Boğaziçi Yöneticiler Vakfı (BYV), dünya yolculuğunda sahip oldukları zenginlikleri  en yakın çevresinden başlayarak tüm insanlıkla paylaşmaya gönüllü bir grup  Boğaziçi Ü niversitesi mezunu tarafından 6 Eylül 1996`da kurulmuş olan bir sivil toplum kuruluşu. Bu satırların yazarı da kuruluş yıllarından itibaren BYV`nin hizmetinde bulunuyor. 

BYV, Boğaziçi Ü niversitesi öğrenci ve mezunlarının öncülüğünde, mensuplarını gönüllülük ve medeniyet bilinci temelinde buluşturarak onların önderlik ve yöneticilik yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 24 yıldır faaliyette bulunuyor. Vakfın faaliyetleri son 6 yıldır Hamilik Okulu çalışmasıyla daha bir şenlenmiş durumda. Ahilik ve Fütüvvet ahlâkından temellenen Boğaziçi Ü niversitesi`ndeki ayağı üçyıl olmakla birlikte ömür boyu kardeşleşme ve bir nevi borçödeme platformu olan hamilik okulu çalışmaları Hamilik Okulu Vakfı`nın değerli destekleriyle BYV`de müesseseleşme yolunda önemli adımlar atıyor.

Hamilik/Hamilik Okulu nedir?

'Hamilik' insan olma ve insan kalma davasına sevdalanan abide güzel kulların bir araya gelerek oluşturma gayretinde bulundukları kadim bir mefhum yahut müessesedir. Bu meyanda Hamilik Okulu kurularak, çağdaş medeniyetin değer öğütücü çarklarına elini- eteğini, gönlünü-benliğini kaptırma ihtimali bulunan gençlerimize fisebilillah rehberlik/yol arkadaşlığı edilmektedir?

Hamilik Okulu`nun temel kavramları nelerdir?

Tasadduk, î sâr, şenlendirme, vefâ, ihsan, marifet, züht, takva, diğerkâmlık, liyakat, sadakat, işini iyi yapmak, mesleğinin adamı olmak, insana ve dahi eşyaya hak ettiği değeri vererek, yeryüzünde Allah`ın halifeliği görevini bihakkın yerine getirmek ve 'emr olunduğu gibi dosdoğru olmak' hamiliğin olmazsa olmaz anahtar kelimeleridir.

Hamilik uzun ince bir yoldur!

Hamilik uzun ince bir yol   'insan olmak',  'insanca yaşamak'  ve  'insan kalmak'  davasıdır... Bu amaçla  'hikmet'i aramak üzere yola çıkmak mecburiyetinin  idraki  meselesidir...

Hamilik fedakârlıktır.

Hamilik modern çağın dayatmalarına, moderniteye, karşı çıkıştır. Hamilik fedakârlıktır. İnsanlığın topkeyün insanlık âleminin kurtuluşu ferdan ferda yapılacak fedakârlıklarla mümkündür.

Hamilik mesleği ve hayatı yiğitlik üzerinden tarif etmektir.

Kanaatimce hamilik meselesinin özü meslek ve hayatı yiğitlik ve borçluluk üzerinden anlatmak ve yaşamaktır mesleği ve hayatı yiğitlik üzerinden tarif etmektir.

Hamilik gönlün dil olup konuşmasıdır.

Yeni bir iletişim diline ihtiyaçduyuyoruz; Ve dahi kadimlerin lisanına; Medine-i Kaddî me`nin, Buhara`nın, Hî ve`nin, Semerkant`ın, Basra`nın, Bağdat`ın, Şam`ın, Saraybosna`nın, Ü sküp`ün, eski İstanbul`un ve Anadolu`nun bütünleştirici, yaraları sarıcı, içinden birbiri ardına merhamet muştuları geçen kardeşlik diline; Hâsılı hamilik, arz ettiğimiz kardeşlik dilini geliştirmektir, gönlün dil olup konuşmasıdır. Hamilik birlik ve dirlik içre olmaktır. Tevhid de aslen bu değil midir? Tevhidin en temel ve kutlu prensibi birlik ve beraberlik içerisinde sadece Hakkı haykırarak, kendinden vazgeçmek değil midir?

