`height=

İKİNCİ BÖLÜ M: 

Ü stad Sami Tokgöz ile Rahmet Kerim El-Peşaveri El-Kalenderî Hazretleri (ks) üzerine yaptığımız mülakatın ikinci bölümünün öznesinde Hazret-i Pî r yüksek ahlâkî seciyeleri, hizmetleri ve mütevazı hayatı var.

Sami Bey, istirham etsem Hazret-i Pî r`in yüksek ahlâkına değinir misiniz?

Bir insanın sözünü kesinlikle kesmez, sonuna kadar dinlerdi. Gelen bey olmuş, paşa olmuş, bakan olmuş, gelsin şuraya otursun, kesinlikle öyle bir şeyleri yoktu. Medresesine, odasına gelenler hemen bulduğu yere oturur, her insana eşit muamelede bulunurdu.. Hatta burada parantez içinde bir şey söylemek istiyorum. 

Lütfen Sami Bey, buyurunuz;

Hazret çocuklara çok ilgi gösterir, onları dinler, onlara güler yüzle muamele eder, onlara ve etrafındakilere mutlaka hediye verirlerdi. Bazen gelirler, orada, medresede kalan Hasan ve Cüneyd isimli aslan gibi iki çocuk vardır, on-on iki yaşları arasındadır herhalde yaşları. Onlar okullarından öğrendikleri enteresan fıkraları Hazret-i Pî r`e anlatmak istediklerini söylerler. Hazreti Pî r`e söyleyince 'tabi tabi öyledir' diyerek mübarek başını sallar, çocukların anlattıklarını dinlerdi.  Fazla gülmezler ama onlara mutlaka tebessüm eder, onlarla ilgilendiğini gösterir, sonra da yanlarından öylece bunları gönül hoşnutluğu içerisinde gönderirdi. Hazret-i Pî r devamlı murakabe halindeydi.

Efendim, Çiştî lik dedik... Çiştî liğin aslı nedir?

Çiştî liğin aslı aşk ve murakabedir İbrahim Ethem Bey; Çiştî liğin aslı, esası aşk, tefekkür ve murakabedir. Hazret de mütemadiyen murakabe ve tefekkür halinde bulunurlardı. Böyle, hiçetrafla ilgilendiğini gören olmamıştır. Devamlı murakabe halindeydiler, bir şeyiniz olduğunuzda söylerdiniz, hemen başını kaldırır, cevap verir, sonrasında da tekrardan murakabeye kaldıkları yerden devam ederlerdi. Ü mmet-i Muhammed in bütün dertleriyle dertlenirler, onlara duada bulunurlardı. Hatta bölgelerinde o kadar meşhurlar ki -bir gün şahit olmuştum- bir gece yarısı saat on iki gibi bir çocuk havale geçiriyor, babası çocuğu hemen kapmış önce Pî r`e gelip alıp dua alıyor, oradan doktora; Hazreti Pî r`e bir baktım, bir de kızın babasının yüzüne; Aynı anda onun da, Hazret-i Pî r in de gözleri doldu. 

Kendisine dua etmesini isteyenlerin taleplerini geri çevirmez, çok kısa dua eder, gönderir ve 'dua buyurunuz efendim' dediğiniz zaman 'dualar karşılıklı, daha sonra' diyerek geçiştirmez, hemen, anında size karşılık verir, hemen anında dua eder, sonraya da bırakmazlardı. Böyle de bir âdetleri vardı.

Nasıl bir evde yaşadılar?

