Öncelikle Ramazan ayınız mübarek olsun. Ramazan kavramı iki manaya gelmektedir. Birisi yanmak diğeri yağmurdur. Müminler oruçtutarak günahlarını yakarken, rahmet serinliğinde kalan günahların da yağmur yoluyla temizlemektedir. İstanbul`da ramazan ayı dün nasıl renkli ve neşeli ise bugün aynı neşe ve güzellikte bizleri karşılıyor. 11 ayın sultanı ramazanda, meydanlardaki iftar sofraları, ardından da sahura kadar süren kültür ve sanat etkinlikleriyle renklenecek. İnsanlar iftardan sahura kadar ayakta ve ramazan coşkusunu yaşayacaklar. Ramazan`da iftar ve sahuru sokaklarda da geçirenler oluyor. Duman tüten bir semaver, ateşi harlanan mangallar, yere serilmiş kilimlerin üzerinde yemek yiyenler, etrafta oynayan çocuklar, keyifli muhabbetler ve bunların hepsi İstanbul`daki geçmiş ramazan manzaralarından görüntülerdir. Sahiller, parklar, bahçeler hâsılı nerede bir yeşil alan varsa insanlarla dolup taşması ve iftar için gelenler sahur yapıp sabaha karşı evlerine dönenleri hep Ramazan hatırlatır. Sultanahmet, Eyüp, Yenikapı Meydanı, Zeytinburnu, Bakırköy, Ü sküdar ve Haliçsahilleri ramazan dolup taşar. Bir yanda fethin sembolü Ayasofya diğer tarafta tüm ihtişamıyla Sultanahmet Camii müminleri selamlar. Kandiller ışıl ışıl ve mahyalarda güzel yazılar hep ramazanlarda bizleri karşılar.

İftar ve sahur vakti!
Belediyelerin ramazan faaliyetleri takdire şayandır. Ancak iftar öncesi ve sonrasında devam eden sazlı-sözlü âdeta bir eğlenceye dönüşme temayülü gösteren faaliyetler ramazanın uhrevi yapısını incitir. Çünkü ramazan ayı sade, yalın, arı ve duru ihya etme fırsatı iken bu ay panayıra dönüşmesi bu ayın safiyetine gölge düşürür. Şimdi çoğu televizyon kanallarında iftar ve sahur vakitlerinde hocalar konuşma yapıyorlar. Bu hocaların kimisi dua ediyor, kimisi sorulan sorulara cevap yetiştiriyor, kimisi menkıbe anlatıyor ve kimisi de ilahi ve yanık türküler eşliğinde evlerin içine âdeta misafir geliyor. Halkı bilinçlendiriyorlar. Ancak bu programlar gösteriye dönüşmemelidir.
Yurt içinden ve yurt dışından gelen herhangi bir insan İstanbul`da iftar ve sahuru otuz gün boyunca bedava yapabilir. Bunun için belediyelerin rehber kitapçıklarına bakmaları yeterlidir. Bir başka husus ise Türkiye`de yapılan bütün ramazan faaliyetleri İstanbul`da yapılanın yarısı bile değildir. Bu da İstanbul`un ne kadar bereketli ve cömert bir şehir olduğu gösterir. Ramazan bereketi böyle bir şey olsa gerek!   