BYV arz ettiğimiz çerçevede Hamilik Okulu çalışmaları kapsamında birinci kademede Meslekî BilinçKulübü, ikinci kademede Keşif ve İlham Kulübü ve üçüncü kademede İnsan ve Yönetim Kulübü seminerleriyle Boğaziçi Ü niversitesi`ndeki öğrenci kardeşlerine borçlarını ödemeye gayret ediyor. Hamilik Okulu programlarının her kademelerindede yılda en az yirmi seminer düzenleniyor. Hamilik Okulu kademelerde kıdem kazanan öğrenciler bir müddet sonra sevk-i tabi ile bir araya gelip kendi yiğitliklerini ortaya koyacakları borçödeme platformlarını Yiğitlik Meydanlarını tesis ediyor. Bosna Yiğitlik Meydanı, Cizre Yiğitlik Meydanı ve Şehidlik Dergâhı Yiğitlik Meydanı BYV Hamilik Okulu çalışmalarının en güzel neticeleri;

`height=

Şenlendirenlere ne mutlu...

BYV Hamilik Okulu Komisyonu öğrencilerle kardeşleşmeye yönelik, birlikte vakit geçirecekleri, küçük gruplar halinde sohbet edebilecekleri, kaynaşmaya ve tesanüte kapılar aralayan gezi programları da düzenliyor. 

Bu bağlamda BYV Hamilik Okulu Mesleki BilinçKulübü ile Keşif ve İlham Kulübü öğrencilerimizden ve vakıf hamilerimizden müteşekkil 90 kişilik kafilemizle birlikte 15-16 Şubat tarihlerinde iki gün boyunca Bursa daydık. Gazetemiz internet editörü Özlem Gören`in de iştirak ettiği Bursa gezisi programında Osmanlı payitahtında Veysel Karânî Hazretleri nin makamında Yemen illerine revân olduk. Ulu Camii n kubbelerinde Osmanlı nın kurucu manevi fikir babalarının hâlet-i ruhaniyelerini ararken, gözlerimiz hüsn-i hat levhalarındaki zikri temâşadaydı. Padişah, valide sultan ve şehzade türbelerinde dünyanın fenasını  idrak etmeye çalışırken Baba Sultan Köyü nde Geyikli Baba nın huzurunda Bursa da zamanın hakikatini keşfetmeye çalıştık. Bursa için bir şey diyemem amma Baba Sultan Köyü ne ilk defa seksen kadar Boğaziçi Ü niversitesi öğrencisi topluca adım atmış oldu. Hâsılı Bursa ziyaretimizde öğrenci kardeşlerimizle birlikte Osmanlı asırlarında cihanı şenlendiren ecdadımızı hayır ve minnetle yâd ederken gönül dilimizle Ü mmet-i Muhammed için yanık dualar ettik. Şenlendirenlere ne mutlu...

Pakize Taşan entelektüel bir şahsiyet

Gezimize katılan BYV Hamilik Okulu 2019 mezunu Pakize Taşan`dan (Bilgisayar ve Eğitim Teknolojileri Eğitimi`21) Bursa izlenimlerini kaleme almasını rica ettim. Pakize gerçek bir yazar, entelektüel bir şahsiyet. Kısa sürede ortaya çıkardığı gezi izlenimleriyle önümüzdeki yıllarda eserlerini aramaya başlayacağımız naif bir yazar olacağının hamle çapında işaretlerini verdi. 

BYV Hamilik Okulu 2`nci Kademe öğrencisi Halil İbrahim Çetinkaya da  (Uluslararası Ticaret` 23) gezi boyunca birbirinden güzel fotoğraf kareleri çekti. Taşan ve Çetinkaya kardeşlerime teşekkür ederken siz değerli okuyucularımızı Pakize Taşan`ın Bursa intibalarını keşfe davet ediyorum. Çünkü okumak da yazmak gibi bir keşif sanatıdır.

  'Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın, der Tanpınar Bursa`ya ithafen. Şehri ihata eden ulvi hava, şadırvanların sessiz inikâstı ve tarihin kaldırımlardaki mâkus sû reti. Belki de Bursa`da Zaman derken şair, yekpare bir zaman diliminden ziyade temadisi bitmeyecek bir demden bahseder. Kıymet ve güzelliği kadar rikkatini ve ehemmiyetini de kaybetmemiş bir kent olan Bursa halen yüreklerde başkent olmayı sürdürür çünkü. Tüm zamanlara rağmen;

Hoş bulduk ey Bursa!

Yolculuğun başında ufak bir Bursa tahayyülü ve gerçeğiyle yüzleşir her yolcu. Yılların ilmek ilmek işlediği o has dokuya betonarme sultası gölge düşürmeye çalışsa da şehrin gözlerde ve dimağlarda bıraktığı tat değişmez. Yine de münfail bakışlarla kırgınlığını gizlemeyen puslu şehir sislerin arasından sıyrılıp bir ihtiyar-ı sükû ta yönelmiyor da değildir. O bir şerare ki komutanlarının ateşi ile alevlenip hep yanan ve şimdi misafirlerine o ışığını emanet edip kapılarını açıyor: Hoş bulduk ey Bursa!

Veysel Karânî Hazretleri`nin ruhu şâd olsun.

İlk durağımız Veysel Karânî Hazretleri`nin makamı oluyor. Peygamberimizi görme fırsatına kavuşamayıp iman ettiği için muhadram sıfatını alan Veysel Karânî annesine bağlılığı ve Peygamber aşkı ile tüm insanlığa örnek bir insan. Ruhu şâd olsun.

II. Murad Camii bir camia hüviyetinde.

Muradiye Cami Sultan II. Murad tarafından yaptırılan, çeşitli geometrik tuğla, desen ve çinilerle zenginleştirilen eşsiz bir cami olarak çıkıyor karşımıza. Padişahın da halkla buluştuğu, birçok kez çevresinde lokma dağıttığı bu güzide mekân yalnızca bir ibadethane özelliği taşımıyor. Zaman içerisinde silikleşen fonksiyonelliğine rağmen camiler hem sosyalleşme hem idari hem dini bir buluşma yeri. Cami içerisinde yükseltide namaz kılınırken aşağı katlar ise sosyalleşme ve diğer meselelerin konuşulması için ayrılan kısımlar olarak yer alıyor.

Padişahlık kisvesi altında insanların en alçakgönüllülerinden olan II. Murad, türbesinde de bu mütevazılığını sürdürüyor. Çatıdan damlayan yağmur taneleri üzeri açık toprağına inerken sade kabrinin ihtişamı yürekleri ve gözleri dolduruyor.

`height=

'Muradiye sabrın acı meyvesidir.'

Muradiye sabrın acı meyvesidir Tanpınar`a göre. Camiler, külliyeler ve türbelerle bazen hıçkırık sesleriyle ölüm kokusu da karşılıyor bizi. Mürekkebi akmış bir kâğıdın ağırlığı ve hüznüyle kapanırken bir devir, sancılı bir çocuk annesinin kollarında gözyaşlarıyla uyuyakalıyor belki. O hicranzade anne bir mezar bekçiliğine soyunuyor, ismi Mahidevran. Vasiyeti üzerine oğlunun yanına defnediliyor ve kan kokusu tüm kitaplara mühürleniyor adeta.

Ah! Cem Sultan, ah!

