Prof. Dr. Selahattin Turan; “Üniversite bünyelerinde Kalite Kurulları var. YÖK’te de bu kalite kurularını denetleyen bir “kalite kurulu” var. Her anabilim dalında dal başkanı, bölüm başkanı, dekan, yönetim kurulları, senato, rektör var. Büyüklerinin her şeyi senden daha iyi bildiğine inanman gerekiyor.”

AY: Hala kurumlarımızda Kalite Kurulları doğru çalışmıyor. Kaliteli öğretimden, Kaliteli öğretmen/akademisyenden ne anlaşılır? birleşilemiyor. 

Eğitim Kurumları’nın Öğretmen/Akademisyen-Öğrenci-Sistem v.b. çıktıları hazırlanmıyor. 

Her idarecinin “çok başarılı” olduğu, her mezunun “mükemmel yetiştiği”, her sistemin “devrim” olduğu söylenerek hala “bilimden” uzak, el yordamı ile yürüyoruz..

Prof. Dr. Selahattin Turan; Dünyanın en eski öğretmen eğitimi birikimine sahip olan Türkiye; kendi koşullarına uygun bir öğretmen yetiştirme modeli geliştiremedi. Kurulu olan da; 1980li yıllardan itibaren iyice bozuldu; milyonlarca üniversite mezunu kişiye pedagojik formasyon dağıtılarak iyice sulandırıldı.”

Dr. Öğr.Üy.Türker Toker; “Allah için bana biri şu işin mantığını anlatsın: Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümüne öğrenci baraj uygulaması ile ortalama 15bininci sıradan giriyor. Uşak Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne ise 300 binlerde giriyor. Sonra ben bu öğrenciye formasyon vererek 2 öğrencinin haklarını eşitliyorum.”

AY: Düzen böyle! 

Eğitimcilerin yıllardır anlatmaya çalıştığı bu. Özellikle Vakıf Üniversiteleri, büyük meblağlarla “Pedagojik Formasyonu” kullandı. “Akşam programı dersleri” adı altında, dersler yapılmadı, ders ücretleri cebe indirildi, öğrencilerin de işine geldi. Siyasiler, akademisyenler, üniversiteler, kurs merkezleri, yayıncılar v.b. gibi yanlışlara ortak oldular…Kısaca, maalesef alan-veren razı sistemi ile  Formasyon da çöktü.

Elbette kullanılan  Gençler, kaybeden Kalite oldu…

Prof. Dr. Selahattin Turan;

“ÖĞRETMEN YETİŞTİRMEME 

•Dârülmuallimîn-Kapatıldı. 

•Köy Enstitüleri-Kapatıldı. 

•Yüksek Öğretmen Okulu-Kapatıldı. 

•Eğitim Enstitüsü-Kapatıldı. 

•Öğretmen Lisesi-Kapatıldı. 

•Eğitim Yüksek Okulu-Kapatıldı. 

•Eğitim Fakültesi-İşlevsizleştirildi. 

Öğretmen Okulları 175 yaşında! 

AY: Selahattin Hocam, o kadar güzel özetlemiş ki! İyileşme, kalite yerine, sürekli değişen sistemler, kapatılan-açılan kurumlar ve  sonuçKaliteli Eğitim yok…Çünkü iktidarlar, “partili isim” aramaktan, eğitim alanında çalışan akademisyenlere/uzmanlara sıra gelmiyor.. MEB’de bile “müdür atamalarından” şikayetler çok fazla…

AY: Yine çok tartışılan Sınıf Öğretmenliği konusu. Sınıf öğretmeni olmak için üniversitelerin dört yıllık eğitim veren Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nü okumak gerekmektedir. Sınıf öğretmeni, ilköğretim çağındaki öğrencilere; türkçe, matematik, sosyal bilgiler, hayat bilgisi, müzik, spor, tarih v.b. gibi eğitimler veren kişidir.

 Bu öğretmenler Fakülte/Bölüm/ABD’ye girerken yetenek sınavlarına alınmıyor, bazı dersleri alarak yetenek derslerini vermeye çalışıyor. Sınıf Öğretmeni olmak için taban puanları, (Temel Yeterlilik Testi, Alan Yeterlilik Testi) ve Sınıf Öğretmenliği Bölümü taban puanı  belirleniyor. Buna göre öğrenci alınıyor. Ama, Sınıf Öğretmeni olabilmek için kişinin şu özellikler yazılı olmasına rağmen tespit edilemiyor;

  • İyi bir öğretici olmak.
  • İletişim becerilerinde gelişmiş olmak.
  • Öğretmenlik mesleğine ilgi duymak.
  • Çocuklar ile iyi anlaşmak.

Ama, yetenek yoksa, olmuyor.  Sınıf Öğretmeni 5 günlük seminer ile Beden Eğitimi, Spor ve Müzik Öğretmeni oluyor. Eğitimciler yıllardır,  bu derslere Branş Öğretmenleri girsin diyor, ama üst makamlara anlatılamıyor.