiye de Kur an-ı Kerim Müzesi tesis edilmesine öncülük ettiniz. Muradiye Kur`an-ı Kerim ve El Yazmaları Müzesi fikri evvelemirde nasıl ortaya çıktı?

Aslında Bursa Muradiye Kuran-ı Kerim ve Yazma Eserler Müzesi projesi, Amasya Şeyh Hamdullah Müze projesinden daha önce başladı. Gazeteci İrfan Altıkardeş Bey ile eskiden beri Bursa`ya Kur`an-ı Kerim müzesi kurulması üzerine sohbet ederdik. İrfan Bey`le birlikte daha önceleri poliklinik olarak kullanılan İmaret binasını gezerken müzenin bu mekânda âlâ bir keyfiyette hizmet edebileceği kanaatine vardık. Böyle bir mekân fikri aklımıza geldi. Bu fikri aynı gün Bursalı iş ve kültür insanlarından Hayrettin Akpınar beyle paylaştık. Bu heyecanı talebelerim ile paylaşınca onlar da heveslendi. Eserler hazırlanmaya başlandı.

Müze tesis sürecinden bahseder misiniz? Muradiye müzeye nasıl mekân oldu?

Uzun süren protokol ve restorasyon sürecinin sonrasında müze açıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanı Aziz Elbaş beyin samimi gayretleri ile bir komisyon kuruldu.

`height=

Komisyonda kimler vardı?

Komisyonda Bursa`nın sanat çevresinden ve üniversiteden arkadaşlar vardı. Öncelikle her müzede olması gereken senaryo hazırlandı. Hicabi Gülgen arkadaşımız senaryoyu hazırladı. Eser bağışları geldi ve başta benim talebelerimden olmak üzere yüzün üzerinde eser toplandı. Belediyenin arşivinde olan mevcut eserler de gelince gayet güzel bir müze oldu.

Müzeye kimler, hangi sanatkârlar ve sanat grupları/dernekleri eser bağışladı?

Bursa Bab-ı Nun Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği, Eskişehir Vel-Kalem Geleneksel Sanatlar Kültür Derneği, Kütahya Vav Geleneksel sanatlar ve Kültür Derneği ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Konservatuvar Müdürlüğü nezdindeki sanatkârlar, öğrencilerim, memleketimizin muhtelif kentlerindeki öğrencilerim ve bazı hattat arkadaşlarımız eser bağışladı. Her birinden Hakk Teâlâ razı ve memnun olsun. Ayrıca çeşitli illerdeki öğrencilerim eserler bağışladı. Daha sonra bazı hattat arkadaşlarım da eserler hediye etti.

Müzenin konseptini de konuşalım dilerseniz...

Müzede yazı tarihi, sanat malzemeleri, hüsn-i hat sanatı eserleri ve yazma eserler bölümü var. Müzede senaryoya pek uyulmasa da yine de seyrine doyum olmayan eserler Bursalıların ve diğer illerden gelen ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor.

Geride kalan iki yıla yaklaşan süre içerisinde müze Bursa`nın kültür sanat ve estetik ortamına ne türden ilave katma değerler üretti?

Öncelikle Bursa`nın doğal müzesi olan Muradiye semtinde tesis edilmesi çok isabetli oldu. Sultan 2. Murad Han`ın ve Cem Sultan`ın kabirleri mekânı eşsiz kılıyor. Dünyanın dört bir tarafından ziyaretçiler geliyor. Bunun yanında müze ile sanata da doyuyor.

Müzeye birkaçdefa gittim. Her defasında yazıların yeri değişmişti. Müzedeki eserlerin yerleri mi değiştiriliyor? Ne oluyor? Müzenin ana bölümlerinde Iraklı bir hattatın pek çok yazısı var. Bildiğim kadarıyla onlarca Türk hattattı eser bağışladı Muradiye ye. Bu eserler nerede sergileniyor? Münavebeli olarak mı asılıyor? Ne/neler oluyor?

