`height=

Ben ağıt yazmayı sevmem 

Ölümden değil dirilişten yanayım 

Ölümden değil ölüm sonrasından yana 

Ağıt yazmaktan değil mevlüt yazmaktan yana

(; )

Ü stad Sezai Karakoçfenâ âlemindeki nöbetini tamamlayarak ebediyet âlemine yürüdü, el-hak ölümden değil, dirilişten yanaydı, ölümden değil ölüm sonrasından yana;

(; )

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

(; )

Ve Sevgili`nin huzurunda secdeye vardı duaları, seher vakitlerinde içten gelen bir haykırışla gönlü dil olup yeniden yeni baştan dillendirdiği yakarışları, arzdan sema kapılarına kadar uzanan duaları kabul oldu, dünya sürgününü tamamladı. Sadaka-i cariye kabilinden millete emanet ettiği yazı ve şiirleri el ele tutuşup tevhid muştularına sarılarak arşın kapısına vardı. 

Annemin bana öğrettiği ilk kelime
Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde

Annem bana gülü şöyle öğretti
Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi

(; )

Tefekkürle baktı, ibretle yazdı, Süleymaniye`nin, Sultanahmed`in kubbe ve minarelerine ibretle nazar ederek sahaflarda kitapların sonbaharında geçmiş baharın sonbaharına erdi. Ahiret seferine başlamazdan önce de İstanbul`un kaybolan geçmiş tarihini, tabiatını son kez tattı.

 

(; )

İstanbul ey sevgili şehir
Dön dön karadan gelen sesime
Son veren zaman yatırında
Denizden getirilen biçimine

Şiiri nesriyle müsabaka halindeydi. Şiirine kaftandan libas giydirdi, diriliş saatini gözleyen, basübadelmevti özleyen manevi bir libas; Nesri ilhamını nokta nokta, hücre hücre, satır satır, sütun sütun milletin maşeri vicdanından aldı.

İslam insanını tek başına bir çağrı olarak niteleyen üstad, diriliş erlerinin her adımını ahiret arşınında ölçüp biçerek ukba terazisinde tartarak atmasını öğütledi: 'Diriliş erinin görevi, yeni bir insan ve toplum psikolojisi oluşturmak için amansız kültür savaşının öncüsü olmaktır. Müslüman/inanmış kişi, çağdaş olmalıdır. Bu çağdaşlıktan kasıt ise Müslümanın geçmişteki İslam medeniyetine hayranlık duymasıyla yetinmeyip onu bugün de gerçekleştirmeyi görev edinmesidir.'

(; )

Gün de doğar gün de doğar 

Bir gün mutlak gün doğar 

Gün doğmadan neler doğar 

Gün doğmadan Şehzadebaşında

diyordu ve dahi Şehzadebaşı`nda tam da istediği keyfiyette, mümin, mütevekkil bir keyfiyette onbinlerce seveninin omuzları üzerinde uçmağa vardı. 

Doktor istemem annem gelsin,

Yataklar denize atılsın,

Çocuklar çember çevirsin,

Ölürken böyle istiyorum.

Hayatını ve topyekû n diriliş mücadelesini Türk-İslam millet ve medeniyetinin yeniden ihya ve inşasına adayan üstad Sezai Karakoç`a Allah`tan rahmet diliyorum. Menzili mübarek, makamı âlî , mekânı Firdevs olsun. Â min. Ruhu için Fatihalar okuyalım. 

YARIN: Kapalı Çarşı.