`height=

Begüm Yetişer (9 Eylül Ü niversitesi) tarafından kaleme alınan, 'Türkiye`de Kadına Yönelik Şiddet Konusunu İçeren Medya Yayınlarının İçerik Analizi ile İncelenmesi' başlıklı bilimsel makale Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisinin (OPUS) son sayısında (Temmuz 2021, sayı.39, cilt.18) neşredildi. 

Kadına yönelik şiddet, bir toplumsal sorundur. Kitle iletişim araçları ise, doğru kullanıldığı takdirde her türlü toplumsal sorun için bir çözüm yolu sunabilir. Özellikle çeşitli kurum veya kuruluşlar tarafından oluşturulan kamu spotları, toplumu konu hakkında bilinçlendirmek için önemli bir araçtır. Kadına yönelik şiddeti durdurmaya yönelik kitlesel medyada atılan her adım, geniş kitleler tarafından izlendiği için, oldukça önem taşımaktadır. 

Makalenin özet kısmında özellikle şu önemli noktaların altı çizilmektedir: 'Bu çalışma, kadına yönelik şiddet konulu kamu spotlarının analizinden oluşmaktadır. Makalede Türkiye`de yayımlanmış kadına yönelik şiddet temalı kamu spotu ve sosyal reklamlar içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. İçerik analizi sonucunda kadına yönelik şiddet temalı kamu spotlarının belli başlı sonuçları özetlenmiştir. İçerik analizinin sonuçlarına göre kamu spotlarında en çok negatif bir mesaj tonunun kullanıldığı, bu mesaj verilirken kadın, erkek ve çocuğun genellikle bir arada gösterildiği ve bu negatif duyguların hikâyeleştirilerek sunulduğu görülmüştür. Ayrıca, kamu spotu yayınlarında kadınların genellikle yardıma muhtaçve üzgün olarak gösterildiği görülmektedir. Buna ek olarak şiddetin kaynağı olarak görülen erkeğe kuralları hatırlatan, şiddete maruz kalan kadına ise yardıma ihtiyaçduydukları anlarda nasıl yardıma ulaşacaklarını anlatan kamu spotları bulunmaktadır.'  

Şiddettin tarihi.

Şiddetin geçmişi, neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Şiddet fiziksel, politik, toplumsal ve terör odaklı nedenlerden kaynaklanabilecek çok yönlü bir meseledir. Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü nün raporuna göre üçgeniş tipoloji altında sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma (1) kişinin kendisine yönelik şiddet, (2) kişiler arası şiddet ve (3) toplumsal şiddet şeklindedir. Kişinin kendisine yönelik şiddet kişinin kendisine zarar verdiği şiddet türüdür. Bu bedeni fiziksel olarak incitmek, kendini aşağılayan kelimeleri kullanmak vb. davranışlardan oluşan bir şiddet türüdür. Kişiler arası şiddet ise kasıtlı olarak bir diğerine fiziksel, psikolojik ve ekonomik olarak zarar verildiği durumlarda ortaya çıkan şiddet türüdür. Son olarak, insanların toplu olarak şiddet uygulamasına toplu şiddet denir. Toplu şiddet, büyük çaplı ayaklanmalara sebebiyet verebilmektedir. Bir mağazaya saldıran bir grup insan toplu şiddete örnektir. Şiddet, sadece kadınlara değil, aynı zamanda erkeklere, çocuklara, bebeklere, yaşlılara, hayvanlara ve doğaya karşı işlenen küresel bir suçtur. Bununla birlikte, insandan insana şiddet söz konusu ise, fiziksel kuvvet eksikliği nedeniyle, kadınlar, çocuklar, bebekler ve yaşlılar istismar mağduru olmaktadırlar.