İlk zamanlar orta avluda bizim bir sergimizin eserleri vardı. Eserler bağışladığı halde sahiplerine geri verildi. Hücrelerdeki eserler ise duruyor. Geçen sene Bursa`da hüsn-i hat seminerlerimize başladığımız ilk hafta İrfan Altıkardeş beyle birlikte müzeye gittik. Bir de ne görelim!

`height=

Ne gördünüz?

Zamanında belediyenin Iraklı bir hattattan aldığı eserler orta avluda. Yetkililere 'geçici sergi midir, nedir?' diye sorduğumda kalıcı olduğunu öğrendim.  Az önce senaryoya uyulmadığından bahsederken aslında biraz da bu hususa işaret etmek istemiştim.

Iraklı hattatın yazılarını hüsn-i hat sanatı bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanat açısından hiçbir değeri haiz değil bu yazılar. Böylesi yazıların müzenin ana avlusunda sergilenmesi çok sıradan olmuş. Yetkilileri uyardım ve 'Arap hattata Bursa Büyükşehir Belediyesi nezdinde özel müze mi kurdunuz?' sualini tevcih ettim. 

`height=

Sanat açısından hiçbir değeri haiz değildir` cümlenizi açar mısınız?

Bizim geleneğimizde sürahi, vazo ve göz formunda yazılar yoktur.  Osmanlı Cihan Devleti hattatları güzelliği sadelikte bulmuştur ve bu sanatın hamisi olmuştur. Sanatkar ecdadımız sırf görselliğe itibar etmemiş tasvirden sakınmıştır. Zamanında bir bilene danışılmadan alınan söz konusu tablolar sanat eseri gibi hürmet görüp orta avluda sergileniyor. Yetkilileri bu konuda uyardım, inşallah bu hatadan tez zamanda dönerler.

Müzemizdeki eserler yeterince konulup gözetilebiliyor mu? Eserlerin sergilenme tercihleri vakıa mutabık mı?

Derviş hücreleri denilen hücrelerin içlerindeki eserler gayet korunaklı.  Ama müze avlusunda bulunan ve fakire ait olan dünyanın en büyük Hilye-i Şerif`i maalesef zarar gördü.

Bu bağlamda ketebe koymaya muvaffak kılındığınız dünyanın en büyük hilyesi sıfatını haiz hilye-i şerife levhasının yer/mekân seçimi uygun mu?

Eserin sergilendiği yer uygun değil. Direkt olarak güneş ışığına maruz kalıyor. Cam ölçülerinin oldukça fevkinde bir eser olduğundan ziyaretçilerin direkt temasının olamayacağı bir yere alınmasını defalarca söyledim ilgililere.   Tekrarda fayda var. Mezkû r eserin elle temas olmayacak bir yerde sergilenmesi gerekiyor.

Devasa hilye-i şerife nasıl zarar gördü?

Fiziki temizlik ile! Bir temizlik işçisi su ve bez ile eserin yüzeyini temizlemeye çalışılmış. Sonuçortada. Daha önce dersanenin sol tarafına ve zeminden bir hayli yukarıya asılmasına karar verilen eser yere yakın asılmış. Şu an için restore ediliyor. İnşallah tekrarlanmaz.

`height=

Ebatlarından bahseder misiniz?

Ebat olarak 6.30× 3.30 mt. ebatlarındadır.

Bu eser ne kadar tanıtılıyor?

Yeterince tanıtımı yapılmadığını düşünüyorum.  Bir yere dünyanın en büyük vazosunu koysanız binlerce kişi ziyaret eder. Afganistan da dünyanın en büyük yazma Kuran ı Kerim`i sergileniyor. Kuran ı Kerim için özel müze tesis edildi. Biz ise eserlerimize lakayt kalıyoruz!

Muradiye Kur`an-ı Kerim Müzesi ilk açıldığında çocuklar, sonraki yılda da temizlik görevlisi hilyeye zarar vermişti. Uzun süredir hilye öylece kalakaldı! Hatta 12 Mart 2020 tarihinde İttifak Gazetemizde konuyla ilgili olarak 'Bursa Kur an Müzesi nin hâl-i pürmelâline dair...' kaleme aldığım yazıda restorasyon gecikmesini eleştirerek 'müzelerimiz yeteri kadar korunuyor mu?' sorusunu gündeme getirmiştim. Eser restore edilerek yerli yerine asıldı mı?

