Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran`ı müesseselerinin İstanbul`daki merkezinde ziyaret ettik. Gazetemizin imtiyaz sahibi Recep İncecik ve sorumlu yazıişleri müdürümüz Seyfettin Gökçe ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ziyaretin öznesinde BİK`in çalışmaları ve yakın zaman önce milletimizin irfanına arz ettiği Basının Gözünden Ayasofya serlevhalı muhalled eseri vardı. Sn. Genel Müdür Rıdvan Duran ile yaptığımız mülakatı istifadenize sunuyoruz. 

Basın İlan Kurumu olarak bu kitabın yayımlanma süreci nasıl gelişti? 

Öncelikle hepimiz Ayasofya`nın yeniden ibadete açılmasından büyük mutluluk duyduk. Kitabımızın ön sözünde Sayın Cumhurbaşkanımıza şükran borçlu olduğumuzu söyledik. Bu şükran duygusunda ne kadar samimi olduğumuzu Ayasofya`nın cami olmasına sevinen milyonlarca insan çok iyi bilir. Çünkü eğer Recep Tayyip Erdoğan`ın vizyonu, kararlılığı, iradesi olmasa 86 yıllık hasretin daha ne kadar süreceğini bilemezdik. İnsan olarak, İstanbul`da yaşayan birer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşadık bu duyguyu. 

`height=

Genel Müdür Rıdvan Duran: Genlerimizde Ayasofya Camii sevdası var. 

Çünkü kim olursak olalım, işimiz, görevimiz ne olursa olsun, her şeyden önce bu ülkenin, bu kültürün birer parçasıyız. Bizim genlerimizde bir Ayasofya Camii sevdası var. Bu yok sayılamaz ve asla küçümsenemez. İstanbul`un fethi neyse, Ayasofya`da Fatih`in kıldığı Cuma namazı da o. Bunları birbirinden ayıramayız biz. Şimdi, 86 yıl aradan sonra Ayasofya`nın yeniden ibadete açılması da buna doğrudan bağlı duygular uyandırıyor kalbimizde. Tabii, bu sadece İstanbul ya da Türkiye`nin parçası olmakla da sınırlı değil. Bütün dünyayı, bütün bir İslam  lemini doğrudan etkileyen, ilgilendiren, milyonlarca insanın gönül bağı taşıdığı bir mekân, bir ibadethane Ayasofya.

`height=

Zaten kitabımızdaki yüz yıllık gazete manşetlerinden, haberlerinden sadece bizi değil mesela Vatikan ve Papa`nın da Ayasofya ile son derece ilgili olduğunu da görüyoruz. Basın İlan Kurumu çatısı altında devletimize, milletimize hizmetle memuruz tabii ama bu kitabı sadece bir görev şuuruyla da yapmadık. İnandığımız değerler, Ayasofya`nın açılma müjdesi, Cumhurbaşkanımızın canlı yayında verdiği müjde, hemen sonra ilk Cuma namazını yüz binlerce müminin gözyaşlarıyla kılması, bütün bu heyecan, sevinç, mutluluk bizi bu kitaba tabii olarak sevk etti. 

Ayasofya Camii mabet olarak inşa edilmiş, bin beş yüz yıllık tarihi ile bütün dünyanın ilgi merkezi olan, gerçekten muazzam, muhteşem bir yapı. Bir de bizim eklediklerimiz var yapıya. Ayasofya demek biraz da Mimar Sinan`ın, yapı zamana karşı direnebilsin diye son derece zarif bir çözümü olan minareler de demek. Ayasofya, tabii tarihin değeri ama bu değerde bizim de çok büyük payımız var. Mimar Sinan niye bunun minaresi yok diyerek eklememiş ki o minareleri. Ayasofya`yı uzun yaşatmak için de eklemiş. Kitapta buna benzer çok sayıda tarihi detay var. 

'Ayasofya İstanbul`un ve fethin sembolüdür.'

Ayasofya, İstanbul`un ve fethin sembolü olması, tarihi, sanatı, taşıdığı anlamı ile her zaman önemli olmuş. 1934 yılında alınan bir kararla da maalesef cami olmaktan çıkarılmış, müze olarak hizmet vermesi söz konusu olmuş. Bu kararın alındığı günden günümüze kadar da maşeri vicdanı yaralamış, yeniden mabet olarak görülmek istenmiş. Gerçek bu. Sayın Cumhurbaşkanımız, 10 Temmuz 2020 tarihinde, millete sesleniş konuşmasında 86 yıllık esaretin bittiğini, Ayasofya`nın cami hüviyeti kazandığını müjdeledi, sadece bizim değil dünyadaki çok sayıda insanın sevinçve mutluluk duymasını sağladı. 