Ü lkemizde özellikle son on yılda şiddet vakaları hızla artış göstermiş, herhangi bir sebepten ortaya çıkabilen, gitgide büyüyen toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Bu bağlamda kitle iletişim araçları kadına yönelik şiddet ile mücadele kapsamında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu araçlar, yeni rol modelleri oluşturarak bireylerin davranışlarını, inançlarını, tutumlarını ve dünya görüşlerini etkileyebilir. Ana akım medya ve sosyal medya, sosyal olayların başlatılmasında ve planlanmasında yardımcı olabilir. Bu nedenle medyanın şiddet hakkında toplumla nasıl iletişim kurduğu çok önemlidir. Bu bağlamda kamu spotları ve sosyal reklamlar, kadına yönelik şiddetin azaltılmasına yönelik oluşturulmuş önemli yayımlardır. Kamu spotları bir dakikadan kısa sürelidir, basit dille ifade edilmiştir ve akılda kalıcı bir şekilde oluşturulmuştur.

Dünya`da ve Türkiye`de Kadına Yönelik Şiddet 

Dünyanın dört bir yanındaki yetişkin kadınlar yaşlarına, etnik kökenlerine, dinlerine, ekonomik veya sosyal durumlarına bakılmaksızın şiddet tehdidiyle karşı karşıyadır. 2019 yılında oluşturulan WHO raporuna göre Dünya genelinde kadınların 3`te 1`i (35%) fiziksel ve/veya cinsel saldırıya maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır. Fiziksel şiddet, bireyin fiziksel olarak başka bir bireye zarar vermesini içeren şiddet türüdür. Şiddet gösteren birey, mağdurun yakın çevresinde olan samimi bir kişi (ortak, akraba, arkadaş) veya bir yabancı olabilir. En sık rastlanan fiziksel şiddet örnekleri: tokat atmak, vurmak, tekmelemek ve dövmektir. Bunun dışında, fiziksel şiddet örnekleri '... size zarar verebilecek eylemlerden tokatlanmak veya atılmak, itilmek, yumrukla vurulmak veya incitmek, tekmelenmek, sürüklenmek veya dövülmek, boğulmak veya kasıtlı olarak yakılmak ve/veya silah, bıçak veya başka bir silahı kullanmakla tehdit edilmek' şeklindedir. 

Türkiye de Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı tarafından yürütülen kadına yönelik aile içi şiddet konusunda yapılan geniş bir araştırma, kadınların %36 sının yakın partnerinden fiziksel şiddet yaşadığını, ayrıca boşanmış/ayrı yaşayan kadınların %73 ünün eski partnerleri tarafından fiziksel istismara uğradıklarını belirtmiştir (Hacettepe Ü niversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2015, s.52). 2017 yılında yapılan bir araştırma, kadının gelir seviyesi arttıkça, şiddet görme olasılığının azaldığını tespit etmiştir. Türkiye de, kadına yönelik şiddetle ilgili 2008 yılında yapılmış bir araştırmanın verilerini yeniden incelemiştir. Bu çalışma, -toplumdaki genel kanının aksine- kendi mali kaynakları olan kadınların ekonomik olarak eşlerine bağımlı olan kadınlardan %32 oranında daha fazla şiddet yaşadıklarını ifade etmiştir (Çalışkan ve Çevik, 2018, s.232). Diğer bir çalışmada ise, aile içi şiddetin kadınların çalışma yaşamları üzerindeki etkisi incelenmiş ve istismara uğramış kadınların işlerini, ev ortamından uzaklaşmak için kullandıkları görülmüştür. Örneğin evden kaçmak için işe gitmek ya da fazla mesai yapmak istemek bu davranışlara iki örnektir.

Şiddetin türlerinin yanı sıra, sonuçlarının da bilinmesi son derece önemlidir. Şiddetin genel olarak fiziksel ve psikolojik (utanç, suçluluk, öfke, yalnızlık, başarısızlık ve yetersizlik, vb. duyguları) sonuçları vardır. Şiddetin fiziksel sonuçları bireyde yaralanma, sakatlık, vücut parçalarının kırılması veya yerinden çıkması, organ kaybı vb. gibi kısa veya uzun vadeli etkilere neden olabilmektedir. Yakın tarihli bir WHO raporu (2013, s.26), eşlerinden fiziksel istismar gören kadınların cinayete kurban gitme olasılıklarının %38 e kadar yükseldiğini belirtmiştir. 

