İTÜ eski Rektörü Sn. Prof. Dr. Mehmet Karaca MEB ile imzalanan protokol töreninde 'Türk Müziğinin en önemli özelliği hanende ve sazendenin yetenekli olmasına bağlı olmasıdır. Batı müziği ise daha çok notalara bağlıdır, yetenekleriniz çok fazla ön plana çıkmayabilir. Fakat Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziğinin en büyük özelliği bu yeteneği öne çıkarmasıdır. Hanende ve sazende yetenekli ise çok iyi sesler, müzikler ortaya çıkar. Bizim de hedefimiz bu gibi Güzel Sanatlar Liselerinden böyle yetenekler çıkmasıdır.' demişti.

Elbette dikkatimi çekti, ama 'metni kendi mi hazırlamış?' bilemedim. Ü st makamda olan kişilerin 'her konuyu bilmesi' mümkün olamadığı için, mutlaka 'ilgili birimlerden' bilgi alması en doğru yoldur. İdari görevlerim sırasında, bazı rektörlerimizin 'konuşma metnini', 'sempozyum önsözlerini' yazmış, hocalarım düzeltme ve eklemeler yapmışlardı ki, bu çok doğal..Ayıbı da yok!..Çünkü, aksi durumda zorda kalınması muhtemel.

Bir sempozyumumuz açışına katılan bir Belediye Başkanımıza, danışmanı yanlış bilgi ve notlar vermiş, Başkan`da sürekli THM ile ilgili konuşmuştu. Oysa, sempozyum 'her tür müziği' kapsıyordu.

Şimdi gelelim eski rektörümüzün sözlerine yorumlarımıza;

Önce paragrafta geçen kelimelerin anlamlarını verelim

Hanende şarkı söylemeyi meslek edinmiş kişi, şarkıcı.

Sazende çalgıcı, çalgı/saz çalan.

Yetenek bir kişinin bir şeyi yapabilme yeterliliği, kabiliyeti.

Müzik, zaten yeteneğe bağlıdır ve bunun Türk Müziği ve Çok Sesli Müzik diye ayrımı olamaz.

'Türk Müziği`nin yeteneğe, Çok Sesli Müziğin ise notalara bağlıdır' yanlış bir cümledir. Her iki türün çalgıcıları ve solistleri - koristleri yetenekli olmak, notayı doğru bir şekilde deşifre etmek, icrada kullanmak, analiz etmek-çözmekle mükelleftir.

Galiba burada söylenmek istenen 'üstadların çalgılarından ve seslerinden çıkan, esere duygu katan, ilhamla örülen' yorumdur. İyi bir ses ve yorum ile eseri yüceltmek mümkündür. Genel bir söz vardır 'Kötü çalgı yoktur, kötü çalan vardır.' 'Kötü beste yoktur, kötü solist vardır.'

Sn.Karaca devam etmiş

'Bu açıdan buna gerçekten hazırız ve projeye konservatuarımız tam kadro desteğini verecektir. Diğer sanat dallarıyla da iştigalimiz var. Mimarlık Fakültemiz, Güzel Sanatlar Bölümümüz, Endüstri Ü rünleri Tasarımı Bölümümüz var. Onlarla da burada çok yönlü destek olacağız. Çünkü tek boyutlu değil de çok boyutlu insan yetiştirmek, özellikle yeni nosyonları ve akımları oluşturabilmelerinde. Amacımız Türk Müziğinde devrim yaratacak insanlar yetiştirmektir'

Paragraftan anlaşılıyor ki 'Mimarlık, Endüstri Ü rünleri Tasarımı' sanat kabul edilmektedir. Elbette burada, yanlış olarak birleştirilen 'Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fak.', Sanat Tasarım ve Mimarlık Fak.' V.b. gibi kurulmasının etkisi olsa gerekir.

Güzel Sanatlar`ın bu dallarla birleştirilmesi tamamen yanlıştır GSF ve Mimarlık Fak. gibi.

(27.11.2018 tarih ve 'Güzel Sanatlar' alanı, 'Mimarlık v.b.' ile birleştirilerek sinerji yakalanamaz!.. başlıklı yazım okunabilir.)

Yeni yüzyılda Müzik ve Güzel Sanatlar ayrılmıştır. Ayrıca Güzel Sanatlar`ın içinde 'müziğin' yeri yoktur ve bağımsızdır yeri Konservatuvardır..

( 15.08.2020 tarihli, 'G.S.F.Müzik Bölümleri' için Müzik Akademisyenleri ne Düşünüyor? başlıklı yazım okunabilir)

Elbette YÖK, gereken çalışmaları yaparak, kuruma yapılanmalarına önem verse. zamana uydursa, bu tür yanlışlıklara da yer verilmeyecektir.

__________________

https://haberler.itu.edu.tr/haberdetay/2020/07/22/guzel-sanatlar-alaninda-yetenekli-hanende-ve-sazendeler-itu-den-cikacak