Kendi kaldıkları zaviyenin bitişiğinde bir evleri vardı, başka da yerleri yoktu zaten. Onu da şöyle tarif edebilirim. Bir mescit hayal ediniz, mescitten girdikten sonra yanında, ince-uzun 2 metreye 7 metre ya da altı buçuk metre uzunluğunda bir oda düşünün. Hazret`in bütün ömrü orada geçti. Bu odanın dışarıya açılan bir penceresi yok, içinde küçük tuvaleti, lavabosu orası. Bir de mescide açılan, üçgen şeklinde, bir kişinin oturduğunda ayaklarının sığabileceği kadar bir dinlenme mahalli; Namaz kılacak kadar bir yer düşününüz efendim. Eğer biraz sıkışırsanız iki kişi de burada durabilir. Öyle bir ye, orasının kapısı mescide açılıyor. Hazret halvetlerdeyken de namazlarını orada kılıyor. Halvetini de o küçücük, dapdar, karanlık odada geçiriyorlar. Tabii dedim ya hep ömrü böyle uzlet içinde geçmiş, 17 yıl o dağlarda riyâzâtla geçmiş halvete çok dikkat ediyorlar, zikrullah ile meşgul oluyorlar. Devamlı olarak zikir halindeler. 

Çevresinde bulunanlarla teşrik-i mesaileri nasıldı?

Şöyle diyelim;   Sizinle ilgili olan meselelerde bir şey söylemenize, bir şey sormanıza gerek kalmazdı. Kalbinizden geçenlere &ndash biiznillah- Allah ın inayeti ile anında cevap verirler ve istidadınıza göre de kendisine müracaat edenlere tarikat dersleri tarif ederlerdi. 

'Sami benim ezelden evladımdır, gelsin.'

Siz nasıl tanıştınız?

Zatıâlileriyle benden önce bir arkadaşım tanışmış, onlar aslında Umman da kalıyorlar, bir dost vasıtasıyla demiş ki 'Sami Bey`in bir resmini göster, Hazret ne diyecek' diye, gösterince de, bakınca da 'Aaa, bu benim ezelden evladım Sami`dir, gelsin.' buyurmuşlar.

`height=

Yanına vardınız;

Hazret`in yanına vardığımda bana önce Nakşî Müceddidî lik`ten ders verdi, daha sonra gittiğimde Çiştî lik`ten, daha sonra gittiğimde Kadirî lik ten ve daha sonra da Sühreverdî lik`ten hilâfet lütfettiler. 'Efendim burada ders olarak ne yapayım ne emredersiniz deyince' 'Kendi dersini sen kendin oluştur, nasıl istiyorsan ver ama benim usulüm şunlar şunlardır' diye söylediler ama bu tarikatlarla ilgili dersleri benim kanaatime, kararıma bıraktılar. Durum böyle. 

Ayrıca;

Ayrıca, çok cömert bir zat, gelene-gidene mutlaka bir şey yapar, ikramda bulunur. 

Mesela;

Mesela zaviyeye harcanmak üzere bir hediye, bir para getiren olursa -zatın hiçpara ile işi yok bilmez de parayı- parayı getirirler, Hazret`in eline dokundururlar, sonra oradaki görevliler ilgili meblağı alır, gerekli yerlerde kullanırlar. 

Zaviyeye günde kaçkişi gelip gider?

Pek çok kişi gelip gider. Her gün orada 300 ila 500 kişi arasında kimseye Hazret in orada yemek verilir, zaviyede. Ayrıca 1000 kişiye yakın medreselerde öğrenci var, onlara 3 öğün yemek verilir, otuzun üzerinde hocaları var, onlara da yemek verilir.

Zaviyenin aylık masrafı takriben ne kadar?

Bu hususu ben de merak etmiştim bir ara. Oranın bütün masraflarını bir ara sormuştum 'nedir?' diye. İnanamazsınız ama ayda sadece 6 bin dolarla oranın bütün masraflarını karşılamaktalar. Allah, şefaatlerine nail eylesin. 

 min. Az önce hediye demiştiniz;

Herkese hediye ile mukabele eder, her hediyenin karşılığında da mutlaka ya bir seccadedir, ya bir örtüdür -onlar çadır diyorlar, Pakistanlıların başlarını örttüğü örtü- mutlaka verilir.  Yani gerekli şeyler verilir, gelene mutlaka ikramda bulunulur, yemek ikramında bulunulur. Kendileri gayet az taam ederlerdi. Çoğunlukla günlerini oruçlu olarak geçirirlerdi. Şöyle baksanız mübareğin elinin üzerindeki derileri olmasa sanki kemikleri görüşecekmiş gibiydi. Kırklı kilolarda bir hali vardı Hazretimin. 