Kadına Yönelik Şiddet ve Kamu Spotlarının Rolü 

Her geçen gün daha sık duyulmaya başlanan kadına yönelik şiddet konusunda, hızlı bir şekilde etkili önlemlerin alınması gerektiği açıktır. Kadına şiddet temalı görsel yayınlar ise sosyal reklam, belgesel, röportaj, haber yayını, kamu spotu, özgün filmler, kısa filmler, şeklinde örneklenebilir. Adı geçen bilimsel çalışmada yalnızca kadına yönelik şiddeti durdurmayı amaçlayan görsel arşivlere ve bu bağlamda yayımlanmış kamu spotu ve sosyal reklama yer verilmiştir. Kamu spotları, toplumda uyulması gereken davranışlar hakkında toplumu bilgilendiren ve sağlık, emniyet, güvenlik gibi konularda uyulması gereken davranışlar hakkında uyarı ve önerilerde bulunan teşvik edici kısa reklamlardır. Günümüzde kamu spotları, internet ve sosyal medyada paylaşılarak daha çok izleyiciye ulaşmaktadır. Bu durum toplumsal farkındalığın ilerlemesi açısından olumlu bir gelişmedir. 

Türkiye`de yayımlanan kamu spotları ile ilgili çeşitli çalışmalar mevcuttur. Bu kamu spotunda şiddet olayı gerçekleştikten sonra çaresizlik içerisinde kalmış kadına güven aşılandığı, kendisini güvende hissedebileceği, sığınabileceği devlet eli uzatılmaktadır. Kadına yönelik şiddet temalı üçadet kamu spotunu gösterge bilimsel olarak incelemiştir. Sonuçlara bakıldığında, incelenen kamu spotlarının erkek egemen yapıyı pekiştirdiği, çözümün yalnızca erkekte arandığı bulunmuştur. Kadına yönelik şiddet temalı kamu spotlarının incelenmesi ve içerik analizi ile bir araya getirilmesi oldukça önemlidir. STK`lar, bakanlık ve belediyeler, ancak belirli semtlerde, belirli saatlerde, belirli kitlelere eğitimler düzenleyerek ve çok yoğun çalışarak şiddetsizliğin yayılması için üstün çaba sarf etmektedir. Ancak kitlesel medya, her eve girmiş olup, her saat ve dakika toplumun her kesimi tarafından izlenmektedir. Dolayısıyla kamu spotlarında verilen mesajların ne olduklarının bir bütün halinde incelenmesi kadına şiddet temasının hangi düzeyde ve nasıl kullanıldığının öğrenilmesi açısından yerinde olacaktır. 

Şiddet Toplumsal Sorun!

Şiddet dünyada olduğu gibi, Türkiye`de de toplumsal bir sorundur. Bu çalışmadan çıkan sonuçlarda, kamu spotlarının genelde dış ses tarafından verilmiş, verilen mesajın şiddetin yıkıcılığını hatırlatıcı yapıda olmuş ve verilen mesajda genellikle toplumdan benzer yapıda bireylerin oyunculuğunda hayattan bir kesit sunarak aktarılmıştır. Hayattan bir kesit sunma yönteminde toplumu temsil eden karakterler çeşitli rollerde oynayarak şiddetin yıkıcılığını ele almıştır. Bu tarz yayınların yanı sıra, sözel kanıt olarak tabir edilen, toplumun her kesiminin sevdiği ve benimsediği topluma mal olmuş kişiler şiddet hakkında mesaj vermiş ve bu bireylerin beğenilirlik yolu ile mesajlarının daha dikkatle dinleneceği öngörülmüştür. Genellikle spot yayınlarının sonlanmasına yakın saniyeler içerisinde bir 'dış ses' verilmek istenen mesajı ve bu doğrultuda atılması gereken adımları belirtmiş, mesaj sonunda ise yayını gerçekleştiren kurum veya kuruluşların isimleri gözükmüştür. Kadına yönelik şiddet temalı yayınların temelinde kadın figürlerinin çeşitli şekillerde görüntülenmesi gözlemlenmiştir. 