İbrahim Ethem Bey, az önce de belirttiğim gibi maalesef müzemizdeki eserler hakkıyla korunamıyor. Ve dahi söz konusu çalışmamız el`an restore edilmiş değil.

Bunun sorumlusu kim?

Sorumlusu benim! Bunun suçunu kendimde arıyorum. Eserlerin bedel verilmeden edinilmiş olması profesyonel bakış açısını kavratmıyor.  Eğer dışarıya kaçırılmış bir eser olsaydı ve dahi milyonlarca lira verilerek ülkemize getirilseydi akıbeti kesinlikle böyle olmazdı. Cumhuriyet döneminde bize miras kalan Osmanlı eserlerini ne kadar koruyabildik ki! O eserleri bizim coğrafyamızdan çalanlar kurdukları müzelerde itinayla sergiliyorlar.

Restorasyon işleri bu kadar zor mu? Yahut bu ihmali nasıl izah etmeliyiz? 30 dönümlük alan üzerine Rumelihisarı`nı 90 günde inşa eden Fatih Sultan Mehmet Han`ın torunlarına ne oldu? İstanbul`un Fatih`i surlara Efendimiz`in (sav) ism-i şerifini yazarken, Sevgili Peygamberimizin (sav) sî ret ve suretinin, güzel ahlâkının, en güzel bir şekilde yazıldığı 9 metrekarelik bir eser nasıl oluyor da 120 günde restore edilemiyor?

Bize bir şey oldu İbrahim Ethem Bey, öncelikle duyarsızlaştık. Kültür, sanat, estetik gibi mevzulara yerel yönetimlerimiz daha fazla ilgi duymalı, kaynak ayırmalı. Ve en önemlisi de bu hususları kendine dert etmiş kişilere görev ve sorumluluk yüklenmeli. İslam sanatlarıyla ilgili müzelere öz sanatlarımızla, kitap sanatlarımızla ilgili kişilere birinci derece sorumluluk verilmeli.

Müzeden sorumlu belediye yöneticisine hilye restorasyonu için talebeniz Serap Tepedelen`i önermiştim. Serap Hanım çalışmalara başladı mı?

Evet son aldığım bilgiye göre inşallah eserimiz Serap Hanım`ın ellerinde hakkıyla restore edilip tekrar yerinde sergilenecek. Serap Tepedelen Hanım benim Eskişehir`den talebem. 'Kabili irşâd olan üstad olur üstaddan' kabilinden. Bizden âlâca yazar.

`height=

Adı üzerinde Kur an-ı Kerim Müzesi. Kur an-ı Kerim ilimlerine yönelik olarak müzede neler yapılabilir?

Müzede bu güzide sanatların eğitimleri verilebilir. Sergiler, konferanslar, sempozyumlar düzenlenebilir. Gelen ziyaretçilere kitap sanatlarımızın vücuda getirilmesinin tüm aşamaları gösterilebilir.

Muradiye de Mushaf kitabetine yönelik herhangi bir çalışma yapıldı mı?

Aziz Elbaş bey ile bu konuyu görüşmüştük.  Dünyanın en büyük ebatlı Yasin-i Şerif`ini yazalım diye.

Biraz detay bilgi verir misiniz?

Tabii ki. Yasin-i Şerif`in her sayfası bir dönemi ihtiva edecekti. Birinci sayfada Emevi dönemi kufisi, ikinci sayfada Abbasi döneminin harekeli kufisi, üçüncü sayfada Safevi dönemi muhakkakı, dördüncü sayfada Memluk dönemi muhakkak reyhanisi, beşinci sayfada Selçuklu dönemi sülüsü ve altıncı sayfada Osmanlı dönemi nesihi yer alacaktı. Eserin hemen yan kısmına ilave edilecek bir mekanizma ile sayfaların tuşa basılarak döndürülmesi temin edilecek ve her bir sayfa dönemlerinin kıraatlerini ziyaretçilere dinletecekti.

