İslâm sözlükte, 'itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlikte kılmak' anlamlarına gelir. Terim olarak, 'Yüce Allah a itaat etmek, Hz. Peygamber in din adına bildirmiş olduğu şeylerin hepsini kalp ile tasdik edip dil ile söyleyerek, inandıklarını yaşamak, sözleri ve davranışları ile kabul edip benimsediğini göstermek' demektir.

Kur ân-ı Kerim de iman ile İslâm, bazen aynı bazen farklı anlamda kullanılmıştır. İman ile İslâm aynı anlamda kullanılırsa bu durumda İslâm kelimesi, İslâm ın gerekleri olan hükümlerin dinden olduğuna inanmak, İslâm ı bir din olarak benimsemek ve ona boyun eğmek manasına gelir. İslâm çok geniş bir kavramdır ve teslimiyet demektir. Teslimiyet ise üçtürlü olur. Ya kalben olur ki, bu kesin inançdemektir. Ya dille olur ki, bu da ikrardır. Ya da organlarla olur ki, bunlar da amellerdir. İşte İslâm ın üçşeklinden biri olan kalbin teslimiyetine ve bağlılığına iman denilir. Şu ayette iman ile İslâm aynı anlamda kullanılmaktadır: '...Ancak ayetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin' (en-Neml 27/81). Eğer iman ile İslâm aynı anlamda kullanılırsa, o zaman her mümin Müslim`dir, her Müslim de mümindir.

İman ile İslâm ın farklı kavramlar olarak ele alınması durumunda her mümin, Müslim olmakta, fakat her Müslim, mümin sayılmamaktadır. Çünkü bu anlamda İslâm, kalbin bağlanışı ve teslimiyeti değil de, dilin ve organların teslimiyeti, belli amellerin işlenmesi demektir. Bu durumda İslâm daha genel bir kavram, iman daha özel bir kavram olmaktadır. Meselâ münafık, diliyle Müslüman olduğunu söyler, buyrukları yerine getiriyormuş izlenimi verir, fakat kalbiyle inanmaz. Münafık gerçekte inanmadığı halde, dünyada Müslüman`mış gibi gözükebilir. Şu Ayet-i kerimede iman ile İslâm ayrı kavramlar olarak geçmektedir: 'Bedevî ler inandık dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama boyun eğdik deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi...' (elHucurât 49/14).

Hayırlı günler;