Kitabımızın söylediğim gibi yayımlanma süreci bu müjdeden ayrı değil aslında. Müjdenin hemen ardından 24 Temmuz 2020 tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir topluluk, uzak yakın demeden, İstanbul`un, Türkiye`nin, dünyanın her köşesinden gelip Ayasofya çevresindeki sokakları ve meydanı doldurarak Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi`nde, Cuma namazını eda etti. Haliyle bu da yerli ve yabancı medyada büyük yankı uyandırdı ve çok geniş yer buldu. Biz de basındaki Ayasofya Camii yansımalarını derleyerek bir arşiv çalışması yapmak, bu süreci kayıt altına almak istedik. Ayasofya uzun ve hareketli geçmişi ile tarihçilerin, sanatçıların, siyasetçilerin her zaman gündeminde olmuş, çok sayıda kitaba, çalışmaya, belgesele, habere konu olmuş bir kutsal mekân. 

`height=

Ayasofya`ya dair kaynak bir eser;

Bununla birlikte geçmişten günümüze, basının gözünden bir arşiv çalışması maalesef yoktu. Bunu fark ettik. Bu anlamda önemli bir boşluğu dolduran, kaynak bir eser ortaya çıktığını da düşünüyorum. Eserimizi övme anlamında değil bu söylediğim. Mümkün olduğunca çok adresten, kaynaktan, birer numune-i imtisal derler ya eskiler, adres gösteren bir kaynak kitap, isimler, olaylar, tarihler açısından güzel bir Ayasofya antolojisi ortaya çıktı, çok şükür. Nazım Hikmet`ten Sezai Karakoç`a kadar çok değerli mısralar da kitapta bu kültür sanat antolojisinin Ayasofya`ya yakışır satırları olarak yer alıyor. 

Kitabın ön sözünde Ayasofya haberlerini, manşetlerini derleme fikrinin nasıl kitaba dönüştüğünü anlatıyorsunuz ama burada birkaçdetay bilgi verebilir misiniz?

Evet, böyle başladık, haberleri, manşetleri derleyelim, arşiv değeri olsun dedik. Sonra Ayasofya`nın büyüklüğü kendi kitabını da büyüttü. Bizim çok da dahlimiz olmadı bu bakımdan. Kitap kendi kendine yönünü çizdi. Ayasofya kitabı da tıpkı mimarisi gibi, cami bir kapısından girince nasıl farklı âlemlere götürüyorsa insanı, bizim çalışmamız da arkadaşlarım çalışmaya başladıktan sonra alt başlıklarla genişledi. Araştırmalarımız derinleştikçe, kitabımız da genişledi ve büyüdü. Sonuçta ekip olarak içimize sinen, kapsamlı bir eser ortaya çıktı. Hatta baskı aşamasında, ilginçde bir detay vereyim size;

Lütfen Rıdvan Bey.

Kitap tam baskı aşamasındayken Ayasofya`da Kadir Gecesi ve neredeyse 100 yıl sonra minarelerinde mahya hadisesi oldu biliyorsunuz. 

Evet, epeyce heyecanlanmıştık;

Baskıyı biraz daha erteleyerek hem Kadir Gecesi, hem mahya, hem de Ramazan Bayramı namazı haberlerini de kitabımıza ekledik. Bir bakıma kitap, içinde yer almasını istediği sayfaları adeta bize söyledi diyebilirim. Zaten çalışmaya başlar başlamaz bu kitabın bir manşetler ve haberler antolojisi olmayacağı aşikâr olmuştu. Ayasofya kendisi hakkında yazılmış satırlarında yeniden gün ışığına çıkmasını istiyordu. Bu kitapta Ayasofya`nın bin beş yüz yıllık tarihini kronolojik olarak kaydederken çok kıymetli tarihçilerin, sanat tarihçilerinin, gazetecilerin, yazarların, ilim insanlarının görüşlerine, fikirlerine bir kronolojiye uygun olarak yer verdik. Kitapta gerçekten çok büyük imzalardan arşivlik satırlar var. 

Bahsettiğiniz imzaları da konuşalım;

Tabii ki; Kitabımız İbni Battuta, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Ekrem Hakkı Ayverdi, İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Samiha Ayverdi, Peyami Safa, Feridun Fazıl Tülbentçi, Yılmaz Öztuna, Yunus Nadi, Osman Yüksel Serdengeçti, Ahmet Kabaklı, Necip Fazıl Kısakürek, Nihal Atsız, Mehmed Şevket Eygi, Prof. Dr. Semavi Eyice, Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Murat Bardakçı, Prof. Dr. Feridun M. Emecen, Stefanos Yerasimos, Prof. Dr. A. Haluk Dursun gibi çok değerli imzaların eserlerinden yazı ve yorumların yanı sıra Nazım Hikmet, Nuri Pakdil, İlhan Berk, Sezai Karakoçve Arif Nihat Asya`nın şiirleriyle ayrı bir zenginlik kazandı. Bu bakımdan tarihe, bilime, objektif sanat kriterlerine saygılı, yani tarafsız bir eser ortaya çıktığı için şahsen memnunum. Fakat az önce de dediğim gibi bütün bunlar hep bir İstanbul sevdasının, bir Ayasofya müjdesinin sonuçları. Öncelikle bu duyguya borçluyuz bu kitabı. Arkadaşlarımızla bu ortak inançla, sevgiyle, saygıyla çalıştık bu kitap hazırlanırken.