Batılı gözüyle Ramazan!
Rahmet, bereket ve kurtuluşa ermek olan Ramazan ayı ile ilgili Artvin Çoruh Ü niversitesi Dr.Öğretim Ü yesi Svitlana Nesterova`nın '3 Ramazan' isimli denemesini hiçdeğiştirmeden siz aziz okurlarla paylaşmak istiyorum: 
'Güneş denize batarken ne hoş, ne yumuşak renklerle boyamıştı şu gökyüzünü;  
Hafif maviden mora, lilaya ve pembeye ve henüz adını koyamadığımız binlerce tonlara giydirdi güneş ayrılırken gök kubbesini;  
Hala ılık olan sahildeki çakıl taşlarda oturuyorduk, önümüzdeki sonsuzluklara bakarak: Denizin ürkütücü derinliğine, ufuk çizgisinin ulaşılmazlığına, göklerin sonsuz yüksekliğine;  
Ve aynı zamanda herkes (bundan eminim) içindeki sonsuzlukları veya sonuçsuzlukları düşünüyordu: bitirilmemiş hikâyeleri, geleceğin süregelen belirsizliğini, bir türlü bitmeyen giderilmeyen yalnızlığını;  
Gökyüzünde oynatılan bu muhteşem renkler oyunu karşısında bizim yüzlerimizin dağınıklığı ve bakışlarımızın dalgınlığı ancak bununla açıklanabiliyordu. Evrenin tüm sonsuzluklarının kesiştiği şu sahil hattında yatan küçük çakıl taşlarından farklı değildik-biriktirdiğimiz sıcaklığı korumaya çalışarak, büzülerek sessizce oturuyorduk.. 
'Bakın, hilal' dedim. Sanki görünmez bir el tüy kalemini süte batırıp gök yüzeyinde ince bir çizgi çizmiş. Eflatun zeminde şeffaf ve narin görünüyordu, masalsı çok güzeldi;  
Yeni ay doğdu, demek; Doğru, Ramazana girdik; 'Ramazan Ayı bu' dedi aramızdan birisi; Şimdi sonuçsuzlukları boş vererek tüm dikkatimi gençaya çevirdim. 
O, gittikçe koyulaşan gökyüzünde belirginleşiyordu, içışığıyla doluyordu. Birden onu, uzay boşluğunda duran bir gök cismi olarak değil, tersine, bizden aydınlık âlemini saklayan göğün lacivert örtüsündeki yarık olarak gördüm. Sanki görünmez bir el kapı araladı ışık saçan dünyaya açılan kapıyı;  
Bu ay boyunca gün geçtikçe gittikçe açılacak o kapı, hayatın yeni bir dönemine, kimiler için yeni bir aşamaya bir tür geçit oluşturacak;  
Ramazan Ayı`nın anlamı birden kurgulandı kafamda. Belki, bazı sonsuzluklara ve sonuçsuzluklara son vermemiz için bir vesiledir bu diye düşünerek uzun uzun baktım gençaya ve herkes mutluluğuna ulaşsın diye bir temenni yolladım göğün siyah kadifesine... 
Çakıl taşları iyice soğudu, dönmemiz lazımdı; Eve girmeden önce bir daha baktım gökyüzüne: Yüksekti Hilal.' 
Ve işte Ramazan, güzellikleri ve düşündürdükleri... 

Mesnevi`ye kulak verelim!
Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice ramazan ayı geçirmemiz için dua edenimiz eksik olmaz. Bu vesileyle Ramazan ayımızın bereketli, yüreğiniz umutlu, umutlarınız atlı, sevdanız kanatlı, huzur ve mutluluğunuz katlı, sofranız tatlı, mekânınız tahtlı, ömrünüz bahtlı, yuvanız bereketli olsun efendim.  Damağınızı, ruhunuzu ve çevrenizi tatlandıran, gerçekten güzel ve huzurlu bir ramazan geçirmenizi Allah`tan niyaz ederim. 
Mesnevi`ye kulak verelim: 'Sabahleyin uykudan uyanmak da, mahşerde dirilmenin bir örneğidir: 'Surun üfürülmesi Hakkın bir emridir. Onunla bütün halkın bedenleri yerden kalkar. Sabah uyanınca aklımız nasıl bedenimize geliyorsa, herkesin canı da öyle bedenine girer. Her ruh, kendi bedenine girer. Kuyumcunun ruhu, terzinin vücuduna girmez. Â limin canı, o âlimin bedenine zalimin ruhu, o zalimin tenine girer. Ayak bile karanlıkta kendi ayakkabısını keşfederken, can niçin tenini bilmesin? Sabah vakti küçük haşırdır haşır. Büyük hasrı ondan kıyas et. Uyku ve uyanıklık, akıllılar için Ölümle mahşere iki şahittir. Küçük haşir, büyük hasrın küçük ölüm büyük ölümün örneğidir.' (Mesnevi, V/l781&ndash 96).
Ramazan ayında kâinatta zulüm gören, kan ve gözyaşı döken, katliama maruz kalan bütün  lem-i İslam`a ve insanlığa barış, huzur, saadet getirmesi, kurt ile kuzunun ortak hayatını sürdürdüğü, birbirine zarar vermediği ortam ve fırsatlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Ramazan günleri Müslümanların birbirleriyle kaynaştığı karşılıklı sevgi ve kardeşliğin zirveye ulaştığı günlerdir. Bütün bu duygu ve düşüncelerle Ramazan ayınızı tebrik ediyor, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ay geçirmenizi şimdiden Yüce Allah`tan niyaz ediyorum.