Çok güler yüzlü, çok tatlı dilliydi. Ve gözleri; Gözlerinin o kadar güzel bir yeşili vardı ki emin olun anlatmaya güçyetmez bu kadar. Ve hemen duygulanabilen bir şahs-ı mânevî ydi.

`height=

Sevdiğini sonuna kadar seven bir zattı.

İnsanların derdiyle dertlenebilen, insanları seven, sevecen, sevdiğini sonuna kadar seven bir zattı. Ehl-i sünnet ve`l-cemaat akî desine bağlı, bu yoldan ayrılmayan bir zattı. Hatta burada şunu söyleyebilirim;

Lütfen, buyurunuz;

Bir kardeşimizin takıntısı olmuş, işte Hz. Ali Efendimiz ile Hz. Muaviye nin çekişmeleri ile ilgili. Tabii, bu zat 'Muaviye yi sevmiyorum' diye meşhur, o takılan arkadaş. Bunun üzerine Hz. Pî r`e telefon etmişler, Hz. Pir in Şeyhi diye. 'Hiçsen niye böyle diyorsun, öyle demiyorsun' demek yok. Peki ne var.  Diyorlar ki 'lüzumsuz şeylerle uğraşma, lüzumlu şeylere bak, lüzumlu şeylere bak' diyor. 'Senin neyine gerek, yani seni ne ilgilendirir onların arasındaki hadiseler, sen kendine bak deyip' kestirip atıyor. Hanefî mezhebinin emirlerine göre hareket ediyor. 

Namazlarında da çok dikkatli, az önce de dediğim gibi cemaatle kılıyorlar beş vakit. Sünnetlere çok dikkatli, İşrak namazlarına dikkatli, Dua namazlarına dikkatli, Evvabinleri mutlaka 6-8 kılıyorlar. Kabir-Nur namazlarına devam ediyorlar. Teheccüdlerin geçirilmesi biiznillah mümkün değil. 'Sünnet-i Rasulallah'tır mülahazasıyla dinleniyorlar. Dinledikleri yerde de şöyle bir yataktan bahsedebiliriz: 120 cm× 80 cm lik bir minder düşünün, üzerine bir örtü, işte orada Hazretimiz ayaklarını uzatmadan bir müddet belki istirahat ediyorlar. 

`height=

Biz geleceğimiz zamanlarda oradaki hizmetlilerine ve halifelerine diyor ki 'bu gelenler bizim için geliyor, Allah rızası için geliyor' yani diyor ki 'elinizden geleni yapın.' Biz orada olduğumuz müddetçe Peşaver den dergâha gelen pek çok maruf kimseler bizlere 'Lütfen bize yemeğe gelin de Hazret de teşrif buyursunlar böylelikle. Çünkü iki yıldır, üçyıldır davet ediyoruz daha teşrif etmediler, hiçolmazsa sayenizde gelirler.' şeklinde istirhamlarda bulundular.  Biz orada bulunduğumuz bir hafta içerisinde her gün gittiysek Hazret de her gün gittiğimiz yerleri teşrif ettiler. Bir gün cenaze varmış, Peşaver e götürdüler arabayla. Hazret geri döndü, sonrasında tekrar geldi. Akşama doğru gideceğiz hep birlikte bizimle tekrar gitti dediğim gibi çok fazla değil hatta hiçyememesine rağmen orada bizimle bulundu.

YARIN: Rahmet Kerim Hazretleri`nin Mehmed Zahid Kotku Hazretleri`yle pek çok yönden benzerlikleri vardır.