Ne oldu bu projenize?

Şu an için akim kaldı diyebiliriz;

Bursa da pek çok hattat ve hat talebesi var. Mushaf müzesi hat sanatkârlarının gündemine dâhil edilmesi için kurum yöneticilerine ne türden görev ve sorumluluklar düşüyor?

Bir hane eğer içinde yaşanırsa yıllara, asırlara sârî olur. O hane terk edilirse önce çatısı çöker, sonra kendisi.  O yüzden öz sanatlarımıza hizmet eden, İslam sanatlarını hatırlatan, medeniyetimizi medeniyet yapan kurumları, mekânları canlı tutmalıyız.

Son üçcümlemle anlatmaya çalıştıklarınıza bir örnek verebilir misiniz?

Tabii ki: Ulu Cami. Bursa Ulu Cami ecdadımızdan bizlere miras kalmıştır.  İçi İslam Türk yazı sanatının en mühim örnekleriyle müzeyyendir.

17 yıldır Bursa`ya gidip geliyorsunuz. Bursa`da kimlerden destek gördünüz?

Ben ömrümün 17 senesini Bursa`ya verdim. Yanımda talebelerim hariçkimsenin desteğini görmedim. Hocalarımın bir tek sözü ile tam 17 senedir her hafta Bursa`ya gidiyorum. 17 sene!` Söylemesi dile kolay geliyor değil mi! Bir zamanlar bize verdikleri Şabaniye Tekkesi`ni bile hiçbir sebep yokken elimizden aldılar.

`height=

Yaşadıklarımdan yılmadım.

Ben bu yola çıkarken Allah tan başka kimseye güvenmedim. Yaşadıklarımdan yılmadım. Bunu yakın çevremdeki talebelerim bilir. İnanın ilk seneden sonra kimse buna dayanamazdı.

Şikâyetçi misiniz?

Şikâyetçi değilim ama biraz kırgınım yerel yönetimlere. Ben hocalarımdan aldığım klasik eğitimi Anadolu`ya taşıma gayretinde iken onlar tüm çabalarımıza ilgisiz kaldılar.

Canları sağ olsun!

Ama canları sağ olsun. Şimdi Bursa, Eskişehir, Kütahya, Kocaeli, İstanbul ve Türkiye nin çeşitli illerinde yetişmiş talebelerim var. Ben kanaatimce üzerime düşen görevleri elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Mevla`m da buna şahittir. Hiçbir zaman maddiyat ile ilgili taleplerim olmadı. Talebelerim ile birlikte yüzlerce cami ve mescide fisebilillah levhalar yazdık. Yardım sergileri açtık. Ben Anadolu`da iken bu sanatın başkenti İstanbul dakiler sefasını sürdü, biz bu işin cefasını çektik. İstanbul daki sergi, konferans vb. etkinliklere katılamadık. Kendimi sanat ve edebiyatta kitaplarla tezyin etmeye çalıştım. Talebelerimden de çok şey öğrendim.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Dileğim şudur: Herkes yaşadığı şehre gereği kadar değer versin. Çünkü nice bitip tükenmek nedir bilmeyen hazinelerimiz var Anadolu coğrafyamızda.  Ben bir şehre gidince orası ile ilgili yayınları, kitapları almaya çalışırım, mimari eserleri ve de özellikle hazireleri gezerim. Ve dahi yerin altının üzerinden daha zengin ve ulu olduğunu düşünürüm! Ve akabinde de o şehir ile ilgili nasıl faydalı olabilirim?'i kendime dert ederim. Herkesi de dertli olmaya teşvik ederim.

Eyvallah. Teşekkür ederim Mahmut Hocam.

Allah her daim yâr ve yardımcınız olsun inşallah İbrahim Ethem Bey. Ben de teşekkür ediyorum. Var olunuz.