Bu meşhur söz nereden geliyor. Bizim Sinoplu Diyojen`den geliyor. Diyojen, MÖ412 - MÖ323 yılları arasında yaşamış Sinisizm felsefesinin öncüsü ünlü filozoftur. Sinop ta doğmuş Korint de ölmüştür. Sinoplu Diyojen ve Kinik Diyojen olarak da bilinmektedir. Diyojen, münzevi bir şekilde yaşamaya çalışmış bir antik çağ filozofudur.

***

Babası Sinop tan sürüldüğü için babasıyla birlikte Atina ya yerleşmek zorunda kalmıştır. Tarihte Sinoplu Diogenes (Diyojen diye okunur) diye ün yapan bu Kinik filozofun Kalpazan olarak sürülen babasının asıl mesleği kuyumculuktur. Ancak parayı çok sevdiğinden kalpazanlıkla uğraşmaktaymış. Diyojen, Atina da umduğunu bulamamış, babası ile çok sıkıntı çekmiş, sefalet içinde yaşamıştır;

***

Çok zaman kirli ve pis elbisesi ile ayrıca köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. Bir keşkülü, bir fıçısı ve bir sopası vardı. Fıçının içinde yaşaması herkesi şaşırtıyor, kendisine sual soranlara da köpek olduğunu söylüyordu. Fıçısından başka bir de çanağı vardı, başka eşya kullanmıyordu. Fakat bir gün bir çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, elindeki maşrapa çanağı kırıp attı ve bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti diye söylene söylene uzaklaştı.

***

Her şeye rağmen Atina da sayılan bir insandı, krallar bile onun ilmine, zekasına ve kişiliğine hürmet ederlerdi. Corinth e gelen Büyük İskender, şehirde gezerken, fışı içinde, bir çul ve bir ekmek torbasıyla köpek gibi yaşayan Diyojen`i görür. Yanındaki adamlara, bu adamın kim olduğunu sorar ve Diyojen`in bir filozof olduğunu öğrenir. Felsefeye karşı sevgisi bulunan İskender, fıçıya yaklaşır. Güneşin vurduğu fıçı içinde Diyojen mayışmış bir şekilde yatmaktadır. Büyük İskender Diyojen`e kendini tanıtır ve kendisinden bir şey isteyip istemediğini sorar. Aldığı cevap tarihe geçer. Diyojen, Büyük İskender`e sadece 'Gölge etme, başka ihsan istemem' der. Hikayenin devamında Diyojen`e der ki 'Gel bizim saraydakilere eğitim ver. Böylece çöplerden yemek yemek ve sokaklarda uyumak durumunda olmazsın. Tabi Diyojen de sivri diliyle sizde benim gibi çöplerden yemek yemeye razı olsanız, aptallara ders vermek zorunda kalmazsınız, diyerek cevabını verir.   

***

Günün hatiplerine 'zamanın uşakları' tabirini uygun görür, Eflatun un öğretimine 'zaman kaybettirme' derdi. Çok güzel konuşan, üstün zekâsı ile herkesi etkileyebilen bu ünlü Sinisizm filozof bütün gariplik ve anormal hal ve tavırlarına rağmen saygı görmüş ve ölümünden sonra Korintoslular adına bir sütun, Sinoplular da bir heykelini dikmişler, onun adını ve anısını yaşatmışlardır. 

****

Diyojen bir sürgündü, kötü bir suçla suçlanmış bir adamın oğlu idi, her yerde ve herkes tarafından itilmiş, terzil edilmiş, hakaret ve istihkarla karşılaşmış sefaletin her çeşidini tatmıştır. Onda güçlü bir irade, kararlılık ve cesaret vardı. Ü stelik çok iyi konuşuyordu, üstün ve pırıl pırıl bir zekaya sahipti. Antishene in felsefe ve öğretisini temsilcilerindendir.

***
Sokrates`in öğrencisi Antisthenes in kurduğu felsefi görüşe göre,insan tam anlamıyla bağımsız olmalıdır. Yaşamın amacı mutluluktur. Mutluluk ise ancak, insanı bağımlı kılan kişilerden Güzellik, lüks ve zenginlik gibi değerlerden, uzak kalınarak sağlanır.

Kinizme göre,' insan kendi kendisine dayanmalıdır ki' erdemli, yani kendine yetebilen bir kişi olabilsin.

KİNİZM(sinisizm), Batı dillerinde 'her şeye alay ederek bakan, överken bile iğneleyen, en ciddi konuları hafife alan kişilere, yakıştırılır.

Şu bizim Sinoplu Diyojen`den size bir demet sunalım:

Diyojen`e Hayvanlardan en şiddetli ısıran hangisidir? diye sordular. 'Vahşi hayvanlardan, insanın gıyabında konuşanlar ehli hayvanlardan ise dalkavuklar' diye cevap verdi.

Diyojen`e 'Dünyada en fena hal nedir?' diye sordular. 'Hem ihtiyar hem de fakir olmaktır' dedi

Birisi, 'Adam ne vakit evlenmeli?' diye sordu. 'Gençise henüz evlenme zamanı gelmemiştir, ihtiyar ise vakit geçmiştir' dedi.

Bir gün sokakta oturmuş ekmek yiyordu. Gelip geçenler başına toplandılar, kendisine 'köpek' dediler. Diyojen, 'Köpek sizsiniz ki, ekmek yemekte olan bir adamın etrafını alıyorsunuz' dedi.

Bir acemi, diktiği nişana doğru ok atmak üzere hazırlanıyordu. Diyojen koşarak gitti, nişanın önüne oturdu. 'Ne yapıyorsun?' diye sordular. 'Beni vurur, diye korktum' cevabını verdi.

Yakışıklı bir genç, bir takım çirkin sözler söylüyordu. Diyojen dedi ki: 'Fildişi kından kurşun kılıççekmeye utanmıyor musun?'

Büyük İskender Diyojen`i birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinde bir şey ararken gördü ve ne yaptığını sordu. Diyojen, ' Babanızın kemiklerini arıyorum' dedi. Ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum'

Yunanistan`ın hangi tarafta akıllı adamlar gördüğünü sordular. 'Isparta`da pek çok çocuk gördüm' dedi. 'Fakat hiçbir yerde adam görmedim'

Birisi, ona astronomiden bahsedecek olsa 'Gökyüzünden ne zaman döndünüz?' derdi.

Çalgıcıların uzun uzadıya saza düzen vermelerinden hiçhoşlanmazdı. 'Bir kere akıl kanunu bozuk!'derdi. 'Ona düzen vermeye baksınlar'

Derdi ki:  Birtakım ehemmiyetsiz şeylerde, insanların birbirlerinin önüne geçmeye çalıştıkları görülüyor. Fakat, fazilet yolunda öne geçmeye gayret eden hiçgörülmüyor.

Gene bir defa sokak ortasında, 'Adamlar! Adamlar! Diye haykırmaya başladı. Birtakım halk etrafına toplandı. Diyojen, 'Ben adamları çağırıyorum!' diye sopası ile onları ürküttü.

Bir gün hamama gireceği sırada suyun pis olduğunu görünce, ' Burada yıkandıktan sonra temizlenmek için nereye gitmeli?' diye sordu.

Bir gün faydalı bir nutuk veriyordu. Önünden çok sayıda adam geçtiği halde onu dinlemeye rağbet eden olmuyordu. Birdenbire şarkı söylemeye başladı. Halk derhal başına üşüştü. 'Sade eğlence ararsınız. Hiçbir doğru söz dinlemek zahmetine katlanmazsınız!' diye hepsini azarladı.