Araştırmaya dahil olan kamu spotlarının, kadınları görsellerinde çok kullandıkları, bunun yanı sıra, erkek ve çocuk karakterleri de anlatmak istediği hikayeye dahil ettiği görülmüştür. Müzik ve renk kullanımı dramatik düzeyde olup genellikle hüzün duygusu aşılanmıştır. Hüzün duygusunun yanı sıra utanma duygusunun da özellikle erkek tarafından hissedilmesi gereken bir duygu olduğunu alt mesaj olarak devşiren yapımlar da mevcuttur. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında toplumsal cinsiyet eşitsizliğini işaret eden pek çok çıktı bulunmuştur. 

Kadın ve Erkek Figürleri;

Toplumdaki erkek-kadın rollerinin normalleşmesinin de bir kanıtıdır ve değişim ancak normalleşmenin ötesine geçildiğinde gerçekleşecektir. En çok izlenen TV filmlerinin ve TV şovlarının kadınlara karşı şiddet içerikli yayınlar olduğu gözlenmiştir. Araştırmacıya göre özellikle bu sahnelerin izleyiciyi eğlendirmeyi amaçladığı için arka planda kahkaha etkilerinin olması durumu ise vahimdir. Bu filmleri ve şovları izleyen insanların yavaş yavaş şiddete karşı uyuşuyor olması ve normal bir günlük olay olarak görmeye başlamaları toplumsal öğrenmeye örnektir. 

Toplumsal öğrenme kuramı, televizyondaki şiddet içerikli programların izleyicilerde anti-sosyal ve saldırgan karakter özelliklerini ortaya çıkaracak şekilde düzenlendiğini savunmaktadır. Toplumsal öğrenme kuramına göre bireyler, diziler, filmler ve diğer televizyon şovlarında izledikleri karakterleri içselleştirerek onları kahraman ilan eder ve o karakterlerin şiddet uygulayarak başarılı, güçlü, zeki, gibi meziyetlerini kendine uyarlayabilmek için kendi de şiddet uygulamaya başlar. Dolayısıyla medyadaki yayınların cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak şekilde ve şiddet öğelerini en aza indirecek şekilde yayınlar ortaya koymaları toplumun şiddetsizliği ve eşitliği yeniden öğrenebilmesi ve benimseyebilmesi için hayati derecede önemlidir. 

Kamu Spotu!

Söz konusu makalede, yalnızca kamu spotu reklamları hakkındaki bilgiler toplanıp analiz edilmiştir. Çalışmada ortaya atılan araştırma soruları ve soruları açıklamak için literatürden toplanan kriterler, araştırmacı tarafından literatür taraması sonucunda elde edilmiştir. Sonraki çalışmalar farklı araştırma soruları ışığında farklı sonuçlar alabilecektir. Bu bağlamda kazanç-zarar çerçevesine sahip mesajlar kamu spotu ve sosyal reklamlarda nasıl işleniyor görülebilir. Hangi spotun veya sosyal reklamın daha etkin olduğu ise farklı nitel ve nicel araştırma yöntemleri ile irdelenebilir. 

Kadına yönelik şiddet kapsamında şiddetin dört türü (cinsel, fiziksel, psikolojik, ekonomik) ayrıca kodlanması gereken önemli bir unsurdur. Bu çalışmada irdelenen kamu spotu ve sosyal reklamların kadına yönelik şiddeti durdurmayı amaçlarken en çok aile içi şiddet üzerinde durulduğu görülmüştür. Aile içi şiddet çok yaygın ve halk sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir sorun olmaktadır. Örneğin çoğu kamu spotu aile içi şiddete vurgu yaparken, dört şiddet türünden biri veya birden fazlası olabileceği için yine şiddet türleri arasında ayrıştırma olmamıştır. 

Şiddete karşı olan farkındalığı artırmak için kullanılan tüm bu yayınların yanı sıra, şiddet türleri hakkında da halkı bilinçlendirecek, özellikle psikolojik ve ekonomik şiddet gibi görünür izler bırakmayan şiddet türlerini açıklayacak yayınların gelecekte izleyiciye sunulması son derece yararlı olacaktır. Yazar, kamu spotlarının şiddetin temelinde ne olduğunu sorgulayan bir mesaj ve çözüm önerisi içermediğini belirtmiştir. Böylesine önemli ve güncel makaleden dolayı yazar Begüm Yetişer`i kutluyorum.