Kitap beklediğiniz alakayı gördü mü?

Elbette. Hatta çok sevindirici bir alaka söz konusu. Kitabı duyan, gören, kitabı eline alan herkeste, istisnasız, bizim kitabı hazırlarken duyduğumuz inancı, sevgiyi, heyecanı görüyoruz ve bundan çok mutlu oluyoruz. Ne kadar şükretsek azdır. 

'Ayasofya bizim ortak değerimiz.'

Ayasofya bizim ortak değerimiz, ortak hasretimiz, ortak duygumuz. Ayasofya`nın bizim birleştirici, ortak duygumuz olduğunu böylece bir kere daha görmüş olduk. Tabii her şeyden önce çalışmamızı, bu eseri onurlandırarak Basının Gözünden Ayasofya kitabına ön söz yazma lütfunda bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan`a nezaketi ve teşvik edici desteği için minnettarız. Sadece Ayasofya`yı açmakla kalmadılar, kitabına yol açtılar, hitaplarıyla da bu esere son derece kıymet kazandırdılar. Bu bakımdan da şükran borçluyuz. Elbette kitabımız çıkar çıkmaz gördüğü ilgi, destek için de başta sizin de içinde olduğunuz medyamıza ve kültür insanlarımıza, ilgili herkese ayrıca teşekkür etmek isterim. 

`height=

Basın İlan Kurumu`nun çok değerli yayınları var. Başka kitaplar yayımlayacak mısınız?

Basın İlan Kurumu biliyorsunuz bütün mesaisini Türk basınının, gazetecilerinin maddi manevi gelişmesine ayırıyor. Ayasofya manşetlerini, haberlerini yerli ve yabancı arşivlerden derleyip nasıl bu kitabı yaptıysak elbette basın merkezli, bu ülke ve insanımız için değerli konularda elimizden geleni yapacağız. Basın İlan Kurumu daha önce de saygın eserler yayımladı. 15 Temmuz Manşetler, Salık Veren Muhibban, Hakkı Tarık Us-50 Yıl, Türk Basınında Cemil Meriçgibi eserlerimiz alanında gerçekten eşsiz eserlerdir. Yeri geldiğince Türk basınına, medya sektörüne seviye katacak eserler yayımlamaya gayret edeceğiz. Bundan sonra da hem içerik, hem çerçeve olarak, sektörün önem ve değerini öne çıkaran eserler ile okurlarımıza ulaşmaya çalışacağız. Bu vesileyle Basının Gözünden Ayasofya kitabımıza emek veren bütün mesai arkadaşlarıma, danışmanlarımıza, editörümüze, görsel yönetmenimize, tabii kitapta satırları olan çok değerli kültür ve ilim insanlarına çok teşekkür ediyorum. Size de bu röportaj için ayrıca teşekkür ediyorum. 

Biz de size İttifak Gazetesi ailesi olarak teşekkür ediyoruz Rıdvan Bey. Var olunuz;

`height=

Rıdvan Duran

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran, 1972 yılında Sakarya`da doğdu. Sakarya İmam Hatip Lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul Ü niversitesi İktisat Fakültesi`nde üniversite eğitimini tamamladı. 

Sakarya Ü niversitesi`nde 'Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nde master yapan Duran, Sakarya`da yerel bir radyo kurdu ve radyonun Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 1994 yılında Adapazarı Belediyesi`nde Basın ve Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başlayan Duran, 1996-2004 yılları arasında Adapazarı Belediyesi ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi`nde Özel Kalem Müdürü olarak görev yaptı.

2004-2008 yılları arasında Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı yapan Duran, SASKİ Yönetim Kurulu Ü yeliği ve Sakarya Ü niversitesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

2014-2017 arasında Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü`nde İnsan Kaynakları ve İdari İşler Direktörü olarak görev yaptı.

Rıdvan Duran, 2017 yılında İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü oldu, 2018 yılında ise İBB Kültür Daire Başkanlığı görevine atandı.

16 Ağustos 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Basın İlan Kurumu Genel Müdürü olarak görevlendirilen Duran, Sakarya Büyükşehir Belediyespor Kulüp Başkanlığı, Sakaryaspor Kulüp Asbaşkanlığı ve Başkan Vekilliği görevlerinde de bulunmuştur.

Halen Türkiye Wushu-Kungfu Federasyonu Asbaşkanı ve Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Yönetim Kurulu Ü yesi olan Rıdvan Duran, evli ve 4 çocuk babasıdır.