Doğan Cüceloğlu`nun sohbet tadındaki yeni çıkan 'Var mısın?' kitabını harika duygularla okudum. Altını çizmediğim satır kalmadı nerdeyse. Bazen derin düşüncelere dalıp gittiğim bazen de tebessüm ettiğim yerleri de olmadı değil.

Neden hoşlandım bu kitaptan diye sorduğumda, öncelikle 'içimi iyi hissettirdiği için' diyebilirim. Kitap benden, bizden, kendimizden, ailemizden, mahallemizden, ülkemizden, ülkemizdeki kültürel değişimden ve dünyadan çok şey anlatıyor. Kitapta kendimi buldum bir anlamda, desem yeridir herhalde. Çünkü kitabın öznesi 'insan'.

`height=

Ü slup olarak da sohbet tadında, sade bir dille yazılmış olması ayrıca hoşuma gitti. Sade ama derinlikli bir kitap diyebiliriz. O yüzden de herkes çok rahatlıkla okuyabilir bu kitabı.

Ayrıca bu kitapta Doğan Cüceloğlu nu da daha yakından tanıma imkânı bulduğumuzu düşünüyorum. Yıllarca bir akademisyen olarak seminerlerini dinlemiş, kitaplarını okumuştuk. Bu kitapta ise farklı bir Doğan hoca ile karşılaştığımızı düşünüyorum. Bir baba olarak, bir eş olarak, bir dede olarak, bir vatandaş olarak, bir hoca olarak, gönlünün muradını anlamış bir gönül eri olarak karşımıza çıkıyor hoca bu sefer.

Özellikle Anadolu irfanına, halkın benliğinde yaşayan derin şuura değiniyor hocamız bu kitapta. Anadolu irfanına bu denli önem vermesinin ardında yatan gerçeğin de kendi yaşam öyküsü olduğunu görüyoruz.

Özellikle çocukluğunun geçtiği Silifke çok derin izler taşır hocanın hayatında. Ayrıca bir Mut`lu[1] olarak çok tanıdık geldi hocamızın Silifke`ye dair anlattıkları bana ve bu durum da ayrıca çok hoşuma gitmedi değil.

İnsanımızı anlamaya çalışan, davranışların arkasındaki niyeti sorgulayan, insanların sımsıcak ve gerçek yaşam öykülerine dâhil olmak isteyen bir 'Bilge Dede' ile karşılaştığımı söyleyebilirim kitapta.

Hiçkimseyi yargılamadan, kısıtlamadan, dışlamadan, ayıplamadan olduğu gibi anlamaya çalışan, özellikle de bozulmamış 'otantik' insanla can cana ilişki kurmak isteyen bir Doğan Cüceloğlu ile uzun bir yolculuk yapıyoruz sanki kitap boyunca.

Nasihat etmeden, empoze etmeden, dikte etmeden, parmak sallamadan konuşan, sadece sohbetleriyle ilham olmak isteyen bir bilge kişinin hayat tecrübelerini samimiyetle paylaşmasına tanıklık ediyoruz bir yandan da.

Yine Doğan hoca kendi kişisel hayat yolculuğunu okuyucu ile samimi bir şekilde paylaşıyor. Hatalarıyla yüzleşiyor ve yapmış olduğu hataları samimiyetle anlatıyor ve onlardan dersler çıkarıyor, sizler de böyle yapabilirsiniz der gibi.

Ayrıca kitapta fark ettiğim bir önemli husus da Doğan hocanın sağlıklı ve gelişim odaklı bir toplum için olmazsa olmaz değerlerden söz ediyor oluşu ve bu değerlere çok önem vermesi. Israrla altını çizdiği değerler var kitap boyunca. Kul hakkı, liyakat, işbirliği, dürüstlük, gerçeğe saygı, hakkaniyet, halden anlama, güvenilir insan olma, paylaşım bilinci, sevgi, biz bilinci, gelenek ve göreneklere bağlılık, heyecan, cesaret, gelişim, değişim, uyum, açıklık, samimiyet, hak yememek, ekip ruhu, gülümsemek, bireyin kutsallığı, sorumluluk, empati, içdisiplin, mütevazi olmak, kendinden emin olmak, ekmeğe hürmet, nimete saygı, öze güven, özgüven ve daha pek çok değer.

Bu ve benzeri değerlerin ailede, eğitim ortamlarında ve toplumda gerçekten yaşanmasını ve sözde kalmamasını arzu ediyor. Bu değerlerin anaokulundan itibaren anlatılmasını, izah edilmesini, öğretilmesini ister ve sadece 'günah' diyerek bırakılmamasını, gerçekçi öykülerle yaşama geçirilmesinin öneminden söz eder Doğan hoca.

Aşağıdaki satırlarda da olduğu gibi bu değerleri kaybettiğimiz gün çok üzülürüm ve asıl bizim için tehlike o zaman başlar diyor.

'Ne zaman bu toplumun gençleri fütursuzca ekmeğe basmaya başlar, işte o zaman ben yas tutarım, o zaman umudumu kaybeder, ağıtlar yakarım. İşte o zaman bu toplumun değerlerini kanser sarmış demektir.'

Kitapta benim çok beğendiğim bir bölüm de son bölümdür. 'Neleri okumalı, dinlemeli ve seyretmeliyiz?' bölümü.

Bu bölümün ufuk açıcı bir bölüm olduğu kanaatindeyim. Seksen iki yaşına gelmiş, artık birçok açıdan kemale ermiş bir bilge kişiden, bir kanaat önderinden öneri almak çok kıymetli olsa gerek diye düşünüyorum. O yüzden son bölümde önerilen kitapların, müziklerin ve filmlerin birçok kişi için başucu eserleri olacağını düşünüyorum. Çünkü günümüzde seçkin eserlere ulaşmak, onları seçebilmek de ayrı bir meziyet diye düşünüyorum. Özellikle de kendisini geliştirmek isteyen gençler için hayati öneme sahip bir liste sunulmuş.

Bu kitabı kendisini keşfetmek isteyen, yaşamını daha etkili ve güçlü kılmak isteyen herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Ama özellikle de öğretmenlerin ve ebeveynlerin okumasını çok önemsiyorum. Çünkü aile ve eğitim sistemi bir milletin can damarlarıdır.

Bir kez daha bizlere böylesine etkili bir kitap armağan ettiği için Doğan Cüceloğlu`na ve kitabı sorularıyla renklendiren Deniz Bayramoğlu na teşekkür ediyorum.

___________________________

[1] Mersin`in ilçesi