Yeknesak hikâyelerin kurbanı Cem Sultan, türbesinde yankılanan sesiyle düşündürüyor sonrasında. 'Ben ceddimi satamam, ben Fatih`in oğluyum!' Sivri zekâsı, gençliği ve sadakatinin bedelini bir kalede zehirlenerek ödeyen Cem Sultan topraklarına dönerek ait olduğu yerde uyuyor. Bozuk bir usturlabın hep aynı saati göstermesi gibi müzmin ağrılar tekrar baş gösteriyor ve kesif bir karanlığın içinden kanlı parmak izleri görünüyor eğer fenersiz bakarsanız. Bu bir fayrap ve tarih hatırlandıkça korlaşıyor.

'Mertebenden üftâde oldun.'

Asıl adı Mehmed, lakabı Muhyiddin olan Ü ftâde Hazretleri bir gece rüyasında 'Mertebenden üftade oldun.' hitabına maruz kalır ve bundan mütevellit böyle anılmaktadır. Ü ftâde Hazretleri Türbesi, Ü ftâde Hazretleri, çocukları ve tekke müritleriyle beraber on dokuz sandukaya ev sahipliği yapıyor.

Fetihlerin nabzı Osman Gazi türbesinde atıyor!

Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, der Tanpınar Osman Gazi`yi yâd ederek. Osman Gazi vasiyeti üzerine 'Gümüşlü Kumbet' olarak tanınan bu türbeye gömülmüştür. Yine Tophane`de Osman Gazi Türbesi`nin yanında Orhan Gazi türbesi yer almaktadır ve fethin nabzı halen atar adımlarken yolları.

Yeşil Türbe bir Osmanlı başyapıtıdır!

Yeşil Cami`nin karşısında bulunan Yeşil Türbe renkli ve değişik çini sanatıyla süslenmiş bir başyapıttır adeta. Yeşilin hüküm sürdüğü ve mevcudiyetini türbenin dışındaki anıt ağaçlarla süsleyen cami Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.

`height=

Ulu Camii yahut huzurun diğer adı;

Bursa`nın en önemli sembol ve kıymetlerinden biri olan Bursa Ulu Cami Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmış ve ilk hutbesi de Somuncu Baba tarafından verilmiştir. İlk imamı Süleyman Çelebi olan cami türlü rivayetlere de ev sahipliği yapmaktadır. Hüsn-i hat levhaları, Kâbe örtüsü ve eşsiz çinileri caminin ortasındaki şadırvanın dingin sesiyle buluşur. Huzurun bir diğer adı olmakta birlikte insanların kendilerini sorguya çekmelerine de olanak sağlayan bir doku vardır duvarlarında. Bam telinize dokunur, şairin de dediği gibi bir rüyadan arta kalmışlığın hüznü vurur sizi berhava olursunuz. Mimarisi ve estetiğiyle, beş vakit yükselen ezanıyla, duvarlarına sinen ebediyetle Bursa`yı Bursa yapan mihenk taşlarından biridir belki de.

Evliya Çelebi: Bursa üzerinde nur dolaşan ruhaniyetli şehirdir.

Altı büyük padişahı belleğine saklayan bu kent ülkemizin manevi direklerindendir. Evliya Çelebi`nin  'Ü zerinde nur dolaşan ruhaniyetli bir şehirdir'  diye bahsettiği Bursa`dan ayrılmak kırağı yemiş bir yaprağın buruk tadı gibi yerleşir damaklara ancak dimağlardan asla silinmeyecek bir anı olarak kazınır bu gezi. Belki de hâlâ Bursa`dayız çünkü  billur bir avizedir Bursa`da zaman; '

`height=

Hâmiş.

Bursa gezimize maddeten ve manen katkıları sebkat eden Barbaros Ceylan`a, Sadık Yener`e, Bahattin Aydın`a, Osman Birkan`a, İsmet Atalay`a, Naci Kaynaklı`ya, Burhan Kır`a, Mahmut Kayacık`a, Satı Yelen`e, Vedat Turgut`a, Mehmet Tayip Tanrıkulu`na, Nurbin Gürsoy`a, Lokman Ökten`e, Orhan Koyuncu`ya, Erkam Özbudak`a, Rukiye Şimşek Özdemir`e ve Elif Kübra Yıldırım a teşekkür ediyorum.