Nasreddin Hocamız bir gün bir davete gider. Davette bir de kuranı ezberleyen hafız vardır. Nasreddin Hoca hiçkimseye sormadan doğru salonun en üst köşesine gider ve divana kurulur. Hafız olan misafir buna bozulur ve şöyle der. Hocam Kuran-ı kerim aşağıda durur mu, yukarıda durması lazım, der. Hocamıza oturduğu yerin kendisinin olmasını ima ederek. 

Hocamız da hiçistifini bozmaz ve '  elbette haklısın ama Kuran`ın kendisi dururken kuranın kabını da üste koymazlar'  der.

Kısaca: Kuran ı biliyoruz fakat hayatımızda yaşamıyor uygulamıyorsak bizim kuranın kabından farkımız nedir. Öğrendiğimiz kuran mesajlarını hayatımıza geçirmemiz gerekiyor. Gerçekten bu Kur`an en doğru yola götürür. İyi davranışta bulunan Mü`minlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.'  (İsra, 17/9)  şeklinde kendisini insanlığa tanıtan yüce Kitabımız tüm zamanlarda, tüm insanlara rehberlik edecek ve yol gösterecektir. Bundan dolayı Allah Resû lü Kur`an'ı, yolcuları uyaran bir rehbere benzetmektedir. Onun rehberliğinde hayatlarını sürdürenler asla yollarını şaşırmayacak, istikametlerini kaybetmeyeceklerdir. Bunun için de Kur`an-ı Kerimi hakkını vererek okumak gerekir.